Bölüm 5-Dolunay

37 6 3
                                    

Sabah uyandım. Her zamanki gibi çıktık ve okula gittik. Okul çıkışında direkt Buğra'yı zincirleyeceğimiz yere geldik. 
"Ya Buğra zincirleri kırarsa ne olacak?", dedi Kardelen.

     Kardelen'e döndüm.
"Bilmiyorum ama umarım Kuzey'in bunun hakkında yapacak bir şeyi vardır.", dedim.

    Daha sonra Kuzey gelene kadar hiçbir şey konuşmadık. Saat 6 gibi Kuzey geldi. Ay'ın doğmasına çok az kalmıştı. Kuzey bize sakin olmamızı söyledi. 
"O dönüştükten sonra sizin arkadaşınız olmayacak. Sakın ondan merhamet beklemeyin.", dedi Kuzey.
   
          Buğra'yı zincirlemiştik ve Ay doğuyordu. Birkaç dakika sonra Buğra dönüşmeye başladı. Hepimiz arkada duruyorduk. Kuzey ise biraz daha önümüzdeydi. Eğer bir şey olursa bizi koruyacaktı.
  
     Ardından Buğra'yı kurt adama dönüşmüş halde gördüm. Önceki kurt adam gibi değildi. Gözleri sarı renkte parlıyordu. Uzun tırnakları vardı. Sakalları çıkmıştı. Canavar Alfa kadar olmasa da yine korkunç gözüküyordu. 

         Zincirleri zorlamaya başladı. Çok güçlüydü. Birkaç dakika sonra sakinleşmişti. Tam konuşacakken birden kırılma sesi geldi. Arkamı döndüm ve Buğra'yı gördüm. Zincirleri kırmıştı. Kızları daha geriye çektim ve önlerine geçtim. Benim önümde de Kuzey vardı. 

      Buğra aniden Kuzey'in üzerine atladı. Kuzey hazırlıksız yakalandı. Buğra onun karnını defalarca pençelemişti. Sonra kafasını çevirip bana baktı. Gözlerindeki o öldürme isteğini gördüm. Sanki tek istediği beni parçalamaktı. Bu beni çok korkuttu.

        Yandaki sopayı elime aldım. Lakin bu Buğra'yı hiç korkutmamıştı. Hala daha üzerime üzerime yürüyordu. Arkamızda duvar vardı. Yani daha fazla geriye gidemezdik. Bu nedenle tüm gücümle açılıp sopayı Buğra'nın kafasına geçirdim. 

          Sopa parçalanmıştı. Buğra'ya olan tek şey ise saniyelik bir sersemlemeydi.  Daha sonra Buğra'nın üzerine koşarak ona tekme atmaya çalıştım. Tam vuracakken beni ayağımdan tutup havaya kaldırdı ve duvara fırlattı. Öksürüyordum. Buğra kızlara yaklaşıyordu. Tam işleri bitti derken Kardelen sandalyeyi alıp Buğra'nın kafasına fırlattı. Fakat Buğra sandalyeyi tuttu. Sonra sandalyeyi Kardelen'in üzerine fırlattı. Sandalyenin ayağı Kardelen'in karnına çarptı. Kardelen o an karnını tutarak yere düştü. 

        Geriye bir tek Tuba kalmıştı. Buğra Tuba'ya yaklaşıyordu. Aralarındaki mesafe adım adım kısalıyordu. Tuba'nın kaçacak yeri yoktu. Buğra tam pençesini açıp Tuba'yı pençeleyecekken arkadan Kuzey Buğra'nın üzerine atladı. Elinde zincir vardı. Buğra'ya vurup sersemletti ve anında Buğra'yı bağladı. Bu sefer zinciri Kuzey tutuyordu. Yani buğra kaçamazdı. 

         Ben karnımı tutarak ayağı kalktım. Belim çok acıyordu. Kuzey'e baktım. Bana güven verir şekilde bakıyordu. Buğra'ya döndüm. Sanırım bayılmıştı.  Tuba Kardelen'e yardım ediyordu. Kardelen ise karnını tutuyordu. 

          O gece Kuzey orada kaldı. Biz ise evlerimize döndük. Buğra'nın ailesine ise bizde kalacak diye mesaj attık. O gece belimin ağrısından uyuyamadım. Bu nedene kalkıp sabaha kadar kitap okudum. Sabah saat 5 gibi kahvaltımı yapıp evden çıktım. Kuzey ve Buğra'nın yanına gittim. İkisi de uyuyordu. Onları uyandırdım. Onları uyandırdıktan sonra biraz sohbet ettik. Ben okula gidecektim. Kuzey ise orada Buğra'nın kendisini kontrol etmesi için ona ders verecekti.

DEVAM EDECEK


Normal Dünyadaki Anormal HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin