O gece, şehrin ışıkları altında, gökyüzü yıldızlarla parlıyordu. Biz, Jaemin'le, terkedilmiş bir binanın çatısında, şehrin gürültüsünden uzak, sadece birbirimizin varlığını hissederken, anın tadını çıkarıyorduk. O an, zamanın durduğu ve sadece bizim var olduğumuz bir an gibiydi.
Jaemin'in elleri, bedenimi yumuşakça sardığında, içimde bir sıcaklık hissettim. "Seni ne kadar sevdiğimi tahmin bile edemezsin," dedi, gözlerindeki aşk beni derinden etkiliyordu.
Gülümsedim, onunla göz temasını koparmadan. "Onu biliyorum Jaemin," dedim, gülerek, yüzüne yüzüme yaklaştırıyor ve aramızdaki mesafeyi kapatıyordu.
O an, her bir dokunuşu, her bir bakışı, adeta bir şarkı gibi kulaklarımda çalıyordu. Birbirimize sarıldıkça, dünya etrafımızda dönüyordu ancak biz birbirimize sabit kalmıştık. Sonsuza dek böyle devam etmesini dilediğim bir an gibiydi.
"Seninle olmak, dünyanın en büyük hediyesi," dedi Jaemin, dudaklarımın hemen yanında.
Biraz duraksadıktan sonra tekrar konuştu. "Bu an, sonsuza kadar sürse ne güzel olurdu, değil mi?"
Gözlerindeki parıltıyı hissettiğinde, ona gülümsedim. "Evet, her an seninle geçse, hayatımın en kıymetli hediyesi olurdu," dedim, kalbimin ritmi hızlanırken.
O gece, yıldızlar bizim için parladı, gökyüzü bizi kucakladı ve biz birbirimize sıkıca sarıldık...
Gözlerimi açtığımda beynimin bana eski anılarımı gösterdiğini anlamış ve derin bir nefes vermiştim, yattığım yatakta kalkarak oturur pozisyona geldim, Görüşüm netleştiğinde etrafımdaki her şey, tanıdık olmayan bir odada olduğumu fısıldıyordu. Gözlerimi yavaşça açtığımda, etrafımdaki detaylar belirmeye başladı.
Beyaz perdeler, hafifçe esen rüzgarla dans ederken, odanın köşesinde yavaşça yanan bir lamba vardı. Duvarlardaki tablolar, yabancı bir sanatçının elinden çıkmış gibiydi.
"Merhaba," dedi, yanımda olduğunu o ana kadar farkedemediğim Karina gözlerindeki sıcaklık beni hemen rahatlattı. "Uyandın mı?"
Güvenle başımı salladım. "Evet, ama nerede olduğumuzu bilmiyorum," dedim, kafamda bin bir soruyla.
''Jenonun evindeyiz, aslında buraya geldiğimizde uyanmıştın ama hatırlamaman çok normal'' dedi Karina gözlerime bakmaya devam ediyordu.
''O'' dedim sesimden bahsedeceğim kişiyi anlamış olacak ki yüzünü buruşturdu.
''Gerçekten o muydu'' dedim, inanmak istemiyordum çünkü inanırsam tamamen başa dönecektim.
''Dönmüş, yani bazı şeyler var ve ben gerçekten bir şey anlamadım ama sanırım Jenoyla konuşman daha iyi olacak, aşağıdalar''
''Aşağıdalar??'' sesim soru sorardan çok şaşırmış gibi çıkmıştı çünkü Jeno gerçekten Jaemini 3 saat içinde affedip evine almış olamazdı.
Bir hışımla kalktığım yataktan ''Ben gidiyorum'' diyerek çıktım, onun yüzünü bile görmek istemiyordum.
Merdivenlerden hızla indiğim sırada Karina arkamdan ''Aeri iki dakika bekle öyle değil'' diyordu, ama umursamamıştım.
Salona açılan merdivenleri bitirdiğimde gördüğüm gözler arasında saatler önce bana pişmanlıkla bakan gözler yoktu.
Mark koşarak yanıma gelerek ''Aeri bir şey mi oldu bi yerin mi ağrıdı iyi misin'' dedi. ve vücudumu boydan boya inceleyerek iyi olduğuma emin oldu.
''J-Jaemin buraya geldi sandım'' dedim gözlerim dolmuştu, Jaemin gerçekten dönmüştü gerçekti ve buradaydı, güçlükle inanıyor. İçimdeki delirdiğimi söyleyen seslere engel olamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rivalite
Fiksi PenggemarBir ilkbahar gecesi, on bir yakın arkadaş, her zamanki yerlerinde toplanır. Geçmiş anıları canlandırır, gelecek hayallerini paylaşır ve birlikte gülmekten gözyaşı dökerler. Ancak o gece, beklenmedik bir olay yaşanır ve arkadaşlıkları sonsuza kadar...