4

46 9 0
                                    

"Allahıııııım!"

Halamın bağırışı ile uyandım. Evde büyük ihtimal ya bir yaygara çıkmıştı yada Işıl Halamın odasında bir şamata yaratmıştı. Bu bağırışın sebebi ancak bunlar olurdu. 

Gözlerimi ovuşturarak merdivenlere yöneldim, aşağı adımlarımı yönlendirirken benim gibi olan Işıl şaşırarak merdiven başından halamı izliyordu. Yanına indim.

"Noldu Işıl?"

"Bilmiyorum bağırdı bir an deli gibi, odasından çıkmıyor."

Gözlerimi kısarak halamın odasına doğru adımladım. Ardından ses gelmeyen odayı pür dikkat gerginlikle açarken karanlıkla kaşlarım çatılmıştı. Hızlıca ellerimi duvara sürterek lambayı açtım. Halam tarot kartlarını tutarak masada yığılmıştı. 

"Hala?" Şaşkınlıkla yanına ilerledim, dibinde durduğunda anında dikeldi. "Hasss siktir be!" dedim istemsizce.

"Terbiyesiz" dedi cıkcıklayarak. Elim kalbimdeydi. "Ne oldu hala?" 

"Tarot kartlarımdan birisi kayıptı ama mahzenin dibinde buldum." diye fısıldadı. Kaşlarımı çattım, mahzen? küçücük evde mahzen ne arardı?

"Mahzen?"

Siyah iri gözleri gözlerimi bulduğunda irkildim, kadın aşırı korkutucuydu. Büyücülükten çok cadıcılığa master yapmış gibiydi. "Depo yani." dedi düzeltmek istermiş gibi.

Başımı salladım ve uzatmak istemeyerek arkamı döndüm, kapının önünde Işıl durmuş merakla bizi izliyordu. Fazla irdilemek istemedim, mahzen olarak bahsettiği deponun içerisinde büyü için kesilmiş inek kafaları, boynuzları, tavuk kaval kemikleri bulursam büyük ihtimal bayılırdım. 

Yok bir şey dermişçesine bakış yaptım, başını sallayarak geri çekildiğinde rahatsız etmiş gibi davrarak halama gülümsedim ve kapısını kapattım. 

"Işık!" dediğinde Işıl önüme atlayarak açtı kapıyı. 

"Işıl hala." dedi dudaklarını büzüp imalı bir tonda söylerken. Halam bakışlarını değiştirmeden güldü. "Işıktan bahsediyorum, karanlık olmalı burası."

Kıkırdadığımda Işıl mors olmuş bir ifadeyle arkasını dönüp ışığı kapattı ve odadan çıktı. Saçlarını karıştırıp yerinde debelendi. "Bu kadın aşırı sinir ediyor beni!" 

Dudaklarımı gülmemek için dişlediğimde dilini çıkartarak mutfağa doğru ilerledi. Işıl'ın sürekli mors olması ve ciddi ciddi mosmor kesilmesi zevk veriyordu. Küçüklüğümüzden beri sürekli bu tür şeylere kurban giderdi. 

Allah diyerek bağırması da ironikti.

Mutfağa ilerledim, sessizce kahvaltı ederek hızlıca evden çıktık. Sessiz olan benim, Işıl her ekmeğini ısırdığında başını sallayarak tövbe çekiyordu. 

Üniversiteye giderken ki yol boyunca o konuşmasa da gülmeye devam ettiğim için yandan öldürücü bakışlarına maruz kaldığımda daha çok göbeğim inip kalkıyordu. 

Otobüsten indiğimizde gördüğüm yüz ile gülümsedim, Alçin elinde bir torba ile duruyordu. "Onlar ne?" dedim merakla yanına ilerleyip.

Elini kaldırıp koyu yeşillerinin ardından gülümsedi. "Aburcubur aldım bize, arka bahçede piknikleriz."

Işıl sevinçle Alçin'in koluna girip arka bahçeye çekiştirdiğinde güldüm. Aşırı oburdu. Adımlarımı peşlerinden ilerlettiğimde gördüğüm ses ile arkamı döndüm. 

Beyazları gördüğümde gülümsedim. "Leylim!" diye bağırarak üzerime koştuğunda bir kaç göz üzerinde gezinmişti. Dibimde nefes nefese durduğunda sırıttım. 

Yalancıdan Mektuplar // GXGWhere stories live. Discover now