"Daha o gün anlamıştım Feride. Ben ömrümce seninle sınanacaktım. Yakup'un Yusuf'la, İbrahim'in İshak'la, Kabil'in Habil'le sınandığı gibi. Çünkü insan daima en sevdiği ile sınanır."
(ÇALIKUŞU)Şimdi bulunduğum odada kimsesizlik ne demek ilk defa tam anlamıyla,iliklerime kadar anlamıştım.Birileri olurdu değil mi? Hep ruhu kimsesiz kalmazdım.Ruhumun boşluğu gözleri gibiydi kara,simsiyah.
Kimsesizlik ne demekti? Boş kalabalık,bir kaç insan.Hiçbiri olduğunu sanmıyordum.Bu olamazdı. Yuvasızlıktı,bir kalpte yer edinenemek olsa gerekti. Benim gibi yurtsuz olmaktı.Haketmiştim.Yuvasız olmak benim hakkımdı.Hakkıma razı gelmeliydim. Sol gözümden akan tek damla yaşı hızla sildim. Etrafıma bakındım,kimse anlamamıştı değil mi?
Ne kadar da çok seviyordu babaannesi Hatem'i. Daha önce böyle bir sevgi görmemiştim. Birinin, birini bu kadar sevdiğini hiç görmemiştim. Hissediliyordu. Kelimelere gerek yoktu böylesi bir sevgide.
Karşı koltukta Hatem vardı, koltuğun öbür ucunda babaannesi. Yanımda oturan kız,ismi Leyla. Hatem'in kuzeniymiş.Amcasının kızı,23 yaşında pırıl pırıl bir kızdı.Öğrendiğim kadarıyla Hatem'in hiç kardeşi yokmuş. Babası ölmüş. Annesi hakkında kimse tek kelime etmemişti.Bir halası,iki amcası varmış.
Nerede miydim? Babaannesi gelmiş. Gelini olduğumu iddia etmiş. Hatem, hayır dememe fırsat vermeden lafı ağzıma tıkmıştı.Kuzeninin düğününe sevgilisi ile geldiğini zannediyorlardı. Zaten konuşup ne diyecektim? Merhaba,torununuz beni kaçırdı. Bir bellek varda onu alması lazımmış. Pekte temiz bir şey değil. Böyle diyemezdim herhalde. Aslında beni susturmasa söylerdim. Yani babaannesinin evindeydik.
" Ah Erna ,bu halin ne?"
Ne vardı ki halimde?
"Yüzün,gözün ne halde. Hele dudağın,kaşın."
Şimdi anlamıştım,yüzümden bahsediyordu.
"Düştüm ya ,ufak bir kaza oldu."
Hiç inanarak bakmıyordu.
"Hatem abi yapmadı değil mi?"
Böyle bir şey yapacak biri miydi ?
" Yok,o bana kıyamaz."
Söylediğimi yeni idrak etmiştim.Yutkundum.
Kafamı ona çevirdiğimde bana bakıyordu.
Başka yapacak bir şeyim yoktu,anlamalıydı.
"Leyla,saçmalama."
Babaannesiydi. Geldiğimizden beri kırk tane soru sormuştu.
Nerelisin? Kaç yaşındasın? Kaç kardeşsin? Annen,baban yaşıyor mu? İşleri ne? Ne okudun? Nasıl tanıştınız?bunun gibi bir sürü şey.
Bulunduğumuz salona göz gezdirdim. Bulunan tüm eşyalar eskitme ama oldukça zevkliydi.Herşey ahşaptandı.Hoş duruyordu. Güzel bir konağa gelmiştik. Dışı inanılmaz güzeldi. Kocaman bir bahçe,evin önünde kartal heykeli bulunan bir süs havuzu vardı. Evin etrafı uzun duvarlar ile çevriliydi.Kartal bir simge olsa gerekti.Bastonda da aynı kartal deseni vardı.Düşüncelerimi bölen onun sert sesiydi."Erna'ya oda hazırlayın."
Babaannesi bulunduğu yerde rahatsızca kırmaştı.
"Gerek yok,evleneceğin kadınla aynı odada yatman icab eder."
Kürt olduklarına emin miydi? Zira böyle bir şey mümkün olamazdı.Aynı odada yatamazdım onunla.
"Bana uyar,Erna rahat etsin diye söyledim."
Tüm bakışlar artık bendeydi.Ona doğru baktığımda 'hayır' de der gibiydi.Ne demeliydim? Bizim adetlerimize göre olmaz. Madem olmaz bu evde ne işin var kızım?Demezler miydi? Derlerdi.
"Benim için sorun yok."
Var sorun,çok sorun var hemde.
Karnım stresten ağrıyordu. Stres dışında da zaten morluklardan kaynaklı ağrıyordu. Ama onlara alışmıştım. Bu başkaydı.Aralarında kürtçe konuşmaya başladı Leyla ve Zale Hanım. Zale, Hatem'in babaannesiydi.70'li yaşlarda tatlı bir hanımdı. Hatem'e baktığımda anlıyor gibiydi konuşulanları.Gözlerini gözlerime değdirdi bir kez daha. Nefes almalıydım. Bu bakışlar beni strese sokuyordu. Bir yer bulup saklanasım geliyordu.
"Biz odamıza çıkalım o halde,size iyi sohbetler."
Biz kimdi? O ve ben ne ara biz olmuştuk?
Ben uyumak istemiyordum. Hele de Hatem'le aynı odada asla.
"Tabi oğlum,siz çıkın.Yorgun olmalısınız. İyi geceler Bûka min."
Ama ben gitmek istemiyorum. Göndermeyin beni lütfen.
Yavaşça ayağa kalktım. Hatem'in arkasından onu takip etmeye başladım. Koridorda ilerledik. Sağa döndükten sonra ileride merdivenler vardı.
Merdivenler aynı salon gibi.Ahşap döşemeydi. O kadar uzundu ki boyu önümü görmek için başımı yana eğiyordum. Cüssesinden önümü göremiyordum.
Odaya geldiğimizde içeri son giren ben olduğumdan ,kapıyı kapattım.
" İzahat versem ?"
Yatağa doğru ilerledi. Gömleğinin iki düğmesini açtı. Kol düğmelerini açmaya başlamıştı.
"Benimle aynı odada bu kadar kalmak istediğini bilmiyordum."
Dalga geçiyor olmalıydı.
" Bilmemen normal,istemiyorum çünkü."
Beni buraya getirirken aklı neredeydi acaba? O seni getirmedi kızım. Babaannesi getirdi.
" Aşağıda hayır diyebilirdin." Ayağa kalkmış bana doğru bir adım atmıştı.
"Sen de diyebilirdin."
Artık üstüme üstüme gelmeye başlamıştı. Geriye giden adımlarım kapıya sırtımın denk gelmesiyle durdu.
Üzerime eğildi,dudakları kulağımın hizasında durdu.
"Biricik sevgilimle aynı odayı paylaşmak istemesem, nasıl bir adam olurdum? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGENİN KÜLLERİ
Подростковая литература"Sevgiden mahcubum ben nasıl halledilir ki böyle bir sorun ,sevilmekten yara alan insan nasıl ayaklanır söylesene bu nasıl çözülür ?" Hatem gözlerimin içine bakıyordu.İlk defa bu kadar nettim ona karşı.Umudunu yitirmiş olacak arkasına dönüp yavaş ad...