Ömer'in Küçük Kopyası

15 2 0
                                    

Aklım almıyordu ne demek yumruk attı o piç? Ömer'in hesabını ben soracaktım fakat Ömer'in sırf benim için karşılık vermediğini düşünüyorum. Eğer Fırat yalan atıp Gökçeyle sevgiliyiz diye yalan atmasaydı Ömer onu çoktan öldürmüştü. Buna adım kadar emindim. Ve şu an Ömer'in küçük kopyası asya ile Fırat'ın evinin önündeydik.

"Kapıyı çalıyorum asya hazırmısın?"

Derin nefes verdi ve konuştu. "Hazırım"

Kapıyı üç kez derin nefes alarak çaldım ve asyanın koluna tutunmaya başladım çünkü bende panik atak vardı. Fırat kapıyı açınca asya onu görür görmez Fırat'ın göğüslerinden ittirdi, ittirmeye devam ederken eve girdi ve konuştu.

"Sen kimsin lan benim abime yumruk atarsın piç evladı?!"

"Asyacım sakin ol elimden kaza çıkmasın"

Asya inatla ittirmeye devam ediyordu. Hiç durmuyor Fıratta sürekli geriye sendeliyordu. Asya fıratı ittirirken çantası düşmüştü ve saçları dağılmıştı çünkü çok hızlı ve sinirli ittiriyordu Fırat'ı. Haklıydı tabii ki! Fıratla konuşmamız lazımdı o yüzden asyayı kolundan tutarak geriye çektim ve Fırat'ı ittirmesini engelledim. Ama Fırat gülüyordu yani asyayla dalga geçiyordu.

"Cok komiksin asyaaa"

Fırata sinirli bakışlarımı kaçırmadan konuştum ve gözlerimle oturmasını söyledim.

"Göstericem ben sana komiği fırat."

Fırat koltuğa oturunca masasındaki viskiyi aldı ve bacak bacak üstüne attı. Resmen bizle dalga geçiyordu göt herif! Ama ben izin vermezdim. Koltuğa oturunca konuşmaya başladım.

"Ömer'in söyledikleri doğru mu?"

"Ne söylemiş ki"

"Ömer'e beraber olduğumuzu söyleyip çocuğa yumruk atmışsın"

"Haketti be güzelim napalım yani?"

Asya daha fazla bu pişkinliğe dayanamayarak ayağa kalktı ve koltukta oturan Fırat'ın üstüne parmağını sallayarak yürüdü.

"Bana bak pis içki bozuntusu! Eğer bir daha abime el kaldırırsan seni pişman ederim!"

"Güzelim ne güzel konuşuyorduk otur şuraya" diyerek asyayı koltuğa doğru ittirdi. Asya yanımdaki koltuğa düşünce sinirle nefesini verdi ve tekrar ayağa kalkmasını engelleyen asyanın önüne koyduğum kolumdu. Asya derin nefes vererek bana baktı. Bana şu an sinirliydi bende şu an kendime sinirliydim ama fırattan cevap almam gerekiyordu o yüzden birşey yapamıyordum.

"Fırat buraya konuşmaya geldik insan gibi dur ve sorularımıza cevap ver!"

"Tamam gönder soruyu gelsin" derken viskisinden bir yudum alınca daha çok sinirlendim. Şansını zorluyordu ama benim sabretmem ve sakin kalmam lazımdı. Derin nefes alarak gözlerimi kırpıştırdım.

"Neden Ömer'in ofisine gidip yalan attın?" Bunu söylemek benim için her ne kadar kolay olmasa da sinirlendiğimi belli etmeden konuştum.

"Sebebi belli değil mi? Seni seviyorum çünkü"

"Ama ben seni sevmiyorum Fırat. Rahat bırak beni milleti de rahatsız etme!"

Asya gözlerini bana şaşkınca çevirerek konuştu. Sanırım abisine millet dememi o da beklemiyordu. "Millet mi?" Asya'ya ufak bir şekilde bakıp önüme döndüm ve Fırat'ın konuşmasını bekledim.

"Hadi oyun yapma be güzelim sende beni seviyorsun yalan atma" dedi a harfini uzatarak. Sinirle ayağa kalkarak parmağımı salladım ve Fırat'ın üstüne yürüdüm. Ayağa kalktı ve aynı hizaya geldik. Neredeyse burun burunaydık. Fırat edepsiz bir ima anlamış olacak ki dudağının kenarı kıvrıldı.

"Yatak odam yukarda beb-" lafını kesen suratına sertçe attığım tokattı. Daha fazlasına katlanamadığım için Asya'ya baktım ve konuştum.

"Ben daha fazla delirmeden gidelim asya hadi!"

Asya ayağa kalkarak fırata sertçe baktı ve dişlerini sıkarak konuşmaya başladı. "Bencede yoksa ben buna dalıcam!"

Dış kapıyı açtığımda karşımda duran kişiyi görünce gözlerimi irice açmıştım.

"A-abi" asyanın kekeleyerek konuşmasına takılarak Asya'ya baktım ve tekrar Ömere döndüm. Evet Ömer burdaydı, gelmişti.

"Ne işin var senin burda Asya!"

"Abi Gökçeyle birşey konuşmak i-"

"Banane Gökçeden!" Bu söylediğine karşılık gözlerimi Ömer'e diktim ve bakışlarımı kaçırmadan bu cümleyi söyleyen acımasız gözlere baktım.

"Ben gideyim sen kardeşinden hesap soracaksın belli ki!"

Dışarı çıkarken Ömer'in omzuna çarptım. Omzuna çarpmam onu sinirlendirmiş olacak ki kolumdan sertçe tuttu ve Asya'dan gözlerini hiç çekmeden benimle konuştu. "Hiç bir yere gidemezsin!"

Arkamı dönüp ilk başka kolumu tutan ellere daha sonra da acımasız gözlere baktım. Bu kim oluyordu böyle? Madem aramızda yaşanmışlık yok ben ona 'siz' diye hitap ediyorum ne diye bana karışıyordu?

"Pardon? Aramızda yaşanmışlık yok lütfen bana siz diye hitap et ve kolumu bırak"

"Şu an tribin sırası değil konuşucaz sizinle!"

"Kolumu bırak Ömer tekrar etmek zorunda bırakma beni!" Dişlerimi sıkarak söylediğim için kolumu daha çok sıkarak yüzüme yaklaştı ve konuştu.

"Hadi ya? Bir göstersene ne yapabilirsin?"

Gözlerimi sertçe kapattım ve kolumu tutan eli ters çevirerek ayağımla karnına tekme attım. Hiç cevap vermeden geri çekildi ve sertçe bana baktı. Ömer bana ne yapabilirdi ki? Kimsenin bana birşey yapmaya gücü yetmezdi.

"Bir de şununla uğraşıyorum" dedim ve asyanın elinden tutarak dışarı çıkarttım. Bana birşey yapamıyor ve diyemiyorsa Asya'ya da kızamaz ve birşey diyemezdi çünkü Asya'yı ben zorlamıştım. Benim yüzümden Asya'ya kızamazdı.

Dışarı çıkınca arkamızdan bir ses gelmesiyle durarak arkamıza baktık.

"Gökçe ve Asya! Hemen yanıma geleceksiniz ve neden burda olduğunuzu konuşucaz yoks-"

"Yoksa ne? Ne yaparsın Ömer? Döver misin?!" Bu şekilde konuşmam onu sinirlendirmişti. Yanımıza yaklaştı ve sinirlendiğim o haraketi yaptı. Asya yine şok içinde kalmıştı abisinden bu hamleyi beklemiyordu ve bende beklemiyordum. Bu kimdi bana bu şekilde davranıyordu.

Asyayla aramıza girerek ikimizin kolunu sertçe çekiştirerek Fırat'ın evine götürdü ve konuştu. "Siz anlatmazsanız bende fırattan öğrenirim!"

                              ****

Nefretin aşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin