Jaemin
Bazen hayatlarında yer edindiğiniz insanların hayatında kalmaya devam etmek onlara eziyet vermekten başka bir işe yaramaz...ve gitmek zorunda kalırsınız, kafanızın içinde gidince her şeyin düzeleceğine, biteceğine dair olan düşünceler gittikten sonra anlamsızlaşır ve kaybettikleriniz ile ortada kalırsınız.
Şu an bir hastane koridorunun sonunda otururken yaşadığım amansız bekleyiş de buna dahildi.
İçimde endişe ve pişmanlık vardı, karşısına çıkmamalıydım veya bu şekilde çıkmamalıydım o zaman bunların hiç biri yaşanmamış olacaktı, Aeri'nin beni gördüğünde yüzünde olan o acı ifade aklıma geldikçe içimdeki boşluk daha da derinleşiyordu, onu bu hale ben getirmiştim, düşünüyordum acaba Aeri'nin gözlerindeki ışık ne zamandan beri kaybolmuştu.
Aerinin gözümüzün önünde bayılışından sonra Jeno onu kucağına almış ve arabaya taşımıştı hızlı adımlarla peşlerinden giderken Jeno yüzümde bakmayarak ''Kaybol'' demişti ama onu dinlemeyerek arka koltuğa binmiş ve Aerinin kafasını dizlerime koymuştum, şaşırtıcı bir şekilde Jenonun hiç laf etmemesinden sonra hiç konuşmadan hastaneye varmak için yola çıkmıştık.
Kucağımdaki yüze bakmıştım, zayıflamıştı enerjisi çekilmişti ve hissiz duruyordu, Aeri artık benim tanıdığım Aeri gibi durmuyordu.
Onu özlemiştim, onu çok özlemiştim, yaptığım hataların bileklerime bir kelepçe gibi takıldığı günlerde istediğim tek şey onun kokusu ile tüm her şeye yeniden başlamaktı, ama yapamazdım.
Geçmiş çok karanlıktı
ve Aeriyi bu karanlığa sürükleyemezdim
Yüzünü incelemeye, devam ettiğim sırada burnundan akan kan dikkatimi çekti ve Jenoya daha hızlı olmasını söyledim, çok garipti 1 yıla aşkın süredir görüşmediğim dostum dediğin adamla şu an kucağımda, sevdiğim kadını mahvetmiş halde iki yabancı gibi arabasında oturuyorduk.
Mecburdum dedim içimden ''Mecburum..''
Hastanenin önüne geldiğimizde Jeno Aeriyi kucaklamış ve kapıda bekleyen sedyeye koymuştu, tam içeri ilerleyeceğim sırada arkasını bana dönerek ama yüzüme bakmayarak ''Git..şu an ona sadece acı verirsin, sanki az acı vemişsin gibi...'' sesi netti, durdu. ''Bak eğer burdan siktir olup gitmezsen yemin ederim seni şuracıkta boğarak öldürürüm duydun mu beni, giderken de aynı şeyi yapmıştın yine geldin ve yine hayatımızı sikmene izin vermeyeceğim, geldiğin çöplüğe geri dön Na Jaemin'' dedi ve koşarak hastanenin içine girdi.
Belki de hayatımda yaşadığım en çaresiz ikinci andı bu, gidemezdim, Aerinin uyandığını bilmeden, iyi olup olmadığını duymadan gidemezdim ve Jenonun ne yapacağını umursamamaya karar vererek içeri girdim sekreterlikten oda bilgilerini öğrendikten sonra odanın bulunduğu koridorun sonuna doğru ilerledim ve beklemeye başladım.
Yaklaşık 35 dakikadır odaya hemşireler girip çıkıyordu fakat yüz ifadelerinden ne bir şey anlayabiliyordum ve de gidip sorabiliyorum, böylece beklemek zorunda olmak çok canımı sıkıyordu.
Daha sonra odanın kapısı açılmış ve Jenonun telefonla konuşarak asansöre doğru ilerlediğini görmüştüm, asansörün hareket ettiğinden emin olduktan sonra hızlı adımlarla Aerinin odasına ilerledim, elim kapının kulbuna gittiğinde kalbimde olan acıyı vücudumun her zerresinde hissedebiliyorum.
Odaya girdiğimde yatakta hareketsiz yatan o beden adeta kafamdan aşağıya kaynar suların dökülmesi ile aynı hissettirmişti, onu görmek, onu aylar sonra böyle görmek, üstelik benim yüzümden bu halde olduğunu görmek kalbimdeki sancıyı körüklemişti, yanına doğru ilerlediğim sırada gözümden çeneme ilerleyen bir sıcaklık hissettim, elimi kaldırıp gözyaşımı sildikten sonra yatağa doğru ilerledim ve dizlerimin üzerine çökerek ona biraz daha yakın olmak istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rivalite
FanfictionBir ilkbahar gecesi, on bir yakın arkadaş, her zamanki yerlerinde toplanır. Geçmiş anıları canlandırır, gelecek hayallerini paylaşır ve birlikte gülmekten gözyaşı dökerler. Ancak o gece, beklenmedik bir olay yaşanır ve arkadaşlıkları sonsuza kadar...