4.BÖLÜM

77 8 1
                                    

Sinsice gülümsedi. "bilmem, ne olacak?" diye sordu resmen fısıldayarak. Bu adam bu kadar sinirli bakmaya devam ederse kalpten gidicez gizem.

Sonra hem kendini hem kolunu hem de yüzünü benden uzaklaştırdı. Rahat Bi nefes verdim. Sonra başımı kaldırıp ona baktım. Bu niye hala böyle bakıyo.

"gel benimle" diyerek kolumu tuttu.

"ne?" dedim ama hiç bir cevap vermeden beni götürmeye başladı. Cidden noluyo lan Burda.

"ne yapıyorsun ya?" diyerek kolumu çekiştirmeye çalıştım ama nafile bi çabaydı. Kolumu kaçmamam için sıkı tutmuştu ama canımı yakmamak içinde hafif.

Bi anda durup bana döndü. Ani dönmesiyle 2 adım gerilemeye çalıştım fakat hala kolumu tuttuğu için gerileyemedim. Tekrardan aramızda ki mesafeyi sıfırlayıp üzerime doğru eğildi.

"nesin sen?" diye sordu kaşları çatık halde. Şuan fotoğrafını çekip sabaha kadar gülebilirim. Kaşları çatık bir şekilde çok komik duruyordu.

"neyim ben?" diye tekrar ona sordum.
Öfkeyle soludu. Geri çekilip kafasıyla bi ya sabır çekti. Bende kafamla onu takip ettim. En sonunda çenesini sıvazlayarak bana baktı. Kafamı 'ne' der gibi iki yana salladım.

"tam Bi baş belası" diye kendi kedine fısıldadı. Tekrardan kolumu tutup ilerletmeye başladı. Bu sefer deminkinden daha sakin ve yumuşak tutuyordu.

"ya söylesene artık nereye götürüyorsun beni" diye isyan ettim en sonunda.

"sürpriz olsun o da dimi" dedi yapmacık gülümsemeyle.

"gerizekalı" diye mırıldandım sinirle gülerek.

"iltifatın gözümü yaşarttı
Teşekkür ederim" dedi. Aslında arkasından çantayla 10 darbe indirip bayıltsam fena olmaz.

Kendi arabasının önüne geldiğimizde ön kapıyı açıp "sinir bozucular önden" dedi. Neden herkes benim sözlerimi bana geri sokuyor. Hayır yani çok anlamsız. Neyse, bundan sonra laf sokmak yok!

Kafamı sağa sola yatırıp ya sabır çektim. Çantayı kafasına çalmak istiyormuş gibi koltuğa fırlattım. Sonra bende oturup kapıyı kafasında kırmak istercesine hızla kapattım.

"yavaş!" dedi uyarıcı bi tonlamayla. Sonra arabanın önünden geçerek sürücü koltuğuna oturdu. Gazı kökleyip arabayı sürmeye başladı.

Allah'ım sen cidden bana sabır ver.

🌸

Uyuya kalmış olmalıydım ki birisi derinlerden gelen bir sesle ismimi söylüyordu.

"Gizem. Gizem hadi uyan artık. Allah'ım sen sabır ver, kızım uyansana" yavaşça gözlerimi aralayarak bulanık görüntüyü netleştirmeye çalıştım. Dibime kadar girmiş beni dürtüklüyordu. Biz niye sürekli dip dibe duruyoruz¿?

Buna da neyse.

Her bana yaklaştığında çam kokusunu iliklerime kadar hissediyordum. Acaba parfümü ne? Tuhaf olan şu ki; çok da güzel kokuyordu.

En sonunda ayılıp kendime geldiğimde kafamı ondan uzaklaştırdım ve etrafıma bakmaya başladım. Çok büyük bi villayla 10 saniye bakıştık. Hâlâ villaya bakmaya devam ederken "burası neresi?" diye sordum.

"evim" dedi çok normal bir şeyden bahsedermiş gibi. Zaten normal bir şey değilmi gizem?

"peki niye buraya geldik?" diye sordum ona dönüp.

ZAMANSIZ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin