♫Fermez - İz
2. BÖLÜM
VE NEHAFTU FİHİ MİN RUHİ
Hayatın sunduğu her seçenek bir sonrakinden daha karmaşık ve daha enstantane olabilirdi. Bu bir resmin bir ressamın ellerinde yavaş yavaş şekil almasına benziyordu. Fırça darbeleri hayatın tam içindeki renklerin ayrışmasına neden oluyordu. Bu renkler banyonun fayansına yansımıştı sanki bugün. Fayansa dayadığın sırtım ilk zamanki hassasiyetini unutmuş gibiydi. Koyu renk saçlarım renkli fayanslara yapışmıştı. Dizlerimi bedenime doğru çekmiştim. Öylece sessizce suyun giderden akışını izliyordum. Az önce kurdeleli bir saç tokası dalga geçmişti benimle. Ala'nın benim saçlarımı bu banyoda topladığı dakikalar hala dün gibiydi.
Ellerini yıkaması için aldığım basamak bile oradaydı. Kafamı kaldırdım ve elim ile büyük duşa kabinin camını sildirdim ve bulanık gözüken basamağı netleştirdim. Neşeyle kahkaha attığı ve benimle bu banyo da olduğu birkaç anı dalga geçti benimle. Gözlerimden akan yaşlar saçlarımdan akan suyla karıştı ve bir bütün oldu.
Bana seslenişi yankılandı. Tanrı paleti devraldı ve acıyı resmetti. İçimdeki yangın bir renk oldu, renk netleşti. Hıçkırıklarım zemine yayıldı. Zemin de acı süzüldü ve süzüldü.
İçeriden çalan telefonu duyana kadar devam etti hıçkırığım. Hemen ardından doğruldum ve suyu kapattım. Yüzümdeki göz yaşlarımı silerek bornozumu giydim. Telefonun sesi kesildiğinde hala aynaya bakıyordum. Aralların evinden geldiğimde gece geç saatlerdi. Bu yüzden de direkt uyumuştum ama rüyam da Ala'yı görerek uyanmış ve suyun kaldırma ve kandırma kuvvetine inanarak duşa girmiştim. Bir süre sonra aynı telefon sesi yeniden geldiğinde banyodan çıktım ve odaya ilerledim. Makyaj masamın üzerinde duran telefonumu aldığımda arayanın kayıtlı olmayan bir numara olduğunu fark ettim.
"Alo?"
"Uyandırmadım umarım." Ses tanıdıktı.
"Hayır,"
"Tanıdığını umuyorum sesimden."
"Evet Çağlar." dedim makyaj masamın pufuna oturarak sesi hoparlöre verdim ve tarağı elime aldım. "Sesin kötü geliyor, ağlamış gibisin."
"Numaramı nereden buldun ve neden aradın?"
"Ağladın mı?" Aynadaki aksime baktım.
"Çağlar konumuz bu değil. Saat sabahın 8'i."
"Evet." dedi bunu fark ettiğini dile getirir biçimde. "Dedem Barış ve Yağmur'un balayı dönüşü için bir kahvaltı organize etmiş. Barış'ın yalnız olmaması adına da birkaç Alphan çağırmış ama davetine dönen olmamış. Bu yüzden seni davet etmek istedi. Aynı zamanda Selim ile ilgili bir şeyler açıkladım. Görgü şahidi olarak seni yazdı olaya. Gelip açıklaman lazım, olayları."
"Sen yeterince açıklamadın mı?" dedim bornozumu üzerimden yere attığımda iç çamaşır çekmeceme ilerledim. "Açıkladım ama yeterli bulmamışa benziyor." Sigara içiyordu, kelime aralarında dumanı üflediğini duyabiliyordum. Son kelimeyi donukça söylemişti.
"Tamamdır. Bana konum atar mısın? Malikanenin ormanın içinde olduğunu biliyorum o yüzden bulamayabilirim." dedim biraz bağırarak. Mırıldandı ve birkaç saniye sessizliğin ardından, "Attım." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ruhi devrim yasası
Ficción General"Sen bir Alphan mısın?" dedi. Sesinde yargılar bir tını vardı. "Bu bir sorunmuş gibi söyledin." dedim bunları es geçerek. Farklı gözüken ilk baktığımda mavi denebilecek gözleri beni buldu. "Bir sorun değil mi sence?" dedi. "Burada olmamız." "O aile...