çünkü onlar tıpkı sen

3 1 0
                                    

Aptal bir kadın mıyım, bilmiyorum ama çoğu kez aptalı oynamışlığım vardır. Çünkü hayatıma birini dahil ettiğimde ona sonsuz güven, değer ve saygı duyarım. Fakat insanlar değişebilir ve kırılabileceğimiz davranışlarda bulunabilirler. Ve siz eğer ki onu gözlerinizde çok büyütmüşseniz, onların bu tür davranışları sizi derinden incitir hatta sizi kendinize kızarken bile bulabilirsiniz.

Kendinize kızarken, diyorum çünkü hayatınız boyu tüm yanlış şeylerin sorumlusu gibi hissettirilmişsinizdir. Veya kendinize çok fazla değer veriyorsunuzdur ve bu haksızlıkları asla hak etmediğiniz için, kendinize sanki başka biriymişsiniz gibi davranıp bir tartışmaya girecek olabilirsiniz.

Ben ilkini tercih ederim çünkü ikinci seçenekteki insanlar kendilerince bir hayat kurmuş ve kendince edindikleri doğrularla yaşayanlardır. Bu insanlardan pek hoşlandığım da söylenemez.

Peki, ilk başta konuştuğumuz asıl konumuza dönelim: bir çeşit güvenin kırılması. Duyguları herkes farklı anlatabilirken ortak bir noktada kesiştiklerini ve güven söz konusu olduğunda da bu ortak noktanın, kırıldığında yeniden birleşmesinin çok zor olması, olduğunu düşünüyorum.

Hatta karşınıza insanlara asla güvenmediğini sözleyen bir kişi illaki çıkmış veya çıkacaktır, ona inanmayın. Fakat kendisine sözler verip ruhunu kendi başına ördüğü duvarda saklayarak kendince koruyan, kırılmış biri olduğunu anlayın.

Bunu anladıktan sonra ne hissedeceğiniz kalbinize, ne yapacağınız ise mantığınıza kalmıştır. Şüphesiz ki sizde o kişide kendinizi gören biri iseniz yapacağınız şeylerden biri, ona sonsuz şefkâtle yaklaşıp yanında olmak veya kendinize de çözüm bulamadığınız için uğraşmamak olacaktır.

Herneyse, işte bu insanlar içten içe birilerine güvenmeye devam eder fakat bunu o kişilere yansıtmayı reddederler.

Fakat bilmelisiniz ki duygular sizin elinizde olan ve isteğinizle gerçekleşen veya durdurabildiğiniz şeyler değildir. Bu dünyadaki tek insan değil iseniz etrafınızdaki her insana güvenebilecek, kırılabilecek, sevebilecek veya nefret edebileceğiniz ihtimalini unutmayın. Aynı zamanda bu insanların sizi kırabileceğibi, sevebileceğini, sizden nefret edebileceğini de. Yani kendinizi soyutlamanızın bir faydası olmayacaktır.

Kısacası eğer ki güveniniz kırıldıysa kendinizi kandırmaktansa bu hayatın bir başının ve sonunun olduğunu, şimdi böyle hissediyoruz diye yarın da böyle hissetmeyeceğimizi, biri kırdı diye sizi herkesin kırmayacağını, biri sevdi diye de herkesin sevmeyeceğini kendinize her an hatırlatın; mutluyken de mutsuzken de. Bu sizi her an için her şeye hazırlıktı tutar.

-Fakat bunu bir takıntılı hâle getirip kendinizi her an tetikte tutmayın. Hayata bir kez geldiğinizi ve o güzel anlarınızın kötü geçmeyi hak etmediğini unutmayın.-

Ama bazen insanlar canı yandığında mantığını kullanamayabiliyorlar. Böyle zamanlarda bir saniye sonra ölebileceğim ihtimalini düşünerek rahatlatıyorum içimi. Umursamazlık gerek bazen insana ve bu anlarda da bu hatırlatma işinize yarayabilir. Kendimce bir öneri.

-Saçma, deyip de geçmeyin. Daha fazla saçma olan şeyler varken ben saçma da olsa bir şeyler sayesinde yaşamaya çalışmayı seçiyorum.,

Ben, birilerine güvenmekte çekinen bir kız çocuğuydum hep. Belki ailem belki de arkadaşlarım gibi sosyal hayatımdaki olumsuz durumlardı bunun sebebi. Eğer ki kitabımi okuduysanız çok büyük bir bilinmezliğin içinde olduğumu bilirsiniz ve evet güven sorunumun da sebebini bilmiyorum.

-Çünkü bir şeyleri gerçekten anlayabildiğimi düşündüğüm zamandan itibaren başka birinin hayatını yaşıyor veya bambaşka bir hayatta yaşıyor gibi davranıyordum. Etraftaki insanlar sadece bir gürültüden ibaret oluyordu benim için ve onları anlayamadığımı anladığımdan beri anlamaya çalışmayı da bıraktım. İnsanlar da her an olduğu gibi bu durumda üzerimde bir baskı kurmayı ve beni yargılayıp küçümsemeyi elbette bırakmadılar. Kendimi her ortamda bir şekilde bu yüzden dışlanmış hissederdim. Bir çeşit kusurlu gibi işte.-

Ne diyordum?
Birilerine güvenirken neden çekindiğimi düşünüyordum, evet, hatırladım.

-Hafızam son zamanlarda oldukça beni sıkıntılı durumlara düşürüyor küçüğüm, sanırım yaşlanıyoruz.-

Ama yine de hiçbir zaman kimseyi suçlamaz ve onlara kötü hissettirmemek için gerekirse korkularımla geceleri uyuyamamayı tercih ederdim. Bu bazen yaralayıcı olsa da dünyada iyi insanlarda vardı ve beni bu şekilde davranmaya devam etmeme değecek şeyler yaşatıyorlardı.

Fakat o zamanlardan şimdiye çok uzun yıllar geçti ve ben; artık kendi içimde, yalnızlığımla bir dostluk kurup sadece bir gün daha yaşamış olmak için katlanıyorum insanlara. Bazı dönemlerim de oldu ki insanlara air her hangi bir şeyde mide bulantım başımı döndürürdü.

İnsanlar her şeye alışabiliyor.

Bende insanlara alıştım işte.

Umut dolu başladığım sözlere kendi hayatımdan bir şeylerle devam ettiğimde ne kadar da tükenmişlik sarıyor değil mi satılarımı?

O yüzden fazla uzatmayacağım.

Yalnızca bir gün daha.

Her şarkıda, her yağmurda.. söz veriyorum küçüğüm.

Rüya Gibi - Dedublüman & Mavzer Tabancası
Direniyorum - Rafet El Roman
Beni Affet - Buray
Çatı Katı - Gökhan Türkmen
Cindy - Uzi
En Dibine Kadar - Dedublüman & Mavzer Tabancası
Deniyorum, ama - Mavi
Dip - Madrigal
Parmak İzlerin - Aydilge & Birol Namoğlu

“Annenin âdeti bu,
taşıyabileceğinden çok sevgiye boğar seni.
Baban ortalarda yok.
Bir savaşsın sen,
iki ülke arasındaki sınır,
sivil zayiat;
ikisini hem birleştiren,
hem ayıran tezat.”

“Kendi iyiliği için, onu sevdiğinden bağırdığını her söylediğinde kızına;
öfke ile iyiliği karıştırmayı öğretiyorsun ona. Mantıklı gelse de başta, büyüyüp serpildikçe canını yakan adamlara güveniyor kızın. Çünkü onlar tıpkı sen.
-kız babalarına”

26/05/2024 01.08


kaybedenler kulübü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin