1.11/ Kukla Ve Kuklalar

24 4 0
                                    








Teoman - Bir Kış Sabahı








11. BÖLÜM


KUKLA VE KUKLALAR














Bazı anlarda çok kısa nüanslar olur. Bu kısa nüanslar tutkuyu doğurur. Evrendeki her şey ve herkes tutkuyla doğar. Tutku bu doğumun sonu olur. Yüzü yüzüme o kadar yakındı ki, sıcak nefesi yüzüme düşen bebek saçlarımı kısa bir devinim ile hareket ettiriyordu. "Ne?" dedim mırıldanır gibi. Yutkunmak istiyordum ama yapamadım. Menekşe gözlerine bakıyordum sadece. "Gelin ve damat geldi." Yazgının sesi duyulur duyulmaz ikimizin de kafası o yöne çevrildi.

İçeri kabarık olmayan saten kumaştan A kesim bir gelinlik giyen, sapsarı saçlı bir kadın ve uzun boylu, ince bir adam girdi. Kadın heyecanla ve neşeyle çalan şarkıya eşlik edecek biçimde içeri giriyorlardı. Bu harika girişe heyecanla bakıyordu herkes. Hep bir elden mutluluklarına alkış tutuyorlardı. Piste geçtiklerinde hemen pistin önünde duran enstrüman ekibi tatlı ve güzel tınılı bir parçaya başladı. Gelin uzun duvağını ve uzun kuyruğunu yaydı mekana. "Çok zarif olmuş." dedi Dide ince enstrümanların arasından sesi geldi kulaklarıma. Tomurcuk gülle bezeli şarap bardaklarından bir tane elime aldığımda hala gelin ve damada bakıyordum.

"Mekanda Selim olmadığı için dans edebileceğin bir Aral var." Bir nefes, bir ses kulaklarımda yankılandığında topuklarımın üzerinde ona döndüm. Eli elimi koymam adına havadaydı. "Zevkle." diye mırıldandığımda elinin içine bıraktım elimi. Onun dokunuşu ne yazık ki vücudumda bir yabancı dokunduğunda oluşan hissi oluşturmuyordu. Eli elimde kenetli bir şekilde zeminin ortasına kadar yürüdük. "Keşke kürkü çıkarsaydım." diye sızlandığımda başını hafifçe eğmişti. Elimdeki elini bıraktı ve masaya doğru hafif bir gel gel işareti yaptı. Kürkümü çıkarttığımda Dide elbisesinin eteklerini tutarak yanımıza koştu ve kürkümü aldı.

Eli yeniden sırtımı bulduğunda tenimin üzerinde omurgam boyunca gezinen bir yılan varmış gibi hissettim. Ürperdim. Eli hafif hafif hayalet dokunuşlar ile belime indi. Başım kalbine yakındı. Sıcacıktı. Çok da güzel kokuyordu. Uzun diyemeyeceğim ama kısa da sayamayacağım aslında bir zaman kavramı ile değerlendiremeyeceğim bir zaman diliminde dans ettik. O kadar konforluydu ki. Elimde sıkı sıkıya tuttuğu elleri ve belimdeki parmaklarını derin derin hissedebiliyordum.

Işıklar açıldığında gözlerimi kısa bir süreliğine kırpıştırdım. "Barayı?" Başımı yaslamaya milim kaldığı göğsünün konforunun içine bir ses girdi. "Kardeşim." Bedeninin benden uzaklaşması ile açılan ışıklardaki yüzü sezmeye çalıştım. Uzun boylu, kumral bir adamdı. Çağlar ile birbirlerinin sırtlarına vurarak selamlaştılar ve sarıldılar. "Ne kadar zaman oldu ya?"

"Vallahi en son askerden geldiğinde görüşmüştük."

"Nasıldı Prag?"

İkisi bir sohbet içindeyken arkaya bir el uzandı. Belimden tutarak beni yanına çekti ve "Gayet iyiydi. Olumlu gelişmeleri beklememe neden oldu. Öyle bir seyahatti."

Adam bir bana bir de Çağlar'a baktı. "Çok sevindim kardeşim. Hayırlısı olsun." Elini bana uzattı. Sıktım ve Çağlar'ın koluna geri koydum. Beni burada ilk kez tanıyanlar suratsız ve aksi olarak gözleyebilirlerdi. Genelde öyle de davranıyordum ama sevimli ve ılıman bir şekilde gülümseyerek memnun olduğumu dile getirdim. Çağlar ve adam birkaç muhabbet daha edip masaya geri döndüğümüz de insanların onun gibi kibar birine seslendikleri isim farklılıkları vardı aklımda. Onun kardeşim dediği insanlar dahi ona lakabı ile sesleniyordu. "Gitmek ister misin?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 7 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ruhi devrim yasasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin