1.8

49 5 2
                                    

hj tarafindan


"Sen git uyu, ben Chan ile bir iki şey konuşucam"

"Asıl sen git uyu"

....

"Ne konuşucan lan"

"Kıskanıyorum Chan."

"Anlamadım?"

"Kıskanıyorum diyorum"

"Ne diyosun oğlu- Heee anladim"

"Çok yaklaşmasan diyorum?"

"Tamam o iş bende"

"Ya bir de şey var. Ben Jeongin'le tek kalmak istiyoru-"

"Ya ne konuşuyosunuz meraj ettim aaa. Kapının dışubdan da sesiniz gelmiyo"

"Jeongin, Minho ve Jisung'u çağır."

"Ben Minhodan korkuyorum, çağıramam"

"Tamam ben çağırırım, öhöm"

"Koş Chan"

Jeongin dibime girdi birden. Cilveli bir şekilde "Siz ne konuştunuz ben yokkenn?" dedi. Belinden tutup "Orası da bize kalsın güzelim" dedim.

Elini boynuma sarmıştı. "Hiç mi şansım yok be Hyunijn?" dedi göz kırparak.

Aramızdaki mesafeyi kapattı birden. Boynumdaki ellerinden biriyle gözümü kapattı. Ne yapacağından emin değildim ama tahmin edilebiliyordu. Dudağımdaki baskıyla anladım ne olduğunu. Chan yaramıştı işime.

Dudağımdaki baskı gittikçe sertleşiyordu. Karşılık vermemem sinirlendiriyordu Jeongin'i. Hoşuma gitmiyor değildi açıkçası... Aniden karşılık vermeyi planlıyordum.

3..

2..

1..

Şimdi karşılık verebiliriz. Biraz öpüştükten sonra Jeongin geri çekildi.

"Ya yakalanırsak, o zaman naparız?" demişti tedirgin olurcasına.

"İlişkimizi gizli yaşamıyoruz sonuçta değil mi?"

"Hmhm..."

"Hadi Chan falan gelir birazdan. Senin hatrına, ayrılalım"

"Akşam mı devam ederiz?"

"Düşünürüm o'nu"

"Pekii.."

Jeongin'in beline sardığım ellerimi çekmiştim. O da boynumdaki ellerini.

Kapı açılmıştı.

"Noldu lan? Ne çağırıyosun bizi?"

"Birileri sevişiyo"

"Ne? KWSŞRMÖSDLAJDŞA"

"İnliyolar iki saatdir lan"

Walk My Baby/ HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin