Yalancıdan Mektuplar // GXG

6

"Türkiye'nin en derin gölü?"

Bip, "Acıgöl!"

"Türklerde ilk düzenli orduyu kim kurmuştur?"

Bip, "Metehan!"

"Öhm." Müdür boğazını temizledi.

"Türkiye'de olan iki ilin harfleri aynıdır. Sizce hangileridir"?"

Kısa bir sessizlik sonrası tekrardan gelen bip sesi ardından "Aksaray ve Sakarya" diyen çocukla yanımdan bir kaç homurdanma gelmişti.

Müdür, alnından akan terleri silerken gözlerimi kısarak karşımdaki çocuğa baktım. Yaklaşık 10 soruya da durmadan yanıt veren çocuk, konferans salonundaki herkesi (özellikle müdürü) şoka uğratmış, iki saniyede bir cevap vermişti sorulara.

Yutkundum, boğazımda hissettiğim yumru kaybedeceğimizi anlamıştı. Ancak gözlerimin önüne gelen annem ile kendime çeki düzen verdim. Verilen iki dakikalık arada münazara yapıyorduk.

"Soruları mı çaldı ne yaptı?" dedi karşımdaki gözlüklü kız. 

"Zehir gibi, böyleyse gitseymiş Hardvarda." diyerek destekledi yanındaki sıska çocuk. Abartmıştı. 

Ellerimi çeneme koyarak düşünmek için karşımda oturanlara baktım, diğerlerine söz hakkı vermeden anında cevap verip durması işkillendirmişti. Eğer onu eleyebilirsek, yanındaki arkadaşlarını atlatmak zor olmayacaktı.

Sahneye tekrar çıkan müdür ile sırtımı sandalyeye yasladım, kaybetmemeliydim. 

"Devam edelim."

Gözlerini üzerimizde gezdirerek elindeki kağıdı çevirdi, "3 çocuğum var. Birincisi benim yaşımın ilk rakamı yaşındadır. İkincisi benim yaşımın ikinci rakamı yasındadır. Üçüncüsü bu iki rakamın toplamı yaşındadır. Hiçbirinin yaşı aynı olmadığına göre ve hepimizin yaşları toplamı 45 ise benim yaşım kaçtır?"

Elimle kırmızı butona bastım, mikrofona yaklaştım. Yerimde sallanırken gözlerim odak noktasından çıkıp etrafımda dolaşıyordu. Hastalığım nüksetmişti. 

Derin ve titrekçe bir nefes aldım, Arkamda bana şaşkın gözlerle bakan arkadaşlarım heyecanlanmışlardı. 

"27?"

Müdür gülümseyerek neşeyle "Doğru!" dediğinde konferans salonunda küçük bir gümbürtü çıktı. Alkışlayanlar gürültü çıkartırken Müdür eliyle sessiz olmalarını istedi. 

Karşımdaki çocuk gözlerini kısarak beni izliyordu, sırıttım. 

"Evet çocuklar, 11. sorumuza geçelim. 72 : şi 45 : kş 34 : zt 23 : iç 77 : buraya hangi harfler gelmelidir?"

BİİİP, "Şi 5." diyerek arkama yaslandım. Hala düşünmekte olan çocuk şaşırarak bana bakmıştı. 

"Doğru!" dedi müdür, az önceki gibi bir yaygara kopmadı. 

Dudaklarımı birbirine bastırdım, karşımdaki çocuk diğer sorulan sayısal sorularda da suspus olmuştu. Onun yerine cevap veren arkadaşları ile turu en sona bırakmıştık. 

Bizimkiler geri zekâlı çıkmıştı. 

15-15tik. Berabere olmuştuk. Takımda yardımcı olan gözlüklü kız ile ilerletebilmiştik durumları. Karşıda ise herkes seferberdi. Buraya kadar gelebilmemiz şanstı.

"Evet çocuklar son sorudayız, bilen takım çeyrek altınlarla beraber sonraki turnuvaya hazırlanacak." dedi müdür gözlerini üzerimde gezdirip kaşlarını onurla kaldırarak.