Markın anlattıkları hepimizde adeta bir heyelan etkisi yaratmıştı, 10 saniyede bir anlatılanların gerçekliğini sorguluyor ve kafamda Haechanın başına ne gelmiş olabileceğini tartıyordum.
Bu yüzden mi gitmişti? Üzülmemizi mi istememişti? Kafasından geçen neydi? Ne düşünmüştü? O kadar çok soru vardı ki ama bu soruların cevaplarını şu an bu odada verebilecek kimse yoktu.
Chenle muhtemelen cevap alamadığından tekrar alacağı cevaptan korkarak ''iyi mi'' dedi.
'' Vücudu morluklar içindeydi, çok zayıflamıştı, etrafında bir sürü cihaz vardı ve gerçekten'',
yutkundu '' ölü gibiydi.''
Markın söylediği son cümle hepimizin kalbini paramparça ederken mark cümlelerine devam etti; ''uyuyordu beni görmedi, ama odadan çıkarken bir şeyler mırıldandı''
Hepimiz meraklı gözlerle Markın söyleyeceği şeyi beklerken mark gözündeki yaşları sildi ve hızlıca kulübeden çıktı, Renjun '' onu şu an yalnız bırakmamız hiç doğru değil peşinden gitmeliyiz'' dedi.
Kafamı kaldırıp Karina,Minjeong ve Ningninge baktım, hepsi duyduklarını sindirememiş 0 yüz ifadesi ile ağlıyordu ve emindim hepsi şu an Haechanın durumunu düşünüyordu.
Jeno, Markın peşinden gitmeye hazırlanan Renjuni kolundan tuttu '' şimdi bence yalnız kalması daha iyi, düşünmeye ihtiyacı var. Bir süre kendiyle başbaşa kalsın geç saate kadar dönmezse ararız'' dedi, herkes bu fikri onaylamış olacak ki kimse sesini çıkarmadı ve Renjun koltuğuna geri döndü.
Aklımda olan tek şey Haechanın nasıl olduğuydu, evet bizi en kötü zamanımızda terketmişti ama 1 Yıldır tedavi görüyorsa gidişinin kesinlikle hastalığı ile bir alakası olmalıydı, Kafamı Jenoya çevirerek '' Johnny'i aramalı mıyız, açıkçası Haechanı çok merak ediyorum ve görmek istiyorum'' dedim, Jeno dediklerimi başını sağa sola sallayarak reddetti '' şimdilik Markla konuşmadan hiçbir şey yapmayalım muhtemelen Hyung onu aradıysa bize söyleyeceğini biliyordur'' dedi Mark gelince son daha net cevaplar alacağımızı hepimiz biliyorduk.
Sessizlik içinde geçen saatler boyunca kimse konuşmamış, ağzımızı bıçak açmamıştı herkes kendi ile başbaşa oturarak yeri izlemişti.
Gece yarısı olmak üzereyken Renjun '' hala dönmedi ve gerçekten çok endişeleniyorum, arayacağım dedi. Kimse ona karşı gelmedi, telefonunu kulağına götürürken odanın içinde çalan sesle hepimiz olayı çözmüştük.
Telefonu burdaydı.
Jeno endişelenmiş olacak ki '' çıkıp arayacağım'' dedi
'' nerede olduğunu nasıl bilebilirsin ki tüm şehire bakman saatler sürer başına bir şey geldiğini düşünmüyorum eminim ki sadece düşünmek istiyordur ve muhtemelen yalnız kalmak'' Jeno Karinanın söylediklerine karşılık '' biliyorum ama aklım onda kaldı bu onun için çok büyük bir travma'' dedi.
Biliyorduk Haechanın Mark için nerede olduğunu ve onun için nelerden vazgeçtiğini, ama herkes dışında bir tek ben biliyordum Markın Haechana olan aşkını.
Tabii ya dedim içimden ve hızla oturduğum yerden kalktım, ''Benim acil gitmem gerek Jeno arabanın anahtarını verir misin geri döneceğim uzun sürmez'' Minjeong bu ani kalkışımı merak etmiş olacak ki '' Aeri kötü bir şey mi var, iyi misin'' dedi. Kafamı onun olduğu tarafa çevirdim ve yüzüne baktım, gözleri ağlamaktan şişmişti ve burnu kızarmıştı.
O utanç verici olaydan sonra ilk defa yüzüne bakıyordum, Gülümsedim '' iyiyim sadece gitmem gereken bir yer var hemen dönerim'' dedim ve Jenodan anahtarları alarak kulübeden çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rivalite
FanfictionBir ilkbahar gecesi, on bir yakın arkadaş, her zamanki yerlerinde toplanır. Geçmiş anıları canlandırır, gelecek hayallerini paylaşır ve birlikte gülmekten gözyaşı dökerler. Ancak o gece, beklenmedik bir olay yaşanır ve arkadaşlıkları sonsuza kadar...