1: Çırılçıplak bedenim

18.7K 168 41
                                    

Kan ter içerisindeydim. Mülakata geç kalmak istemiyordum. Geç kalırsam tek fırsatım olan bu işi kaçırırdım. Ne olursa olsun bu işi kazanmalıydım.

İçeriye girip danışmana "Mülakatlar nerede olacak?" diye sordum. "8. katta olacak hanımefendi." dedi. "Teşekkür ederim."

Asansöre doğru yöneldiğimde danışmanda çalışan kadın "Asansörler yalnızca personeller için." dedi. "Nasıl yani? Sekiz kat yukarı mı çıkacağım.?"

"Misafir asansörleri bozuk malesef."

"Merdivenler nerede?"

"Sağda." Dedi.

Hızlıca koşup merdiven kapısını açtım. Hızlıca merdivenleri çıkmaya başladım. Gerçekten ölecekmiş gibi hissediyordum. Nefes nefese kalmıştım. 3. Kata geldiğimde en az 5 kilo falan vermiştim herhalde.

8. Kata geldiğimde mutluluktan ağlıyacaktım. Kapıyı açıp koridora girdim. İlk sağa baktım. Bazı kızlar vardı. Bazısı duvara yaşlanmış kimisi yere oturmuştu. "Mankenlik mülakatları burası mı?" diye sordum. Cevabını onlar veremeden yandaki kapıdan çıkan kadın ismimi okuyunca anladım.

"Çağla Uz!"

"Benim!" dedim.

"Buyrun hanımefendi." Dedi kapıdan içeri girmemi işaret ederek.

İçeri girdiğimde ileride bir adam sandalyede oturmuş. Yanında bir kamera vardı. Buyrun diyerek beni oraya doğru götürdü.

"Merhaba" dedim ve karşısında ayakta duruyordum. O ise bana bakıyordu.

"Merhaba. Mülakata başlayalım isterseniz." dedi.

"Başlayalım." dedim. Ve hiçbir şey sormadı hiçbir şey olmadı. Sadece koca bir sessizlik....

Yanındaki adama bir şeyler fısıldadı. Sanırım iş imkanımı kaybettim. Derken sandalyede oturan adamın yanındaki adam.

"Soyunun" dedi.

"Ne ?! Ne demek soyunun?! Bunun bir mülakat olması gerekmiyor mu?!" dedim.

"Hanımefendi bu zaten mülakat. Lütfen soyunun." Dedi tok bir sesle

"Tamamen mi?"

"Evet tamamen. Endişelenmeyin. " dedi beni sakinleştirmeye çalışırcasına...

İlk önce siyah kol çantamı çıkardım. Beyaz gömleğimin ipliklerini yavaş yavaş açmaya başladım. Gömleğimi çıkarıp kenara koydum. Sütyenimi çıkardıktan sonra bundan emin miyim diye sorgulamaya başladım.

Ayakkabılarımı çıkardım. Sonra zaten kimse görmez diye giydiğim korkunç coraplarımı. Pantalonumun düğmesini iliğinini açtım. Fermuarını açtım. Ve çıkardım. En son ki iç çamaşırlarımı çıkardığında çırılçıplaktım.

Sandalyede oturan adam ayağa kalktı. "Merak etmeyin birkaç ölçüm yapacağız " dedi. Gözlerimi kapadım. Ellerimi tutup baktı. Sonra kollarıma ve omuzlarıma baktı. Ellerini saçlarıma atıp saçımı ve kafa derimi ellemeye başladı.

Ellerini saçlarımdan çektiğinde "Kollarımızı kaldıralım lütfen." Dedi. Keşke gelmeden önce koltuk altlarımı alsaydım. Kollarını kaldırdım. Biraz baktıktan sonra "Tamam" dedi. Sonra ise sağıma geçti. "Eğilin" dedi. Eğildim. Ensemde nefesini hissettim. Sonra sırtıma dokundu. Belime çok yaklaşmadı. "Doğrulun."

Tam karşıma geçti. Aramızda 5 adım mesafe vardı. O tok sesli adama "Mezuramı getir" dedim. Daha yeni başlıyorduk anlaşılan.

Adam mezurasını getirdiğinde bana iyice yaklaştı. Dizlerini kırmış. Ayak parmakları yere temas edecek şekilde duruyordu. Kafası tam kadınlığımın oradaydı. Korkmuştum.

Mezurayla belimi ölçtü. "Şimdi bacaklarınızın arasını açın lütfen" dedi. Korkmaya başlamak için mükemmel bir zaman sanırım... Mecburan açtım. Baldırlarımın boyunu enini aldı. Mezuranın ucunu bacak arama yerleştirdi. Vücudumun üst kısmınının ölçüsünü aldı.

Arkama geçti. Ve götümü ellemeye başladı. "Ne oluyor?" dedim korku içinde. "Sakin kalın."

"Nasıl kalabilirim!" Dedim. Onun ellerinden çıkarken.

"Hanımefendi az kaldı."

"Sizi şikayet edeceğim."

"İşe yaramaz."

"Ne demek işe yaramaz."

"Buraya başvuru yaparken imzaladığınız formda olacak herşeye razı olduğunuzu ve mülakatı terk edemeyeceğiniz yazıyor. Bir dahakine formları okumaya özen gösterin. İzin verirseniz işimi bitireyim." Dedi.

Arkama geçti. Elleriyle yüzeysel olarak elledi. Sonra arasına baktı. Sonra ise sıktı. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Çaresizdim.

Önüme geçti. Ellerini koltuk altımdan sokup belime kadar ilerledi. Sonra ellerini çekip memelerime götürdü. İlk önce yüzeysel olarak elledi. Sonra tutup yukarı çekti. Canım yanarken gözlerindeki yaşları tutamadım. "Lütfen ağlamayın."

Birşey söylemedim. Bunu ben kabul etmiştim. İmzalamıştım. Salak kafam. Sonra memelerimi aşağı doğru çekti. Sağdaki sağa soldakini ise sola doğru çekti. Arasındaki mesafeyi ölçtü.

Sonra dudaklarımı burnumu gözümü ölçtü. Vücumdaki herşeyi her türlü durumu ölçtü.

"Üzerinizi giyip çıkabilirsiniz." Dedi o pislik adam.

Yanındaki kadın "Biz sizi ararız."

Üzerimi hızlıca giyinip odadan çıktım. Ağlamadan duramadım. Oradaki kızları gördüğünde hepsi bana acıyarak bakıyordu.

"Red mi ettiler?"

"Bence mülakatı kaybetti."

"Niye bu kadar uzun sürdü."

"Olay mi çıkardı?" Onlar söylemeye devam ederken az önceki kadın başka birisinin ismini söyledi. Oda hevesle içeri girdi. Yaşayacaklarını bilmeden....










SPOT IŞIĞI/+18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin