Sessizliğin Sesi

13 6 1
                                    

Uzun bir sessizlikten sonra Melek, sessizce annesinin nerde olduğunu sordu. Odadaki hava aniden ağırlaştı ve Masal'ın annesi derin bir iç çekti. Gözlerindeki hüzün, odayı doldurdu. "Annen... Annen, uzaklarda...," dedi Masal'ın annesi, sesi kırılgan bir hal alırken. "Onu... kaybettik." diye devam etdi .Melek bir anlığına kalbinin durduğunu hissetti. Annesinin yokluğu, odanın içine bir buz gibi yayıldı. Melek'in içinde bir fırtına kopmuş gibiydi. Gözyaşları, yanaklarını ıslatarak süzülüyordu. "Nasıl yani? Nerede? Ne oldu?" diye sordu, sesi hıçkırıklarla boğulmuştu. Masal'ın annesi, Melek'in acısını gözyaşlarıyla paylaştı. "Bir kaza... Bir kaza sonucu..." dedi, sesi titreyerek. "Onları kaybettik. Çok üzgünüm." Melek, duyduklarına inanmak istemiyordu. Annesini kaybetmek, tüm dünyasının darmadağın olması gibiydi. Artık her şeyin değiştiğini ve hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyordu. Masal'ın annesi, Melek'in yanına oturdu ve onu sarılarak teselli etmeye çalıştı. "Üzgünüm, Melek," dedi sessizce. "Bu çok zor bir durum. Ama unutma, sen yalnız değilsin. Biz buradayız ve seninle birlikteyiz." Melek, Masal'ın annesinin kollarında hıçkırıklarını tutmaya çalışırken, içindeki acıyla yüzleşti. Her şeyin bir kaza sonucu değiştiğini kabul etmek zor olsa da, artık gerçek dünyanın acı gerçekleriyle başa çıkması gerektiğini biliyordu.

Melek'in kalbi hızlıca çarparken, zihnindeki düşünceler birbirine karışıyordu. "Hayır, olamaz," diye mırıldandı, gözlerinden yaşlar süzülürken. "Annem yaşıyor, yaşamalı... Onlar gitmedi, gitmemeli!" Masal'ın annesi sessizce başını salladı, kırılgan bir sesle, "Üzgünüm, Melek. Ama gerçek bu... Onları kaybettik." Sesindeki üzüntü, odanın içinde bir sis gibi yayıldı. Melek'in içindeki fırtına büyüyordu. Annesinin yokluğunu kabul etmek, onun için mümkün değildi. "Hayır!" diye bağırdı, çaresizlikle ellerini yumruk yaparak. "Bunu kabul etmem, kabul edemem!" Masal'ın annesi, sessizce Melek'in yanına oturdu ve onu sarılarak sakinleştirmeye çalıştı. "Anlıyorum, Melek," dedi yumuşak bir ses tonuyla. "Ama kabul etmek, acıyı iyileştirmenin bir yolu olabilir. Gerçeklerle yüzleşmek zorundayız." Melek, içindeki acıyla kavga ederken, duygusal bir karmaşa içindeydi. Annesinin yokluğunu kabul etmek, onun için olanaksız gibiydi. Ama artık gerçeklerle yüzleşmek zorundaydı.

Masal'ın beklenmedik sesi, odadaki hüzün bulutlarını dağıttı. Melek, dikkatlice başını kaldırıp Masal'a baktı. Masal, küçük yüzünde bir gülümsemeyle Melek'e yaklaştı ve yavaşça, "Hadi ama, üzülme," dedi, kırılgan bir sesle. Melek, bu ani umut ışığının içine girdiğinde, içindeki karanlık bulutlar dağılmaya başladı. Masal'ın bu naif sesi, kalbindeki ağırlığı hafifletti. "Ama... annem..." diye başladı Melek, sesindeki hıçkırıklarla boğulurken, cümlesini tamamlayamadı. Masal, Melek'in elini sıkıca tutarak, "Biliyorum, ama hala buradayız değil mi? Biz birbirimizin yanındayız," dedi. "Ve belki de birlikte, üzüntümüzü paylaşarak daha güçlü olabiliriz." Melek, Masal'ın sıcaklığına karşılık vererek, içinde bir yerlerde huzur bulmaya başladı. "Evet, belki de haklısın," dedi, gözlerindeki yaşları silerek. "Teşekkür ederim, Masal. Seninle burada olmak iyi geliyor." İkili arasında masumiyet dolu bir sessizlik oldu. Birbirlerinin yanında olmanın verdiği huzur, odada yayılan hüznü hafifletiyordu. Masal'ın sıcaklığı ve dostluğu, Melek'e umut veriyordu. Birlikte, yaşadıkları zorluğun üstesinden gelebileceklerini hissettiler.

Kırık DüşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin