20 Mayıs 2024.
Merak ediyorum da eğer üzerinden uzun zaman geçerse aklımdan yavaş yavaş silinir misin diye.
Tam bir yıl önce olacakları düşünmeden kendime bu soruyu sormuştum, şimdi bir yıldır her gece olduğu gibi sürekli uyanıp geri dalamadığım o gecelerden birini yeniden sabah etmiştim. Telefonumdaki anlamı olmayan o sesi kapattıktan sonra gözüme uzun süredir dikkat etmediğim, etsem de benim için bir anlamı olmayan tarihlerden biri ilişti.
20 Mayıs 2024
Onun gidişini kabul etmek zordu, günlerce aylarca bir zamanlar hayatında olan birinin, birdenbire yok olması bana ilk başta sanki dünya ayaklarımın altından çekilmiş gibi hissettirmişti.
Ne yapacağımı, nereye gideceğimi bilmiyordum, her gün hatıralarla boğuşuyordum.
Belki de en çok içimi kemiren şey, nedenini bilmemek. Neden terkedildim? Ne yaptım ya da yapmadım da bu sonu hak ettim? Sorularımın cevaplarını bulamıyorum çünkü artık o burada değil. Sadece sessizlik ve boşluk var. Ama belki de en acısı kendimi suçluyor oluşumdu. Belki de daha iyi biri olmalıydım ya da daha fazla çaba göstermeliydim, mevsimler geçti hala kendimi sorgulamaktan ve hatayı kendimde aramaktan başka bir şey yapamıyordum.
İstemsizce elim gözlerime doğru giderken ağladığımı farkettim.
Bu gün o gün olmalı dedim kendi kendime.
Hızlıca yatağımdan kalkıp hızlı adımlarla banyoya doğru yol aldım kapıyı açtığım gibi karşımdaki ayna bana görünüşümden çok ruhumu yansıtıyordu.
Kilo vermiştim, gözaltlarım çökmüştü, cildim fazla kuruluktan dökülmeye başlamıştı, kendimi tanıyamıyordum her anlamda.
Hızlı bir duştan sonra bugün ne giyeceğime karar vermek için dolabımın karşısında geçtim, annem henüz işe gitmemiş olacak ki alt kattan bazı konuşma sesleri duyuyordum.
Annem, babası gibi çok başarılı ve korede hatrı sayılır bir avukattı, ailenin tek varisi olarak bu geleneği devam ettirmek bana kaldığından Korenin en iyi üniversitelerinden birinde Hukuk kazanarak ailemi gururlandırmıştım.
Tabii bu gurur uzun sürmemiş 3. Sınıfta yaşadığım büyük burhan sonucunda ellerine kocaman bir hiç olarak geri dönmüştü.
'' Hayatını yeniden kazanmalısın'' dedim kendi kendime aylar sonra ilk defa kendime bu kadar inanarak.
Hızlıca siyah bir crop siyah mini etek ve siyah ince çorabımı giyerek kendimi makyaj masamın önüne attım, sanki yıllardır elime almıyormuş gibi hissettiren rimel,allık ve hafif bir gloss ile gelişigüzel bir makyaj yaptım.
Çantamı alıp çıkmak için kapıya yöneldiğim sırada gözlerim saate takıldı. Dersim 10.40'daydı ve saat daha yeni 9 olmak üzereydi.
Hızlıca çantamı geri bırakıp çalışma masama oturdum, masamın tam karşısındaki yoldan geçen insanları izlemeye koyuldum, kuş cıvıltılarının eşlik ettiği bu ana uzun süredir hiç bu kadar iyi hissetmediğim farkettim.
Hayatımı yeniden kazanacaktım, emindim 12 aydır çektiğim tüm acı yerini bu sabah anlamlandıramadığım bir öfkeye bırakmıştı.
Hızlıca kitaplığıma yöneldim, o geceden beri içimi döktüğüm günlüğümü alıp masama geri döndüm kapağını açana kadar planım yazdıklarımı okumaktı.
Tekrar
Tekrar
Ve tekrar
''Artık bunu yapmayacağım'' dedim fısıltıyla, hızlıca son sayfaya geldiğimde gördüğüm manzara beni her ne kadar şok etse de bu sabah yatağımdan kalktığımda verdiğim kararları destekleyecek nitelikteydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rivalite
FanfictionBir ilkbahar gecesi, on bir yakın arkadaş, her zamanki yerlerinde toplanır. Geçmiş anıları canlandırır, gelecek hayallerini paylaşır ve birlikte gülmekten gözyaşı dökerler. Ancak o gece, beklenmedik bir olay yaşanır ve arkadaşlıkları sonsuza kadar...