keyifli okumalar...
Taraftarlar, büyük parlak ışıklar, Güney Kore ve Japonya bayrakları...
Ve iki takımında sahadaki yetenekli oyuncuları...
Dünya kupası için eleme maçındalardı. Hepsi oldukça heyecanlıydı, çünkü hepsi seneye Fransa'da dünya takımları ile rekabet etmek ve kupayı kaldırmak istiyordu.
Konuk takım Güney Kore olduğu için ilk olarak onların marşı söylenecekti. Güney Kore takımı birbirlerinin beline sarılarak marş için hazırken, taraftarlar ayağa kalkmıştı.
Dakikalar içinde başlayacak olan maç için hepsi hep bir ağızdan, gür sesleri ile milli marşlarını söyledi.
Önlerinde ki ufak çocuklar marşlara eşlik ederken bir yandan da arkalarına bakıyor, ülkelerini temsil eden ünlü yüzlere hayranlık besliyorlardı, çoğu büyüyünce onlar gibi futbolcu olmak, ülkelerini gururlandırmak istiyordu.
Tamamlanan marş ile sıra Japonya'ya gelmişti. Onlar da marşlarını söylemiş ve selamlaşmak için sıraya girmişlerdi.
Futbolcular üzerilerindeki uzun kollu sweatleri ekibe teslim ederken iki takımın kaptanı, sahada hakemlerin önünde kalmıştı.
Hakem, elindeki gümüş yuvarlağı havaya fırlatıp yakaladıktan sonda ilk olarak misafir takımın başlayacağı belirlendi.
Kaptanlar, eğilerek birbirlerine selam vermişler ellerinde ülkelerine ait olan flemaları değişmişlerdi.
Son olarak onlarda üzerilerindeki sweati vermek için ekibin yanına gittiklerinde, formalarıyla sahaya adımlarını atmışlar ve pozisyonlarının olduğu tarafa geçmişlerdi.
Jimin gökyüzüne bakarak dua ederken, Namjoon boynunu sağa sola çevirerek gerinmişti.
Taehyung gözlerini kapatıp inandığı meleklere dua ederken, Jungkook Taehyung'a bakıyordu, ona bakarak güç alıyordu.
Hakem düdüğüyle maç başladı ve top Jungkook'un ayağından çıkıp Jimin'e sürüldü.
Japonlar hızla Jimin'in peşinden ilerlerken, Jungkook atlamıştı önüne topu yeniden ona paslaması için ama Japon oyunculardan biri kayarak müdahale ile topu ileri atarak sahadan çıkarmıştı...
Taehyung topu eline alarak taç çizgisine ilerlemiş ve atmak için kollarını havaya kaldırmıştı.
Her iki tarafında oyuncusu biliyordu Taehyung, Jungkook'a asla top atmazdı. Bu yüzden gaflete düşüp Jungkook'u öylece bırakmışlar, diğer oyuncularla itiş kalkış haline girmişlerdi Japon oyuncular.
Fakat bilmedikleri bir şey vardı, o da Taehyung'un topu bu kez alfasına atacak olmasıydı.
Jungkook ile Taehyung göz göze geldi ve kimsenin fark bile edemediği baş hareketiyle Taehyung, topu Jungkook'a attı.
Jungkook ise gelen topu sertçe karşılayarak, beyaz filelere yolladı.
Herkes şaşkınca bakakalırken, taraftarların gür sesi ile kendilerine geldiler. Jungkook gülümseyerek Taehyung'a koşarken anın heyecanıyla Taehyung kollarını açmış ve o da Jungkook'a doğru koşmuştu.
Birbirlerine sarıldıkları anda bir alev etraflarını sarmıştı sanki, öyle yakmıştı bedenlerini, öyle ısıtmıştı kalplerini...
Tarçın kokusu doluvermişti burnuna, ne yaptığını fark ettiği an geri çekilmek istemişti ama diğer arkadaşları da üzerlerine sarılmak için atladıklarında Jungkook ve Taehyung tam ortada, takımın arasında kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
clash | taekook
Romancekim taehyung'un en büyük nefreti ve rakibiydi jeon jungkook, sahada çarpıştıktan sonra çıkan çiçekler ise beklediği son şey bile değildi omegaverse