🍀17🍀

4.2K 757 361
                                    


"Nefes almak için pencereyi değil de fotoğrafını açtığım zaman anladım. Sana yenildiğimi..."
🍂

(Sınır 600 oy ve 300 yorum. Keyifli okumalar...)

🍀

Kaşları, sinirden ve uykusuzluktan kıpkırmızı kesilmiş gözlerinin üzerine inmişken önündeki dosyaları okuyup imzalamaya devam etti. Bitmiyordu lanet işler. Bitirip de gidemiyordu şu ülkeden.

"Efendim."

Kimin seslendiğine bakmadan; "Ne var yine?" dedi hafif yüksek çıkmasına engel olamadığı sesiyle. O bitirmeye çalışırken daha da yükleniyordu sanki herkes. Kendi sesi kulağına yüksek geldiğinde gözlerini kapattı birkaç saniyeliğine.

Kızını görmeyeli dört saat, dokunup öpmeyeli ise tamı tamına iki gün olmuştu.

Ne halt ediyordu daha bu ülkede?

Genç kadın yüzündeki tereddütle söze girdi. Söylediği İtalyanca kelimeler hafif kaysa da korkusundan o an umursamadı bunu. "Sadece son dosyanın da hazır olduğunu bildirmek istemiştim."

Alnını kaşıdığı eli duyduklarıyla inerken karşısındaki kadına baktı. Ürkek gözleriyle elinde dosya, ona bakıyordu.

"Teşekkür ederim," dedi bu kez daha sakin sesiyle. "... muhasebe müdürüne iletin, tüm çalışanların ay sonu ücretini yüzde on fazla hesaplasın. Çıkabilirsin."

Çalışanın bıraktığı dosyayı inceleyip bitirdiği klasörlerin yanına koydu. Gözleri yazıların üzerinde gezinirken de hemen telefonunu eline aldı ve yardımcısının numarasını tuşladı.

"Buyrun Murat bey?"

"Soner," dedi bitirdiği dosyayla kapağını sertçe kapatarak. "...uçağı hazırlat. Bir saate gidiyoruz buradan."

"Nasıl isterseniz efendim."

Telefonu pantolonunun cebine kattıktan sonra ayağa kalktı. O an masasının dağınık yüzü kendisine göz kırpsada ceketini sırtına geçirdiği gibi odanın kapısına yöneldi.

"Dosyaları gerekli yerlere iletirsiniz. Burada işim kalmadı."

Kusursuz İtalyancasıyla kurduğu cümlelerin ardından yürüyecekti ki sekreterin sesiyle duraksadı. "Efendim Bay Alex yarın sizinle,"

Gözlerini devirerek söze girdi genç adam. "Türkiye'ye davet edersiniz."

Ardından şirketten çıktı.

Sadece duş almak ve birkaç saat uyumak için geldiği evine doğru yol aldı. Bavulunu alıp evi kilitlemeliydi. Sonrası zaten iki buçuk saatlik bir yolculuğun ardından kızına kavuşmasıydı.

Ona ömür gibi gelen üç saatin ardından yorgun gözlerini ovuşturdu. Bedeni uyku diye diretse de biraz daha dayanmalıydı. Kızının kokusunda yorgunluktan bitap düşmeliydi sadece.

"Efendim eşyaları şimdi mi indirelim?"

Bahçe kapısına yaklaştı iyice. "Hayır, sende dinlen. Yarın bakarsınız."

Son sözleri bu oldu. Kapıya okuttuğu parmak izinin ardından taş döşeli yolu geçti hızlıca. Eli zile uzandığında ise saçlarını karıştırarak dokundu kırmızı düğmeye. Burnunda tütüyordu minik kızı.

"Murat bey?'

Karşısındaki şaşkın bakışı umursamadı. Tek bir soru sordu sadece. "Bebek nerede?"

Sidelya Melek (Aile Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin