Bir sonraki bölüm olaylara geçiyoruz :)
▏₰ Roxana
Terzi, önündeki kayıt defterinin sayfalarını çevirip bulduğu boşluğa adımı yazdıktan sonra yanına ölçülerimi ve hangi kumaşlardan, ne tarz elbiseler istediğimi de not aldı. Yazma işini bitirince başını kaldırarak nazikçe gülümseyip "Elbiseleri bir hafta içinde teslim alabilirsiniz." dedi.
"Toplam borcum ne kadar? Ödemeyi önden yapmak istiyorum."
Deftere dönüp hızlıca hesap yaparak "Seçtiğiniz kumaşlar, düğmeler ve dikim ücretiyle birlikte toplam iki drahmi ödemeniz gerekiyor." dedi.
Belimdeki keseden söylediği ücreti çıkararak kadına uzattığım da terzi parayı alıp kasaya koydu. Deftere ödemenin yapıldığına dair bir açıklama eklediğini gördükten sonra "İyi günler." diyerek dükkândan ayrıldım.
Dışarı çıkar çıkmaz sessizlik yerini şehir halkının gürültüsüne bırakmıştı. Sabahın erken saatlerinde işlerinin başına geçen esnaf canla başla çalışarak satış yapıyorlardı. Sokak boyunca belli aralıklarla asılmış bayraklara gözüm takıldı. Dikdörtgen şeklindeki kan kırmızı kumaşın üzerine kara, ters bir hilal ve içi boş bir güneş sembolü işlenmişti. Kara hilal, güneşten daha büyüktü. Bayrakta hilal ile güneşe saplanarak onları birleştiriyormuş hissiyatı veren ihtişamlı bir kılıç da vardı. Güneşin etrafını saran esrarengiz kara duman ise kılıcı sarmalarken hilale dokunmamıştı.
Gül şehrini temsil eden bu bayrak kökene aitti.
Yalnızca adıyla bütün kapılar size açılıyordu. Terzinin siparişler için tuttuğu defter ağzına kadar dolu olsa da benim gül kalesinde çalışan hizmetçilerden biri olduğumu öğrenir öğrenmez bana öncelik tanımış ve elbiseleri bir hafta içinde teslim alabileceğimi söylemişti.
Hâlbuki bunun daha uzun sürmesi gerekirdi.
Çarşıda yürümeye devam ederken bir yandan da aklımdan bugün yapmam gereken daha ne kaldı diye geçiriyordum. Bakışlarımı kalabalığın arasında gezdirdim. Çoğunlukla meyve, sebze çeşitleri satan tezgahlarda insanlar varken; takı, kumaş v.b. dükkanlarda ise vampirler alışveriş yapıyordu.
Gündüz vakitlerinde olduğumuz için her iki saatte bir Ay ışığı süvarileri devriye geziyordu. Akşam çöktüğünde bu görevi gece yarısı süvarileri devralacaktı. Her ne kadar çarşı hıncahınç dolu olsa da surun içi çok geniş bir alana sahip olduğundan şövalyeler bindikleri atlarla güvenliği sağlamak için etrafta dolaşırken zorlanmıyorlardı.
Elimi bileğime götürüp oradaki boşluk hissini ovuşturarak yok etmeye çalışsam da nafileydi. Dün gece olanlar aklıma gelince iç çektim. Yasağı çiğneyip üstüne birde yakalanınca işler benim için iyi gitmemişti tabii. Dolapta saklanırken vampirlerin kim olduğunu bilmediğim bir tarikat tarafından saldırıya uğradıklarına şahit olmuştum. Konuşmalarından bunun sık sık meydana geldiğini anlamış ve tarikat üyelerinin resmen intihar görevine gönderildiklerine emin olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHKÂR: KAN SÖZÜ
Fantasía[Kitabın Şarkısı : NF - Paralyzed.] Kitap yetişkin içerikler bulundurmaktadır! "Sen bana ölümü bahşedeceksin küçük ecelim."