2.Bölüm

5 3 3
                                    

Daha küçük çocukken bile içimden geldiği gibi davranamazdım. İnsanlar ne düşünür, yada yapacağım şey beni mutlu etse de başkasını mutsuz eder diye düşünür yapmazdım. Gerçek olan ben, çocuk olan bendim. Sevdiğim yada yanında iyi hissettiklerimin yanında gerçeğe dönerdim. Uzun bir süre önceyse yanında kendimin gerçek haliyle durduklarımdan aldığım darbeyle bunu asla yapmamış ve kendimi içime gömmüştüm. Kendi gerçeğimi yok etmemiştim ama göstermemiştim de. Ben benden vazgeçememiştim, içimi yaralasa bile. Gerçi insan gerçek olan kendinden vazgeçe biliyor muydu?

ben yapamıyordum.

Ama içimdeki çocuğa karşı kendimi hep suçlu hissetmiştim. Ondan vazgeçmemiştim belki ama onu saklamış, beni ben yapmasını istememiştim.

Düşüncelerimin beni boğmaya başlaığ, içimde yıllarca tutduğum çoçuk benim yok olmasından tamamen siyaha batmaktan korktuğum ve evde nefes alamayıp sabaha kadar dışarıda gezdiğim  zamanlarda bir kızla tanışmıştım.  Yine sakinleşmek için parka gittiğim gün Deryanı bir banka oturup gökyüzüne boş boş bakarken görmüştüm, yanına yaklaştıkça ise ağladığını fark etmiştim. Rahatsız olur korkusuyla yanına gidip oturmuş, onunla konuşmaya çalışmıştım. Bu benim için bir ilkti çünkü kimseyle ilk konuşmayı yapamazdım ama onunla çok rahat konuşmuştum. O zaman anlamıştım içimde kaybolduğunu sandığım benim aslında yok olmadığını ve  onun yanında kendini özgür hissetdiğini. Korkmuştum bazen "ya eski anılar tekrarlanırsa" diye. Ama yanılmıştım. Onunla olan 8 yıllık arkadaşlığımızda bir kere bile olsun bana arkasını dönmemiş her paramparça olacakmışım gibi hissettiğimde yanımda olmuş benimle kalmış hem sırdaşım hem ablam olmuşdu. O benim tek kimsem olmuştu.

O gün ağlama sebebini ise bana asla söylememiş ama o gün yanına oturduğumda söylediğim cümlenin onda bıraktığı etkiden sonra kendine geldiğini söylemiş ve defalarca teşekkür etmişti.

Onun sayesinde iyiydim. O olmasaydı şu an kim bilir nasıl bir karanlığın içindeydim.  tabi bazen düşüncelerim beni esir alıyor, nefessiz bırakıyordu ama o varken o düşünceler yakınıma gelemiyordu bile.

O öyle biri ki, benim bi parçam gibi. En yakın arkadaşımı kelimelere dökmek yetmiyordu. Ona çok şey borçluydum.

Şu an arabamda  Deryanın yanına , hukuk bürosuna gidiyordum.

İkimizde 18 yaşınmızdayken okuduğumuz üniversitenin yakınlarında aynı yerde okuduğumuzu bilmeden tanışmış. Bir süre konuştuktan sonra farkına varmış ve her gün birlikte takılmağa başlamıştık.O hukuk bense bilgisayar mühediliği okuyordum. Bir süre sonr aynı yurt odasında yaşamaya başlamış iyi vakit geçirmiştik. Üniversitenin 3. yılında ona yurtdışında okumak istediğimi aynı zamanda bazı şeylerden kurtulmak istediğimi ve hatta ir daha Türkiyeye dönmek istemediğimi söylemiştim .  O da beni anlamış sorun olmayacağına sık sık beni ziyarete geleceğini söylemişti. O sene yurtdışı için gittiğim sınava onunda geldiğini gördüğümdeyse hem şaşırmış hem de mutlu olmuştum.  Ona buna gerek olmadığını söylesemde bana " bazı bizi ilgilendirmesede etkileyrn sorunlar geride bırakılmalı" diye yanıtlamış, benimle beraber sınava girmiş ve ikimizde yüksek puan alarak ortak fikrimiz olan İspanyadaki Barselona üniversitesini seçmiş son yılımızı ve ek kurslarımızı orda alarak yaşamıştık.Önce yurtda yaşamış ve part time işlerd çalışarak geçinmiştik . Üniversite bitinceyse ikimizde farklı şirketlerdeçalışmaya başlamıştık.son 3-4 senemiziyse kendi işimizi kurmak ve kimseye çalımak istemediğimiz için birkim yapmış önce küçükten başlayarak yavaş yavaş işi büyütmüş ben yapay zekayla ilgilenen şirket o isa hukuk ve danışmanlık bürosu açarak en iyiler olmayı başarmıştık.

Ben buraya geldiğimizde kimliğimdeki isim ve soyismimi değişirip kaybolmak istesemde Derya böyle yapmamıştı. Ve benim de Vanta ismimi sadece yanımızda birileri olduğunda kullanmış beni hep kendim gibi görmüş farklı biri olmamı kabul etmemişdi.

Büronun önüne geldiğimde arabayıpark edip büroya doğru ilerledim içeri girdiğimde resepsionda oturan 20li yaşlarındaki esmer kız " Hoş geldiniz efendim Derya hanım içerde haber vermemi istermisiniz?" diye sordu

Günün yarısını Deranınyanında büroda olunca biliyordu işte ne için geldiğimi

gülümseyerek " gerek yok iyi günler" diyerek Deryanın odasının önüne geldim.

Kapıyı tıklatarak içeriden ses gelmesini bekledim. "Gelin" sesiyle yavaşça kapıyı açarak kapı aralığından Deryaya baktım. Kafasını kaldırıp bana baktığında hızla yerinden kalkarak güler yüzle üstüme koştu bende kapıdan içeri girerek ona doğru ilerledim . Beni boğacakmış gibi sarılarak "Canım kankammmm ay özledimmm" diye bağırarak türkçe konuşmaya başladı. Sarılmasına karşılık vererek güldüm türkçe cevaplayarak " daha 9 saat önce ayrılmış olsak bile bende özledim ama biraz daha sıkarsan artık bir kankan olmaya bilir " bunu söylememle beni bıraktı ve 32 diş sırıtarak bana baktı " e ne var yani 9 saatse bana 9 ay gibi o süre"

"abart" dedim yok artık der gibi.

Derya gülerek " ee niye geldin anlat bakalım " diyerek odasındaki koltuğu gösterdi ben oturduktan sonra o da yanıma oturdu. " ne yani öylesine kankamı görmeye gelemezmiyim ? "

" Ay kız onumu dedim şimdi sabahın köründe gelmişsin"

" e sende sabahın köründ çıkmışsın "

"ay tamam pes ediyorum dur. "

güldüm " ee işlerin çokmu bu gün mağaza mağaza gezeriz diyodum"

"sabah sabah?" kaşları sorarcasına yukarı kalktı. Böyle yapınca çok tatlı oluyordu. Yanaklarını sıktım " e öğlen gideriz güzelim"

Gülerek yanaklarını sıkan elimi tutdu,yanaklarını sıkmamı sevmezdi ama bana bir şey söylemezdi " yaaa güzelinmiyim gerçektennn?"

Elimi yanaklarından çekip gururla ik durdum " tabi kızım ne sandın" 

ardından ikimizde gülmeye başladık

"ay herneyse ee gidiyormuyuz?" diye sordum

" Gidelim gidelimde sen dün değilmiydin ağlayarak bana  şirketde işler ertelenmekten birikmiş  diyen"

"ama hala üşeniyorummm yapmayaa" diye üzülmüş bebek yüzü yaptım

" hayır canım şimdi kalkacak ve o işleri yapmaya gidiyorsun"

MERHABAA

Nasılsınız bakalım.

Yetişirse yarın olmasada önümüzdeki hafta içi bölüm atmaya çalışacağım

bayyy

GRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin