Görmüyordum ama farkındaydım. Ben,körler ülkesinde ayna satmaya çalışıyordum.Müstehaktı bana.Kıyıma yanaşmayanlara,liman olmuştum. Böyle miydi insanoğlu ? Hep böyle mi kalacaktı?
Bu çiçek meselesi bir an önce durmalıydı.Böyle devam ederse beynim karar mecrasını,kalbime devredecekti çünkü. Bu tarz bir şey,şuan olmasını istediğim şeylerden biri değildi. Elimdeki lale buketini bulduğum noktaya geri bıraktım. Bir an önce sırtıma bakmam lazımdı. İnanılmaz şeyler yaşıyordum. Garip olan şey ise bunlar artık normalleşmişti.
"Erna." Hatem'di. Ses,Hatem'e aitti. Delirmiştim sonunda. Adamın yokken bile sesi kulağımdaydı. Olduğum yerde dikilmiş,elim göğsümün üzerindeydi. Sonra bir ses daha duydum.
"Erna." Serçe, demiyordu. Niye serçe demiyordu? Öyle seslenmesi gerekiyordu.
"Serçe,demelisin." Delilikti bu yaptığım.
"Arkandayım." Hızla döndüm,arkama. Evdeydi. Benim evimde. Onu bıraktığımda,uyumak için yatağa giriyordu. Eve nasıl girdi? Demeyecektim. Artık dağları yerinden oynatsa garip gelmezdi.
"Buradasın."
Başıyla onayladı beni. Bakışları bir adamı öldürmek üzere gibiydi. Bir şey yapmamıştım,bu sinir niyeydi.
"Sırtına ne oldu ?"
Bu sorunun cevabını,bildiği için mi soruyordu?
"Çarptım,yanlışlıkla."
Gözünün altındaki damarın seğirdiğini gördüm.Bu hali ona doğru söylememi sağlamazdı. Daha çok yalan söylemek istememe sebeb oluyordu.
"Bir soru soruyorsam,cevabını zaten biliyorumdur. Yada şüphem vardır.Şüphelerimde yanılmam.Bu iki seçenek dışında bir durum henüz olmadı."
Bana,doğruyu söyle diyordu.
"Bir şey yok. Hallederim şimdi."
Adım atmak istediğim sırada sırtıma giren sızıya,ağzımdan çıkan iniltiye engel olamadım.Kolumdan tutup oturttu,beni kanepeye.
"Kıpırdama." Parmağını tehdit eder gibi havada sallamamalıydı. İhtiyacım olan şey bu değildi.Banyoya gitti,çok geçmeden elinde ilk yardım çantasıyla geldi.
"Çıkar üstünü."
Bunu yapmak istemiyordum. Hayır,ondan utanmıyordum. Sırtımdaki izleri görsün,istemiyordum sadece.
"Kendim banyoda yapabilirim. Sağol."
Bu adamın bir bakışı beni sustururken,karşısında nasıl diklenebildiğimi,sorgulamıyor değildim.
O izin veriyor dedi iç sesim. O izin vermese bir adım bile atmazsın. Katılmıyordum ona. Ben böyleydim. İstersem çokta güzel karşı çıkardım.O halde niye şimdi susuyorum?
"Yapabileceğini bende biliyorum.Ben varken o yarayı sarmak sana düşmez."
Açtığın yaraları niye sarmıyorsun o zaman?
Bunu sesli söylemek çok isterdim.İçim haykırıyordu. Dışım suspus.
Çıkarttım kazağımı,karşısında değildim. O sırtımı görecek şekilde arkamda oturuyordu.
"Kendin çarpmıştın değil mi?"
Elleri sırtımdaydı. Onun sıcak elleri soğuk tenimde,ılıklık veriyordu kalbime.
"Cevabını bildiğin soruları sorma."
Ne bu aksilik? Niye böyle öfke dolmuştum?
"Serçe,konu bende olsam bencil ol."
Ona karşı hassas olduğumu biliyordu. Bu cümle öyle kurulmuştu.
Onun bu sürekli değişen tutarsız tavırları,değişken halleri kafamı karıştırmaktan başka bir işe yaramıyordu.
"Bittiyse üstümü giymek istiyorum."
Kaçmaksa eğer kaçıyordum ondan.
"Bir dakika bekle."
Pansuman yapmış,yaranın olduğu yere merhem sürmüştü çoktan. Neyi bekliyordu?
Parmakları sırtımda dolandı. Bir iç çekti sonra. Kalktı arkamdan. Hemen ardından dış kapının sesi geldi. Gitti. O gittikten sonra ben ayağımın altına,diz kapaklarıma ve avuç içlerime pansuman yaptım.Sonra
kalkıp kazağımı aldım.Arka odaya geçip üstümü değiştirdim.Saat çok geç değildi. Ben,yine yapabileceğim en şahane şeylerden birini yapıp kendimi zehirli uykunun kollarına bıraktım.YAĞIZ'DAN
Miraç'ın tam karşısındaydı abi. Durmalıydı,onu öldürürse en çok kendi zarar görürdü. Her ne kadar ona sinirlide olsa,değer veriyordu. Biliyordum.
"Abi,yeter bırak."
Silahı çekti. Durmalıydı.
"Bırak abi elindekini. Miraç,abi karşındaki dur."
Saniyelik bir bakış attı.
"Karışma Yağız." Miraç'tı konuşan. Öldürtecekti kendini.
"Miraç abi,dur desene. Yapma de."
Dağ gibi iki adam kavga ediyorlardı. Daha doğrusu Miraç,öylece dayak yiyordu. Bilerek karşılık vermiyordu. Gerçi karşılık verse bile çok şansı yoktu.
"Yağız,o silah kalkarsa kural belli be oğlum."
Miraç,böyle kabul etmemeliydi.Abi,durmalıydı. Onu vurursa,üstüme düşeni ben yapamazdım.
"Şerefsiz sana dur dedim lan. Karışma dedim." Ateş etti abi.Gözünü bile kırpmadan sıktı.Miraç,iki dizinin üstüne çöktü önümde. Adamları hızla girdiler içeri. Kimse silahına yeltenmedi. Kural belliydi. Ezelden beri böyleydi,böyle kalacaktı.Miraç abiyi alıp çıktılar hızlıca. Abi diyordum saygıdan. Çok yaş farkı olmasada aramızda konum bunu gerektirirdi. Yakaza ve Kara ne kadar şuan düşmanda olsa,biliyordum saygıda kusur edersem abi beni mahvederdi.
"Sıra sende Yağız. Vur beni."
Allah kahretmesin,bilmeliydi ben onu vuramazdım.
"Abi,ben yapmam öyle bir şey."
Silahı elime tutuşturdu.
"Hadi Yağız.Vur oğlum."
İkisi arasındaki bu davada bu rol niye bana aitti?
"Abi,yapamam.Ölürsen nasıl yaşarım abi ?"
Olduğumuz bu durumun suçlusu var mıydı? Kurallar,Erna için mi esnetilmişti? Sırf Erna yanında diye vurmamıştı,değil mi Miraç'ı?
"Bu yüzden sen vurmalısın Yağız. Ölürsem yerime geçmen için."
Deli saçmasıydı.
"Ama abi."
Sözümü kesti.
"Sorgulama Yağız,sorgulama. Hadi koçum bir sürü işim var."
Silahla vuracaktım onu. Hala işlerim var diyordu.Yapmak istemiyordum bunu.
"Yağız,İzbe'nin karşınıza çıktığı gün,onu oraya ben gönderdim."
Yalan söylüyordu.
"Yalan söylüyorsun."
Gözlerimin içine baka baka güldü.
"Biliyorsun,ben yaptım."
Bilerek yapıyordu.
"Hayır,bilerek yapıyorsun."
Bir kahkaha koptu dudaklarından. Çok nadir gülmez miydi zaten?
"Erna,görsün istedim. Bana ne kadar muhtaç anlasın istedim."
Tam bu sırada ateş ettim. Allah biliyor ya anlıktı. Nasıl olduğunu bile anlamamıştım.Elimdeki silah yere düşerken adamlar içeri girdi. Abiyi alıp gittiler. Neresinden vurmuştum sahi?
Bir çığlık koptu içimden. Ben abiyi vurmuştum.
Çok geçmeden çocuklar geldiler yanıma.Kovdum hepsini. Onu ellerimle ölüme atmıştım.Sonra zaman nasıl geçti yada o depoda öylece nasıl durdum bilmiyordum. Duvarlar harabe içinde kalana,ellerim kandan gözükmeyene kadar durmadım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGENİN KÜLLERİ
Teen Fiction"Sevgiden mahcubum ben nasıl halledilir ki böyle bir sorun ,sevilmekten yara alan insan nasıl ayaklanır söylesene bu nasıl çözülür ?" Hatem gözlerimin içine bakıyordu.İlk defa bu kadar nettim ona karşı.Umudunu yitirmiş olacak arkasına dönüp yavaş ad...