Yanan sobanın çıtırtısı ile pencereye vuran asi rüzgarın sesi bir olunca ortamı güzel huzurlu bir hava kaplamıştı.Dağınık ve birbirinden aykırı kar taneleri yere düşüp küme oluştururken sokak lambasının izin verdiği kadarıyla dışarıyı izliyordum. Annem ve babam Cemal'in büyük ablası doğum yaptığı için kısa bir süre önce şehrin merkezine gitmişlerdi. Evde sadece ben Cemal ve bebeklerimiz vardı.
Bebekler salonun köşesinde derin bir uykudayken Cemal sedirde uzanmış gözünü sobaya dikmişti. Sobada fokurdayan demlik iç karmaşamı yansıtıyordu ve loş ışık altında insanın hayal dünyasına karışıp kendisine bir düzen kurma hissiyatını yaşatıyodu.
Acele etmeden kalkıp içeride bulunan küçük mutfağa girdim. Bedenime değen serin hava ile.aninda vücudumu titreme almıştı. Geceleri soğuk olduğu için çoğu malzemeyi buraya taşımıştık. Kavanozdan çayı alıp bir kaseye koyarken iki bardak ve şekeri de tepsiye koyup salona geçtim.
Çayı demliğe koyup demlenmesi adına birkaç dakika başında durdum. Sıcak bedenimi mayıştırırken uyumamak için zor tutuyordum kendimi. Birkaç gündür salonda yer yatağında yatıyorduk. Annemler gelince kendi odamıza geçerdik yine. Odamızda da soba olsa bile hem burayı hem orayı yakmakla uğraşmak istemiyordum. Burada ki sobayı yakıp sönmemesi için arada odun atmak yeterliydi.
Demlenen çayı bardaklara doldurup gözleri bana bakan Cemale ilerledim. Bakışları odadan daha sıcaktı ve bu benim heyecanlanmama sebep oluyordu. Yatakta doğrultup hemen yanına oturdum. İki şeker attığım çayı karıştırıp ağzına götürürken her hareketimi izlediği için elim hafiften titriyordu.
Yavaş yavaş çayımızı içerken huzursuzca yerinde kıpırdanan Efeyle ayaklanıp yanına gittim.Akif elini Efeye atarken hissettiği ekstrem sıcaklık ile korkuyla bebeğini kucağına aldı. Bebeğin vücudu sıcaktan yanıyordu. Hemen ayaklanıp çocukla beraber cemalin yanına döndü. İlk defa hu kadar yüksek ateş olduğu için ne yapacağını bilmiyordu ve annesi yanında olmadığı için nasıl öğreneceğini şaşırmıştı. Bebeğinin havale geçirmesinden korkuyordu.
"Cemal efe yanıyor"
anında hissettiği endişe yüzüne yansıyan cemal bildiği şeyleri nasıl aktaracağını düşünüyordu. Canından çok sevdiği oğluna birşey olmasın diye herşeyi feda edebilecekken tek yapabildiği yerinde hareketsizce oturmaktı.
Ayakta endişe ve korku ile dolanan Akif dikkatini çekmek için ağzından belli olmayan sesler çıkarıken kendisine dönen çocuk ile hafifçe tebessüm etti güven vermek amaçlı.
İstediği kenarda duran yazı tahtasını gözüyle işaret etti. Ne demeye çalıştığını anlayan genç ilerleyip eline aldığı tahta ile Cemal'in karşısında durup nereye baktığını anlamaya çalıştı.
Gösterilen kelimeleri birleştirince "DUŞ" çıkıyordu.
"Duş mu aldırayım"
Gözünü iki kez kırpan adam ile hızlıca banyoya gidip ılıktan biraz daha sıcak suyu ayarladı. Kıyafetlerini çıkardığı bebeğini yıkarken bir taraftan aklı içerde ağlayan Egedeydi.
Üşümemesi adına havluyla sardığı efeyi salonda Cemal'in kucağına bırakıp kıyafetleri almak için yatak odasına gitti. İnce kıyafetleri çıkarıp tekrar solana gidip efeyi aldığı kucağa egeyi koydu. Cemal hem kendisi hem bedeni ile verdiği büyük mücadele sonucu elini hafifçe kaldırıp Egeye sabitlerken gözü kıyafetleri giydiren Akifdeydi.
Efenin ateşi hafifçe olsa düşse bile hala istenilen seviyede değildi.
"Emzireyim mi?"
Onaylayan kafa ile daha önce yapmadığı şeyi yapıp Cemal'in yanında göğsünü açarak Efeyi emzirmeye başladı.
Cemalin bakışları bir anlığına küçük göğse kayınca anında gözlerini yumup başka tarafa çevirdi.
Biraz olsun kendine gelen Efe boncuk gibi siyah gözlerini açıp etrafa bakmaya başladı.
Derin bir nefes alarak rahatlayan Akif köşede üst üste yığılmış yataklara umutsuzca baktı. Ne olurdu ayaklanıp serilselerdi. Üstüne yorgunluk çökmüştü birden. Oturan Cemal'in yanına geçip kolları temas edecek şekilde oturdu. Başını omzuna koyarken bir yandan elindeki Efeyi sallayarak uyutmaya çalışıyordu. Efe çoktan uyumuştu.
Cemal efsunlu gibi kim yanında nefeslenirse iyilestiriyordu ve bunu söylemekten çekinmedi genç oğlan.
"O kadar güzel bir kokun var ki hasta olanı bile iyileştirir tıpkı beni sakinleştiriği gibi"
Yanında sakince nefeslenen adam ile tebessüm etme ihtiyacı duydu kendinde. Hiçbir şey yapmasa bile iyi geliyordu.
Evlenmeden önce hiçbir samimiyeti olmayan bu adamla şimdi bebekleri gibi göğsüne yatıp soluklanmak istiyordu.
Efeyi sedirde bırakıp döşekleri serdi. Bu gece uyumasa bile dinlenmek istiyordu
Çocukları en köşeye özel hazırladığı yumuşak yatağa koyup Cemal'in omuzlarından tutup kaldırdı. Yatağa girip rahat bir pozisyonda uzandırırken kendisi de hemen yanına başı göğsüne denk gelecek şekilde uzandı. Cemalin kalbi çok hızlı atıyordu. Kulaklarında yankılanan bu ses tüm bedenine panzehir gibi yayılırken Efenin ateşine baktı içi rahatlasın diye. Normal düzeye gelen ateş ile derin bir nefes alıp kollarını Cemal'in beline sardı.
Cemal ise elini kaldırmak için büyük çaba sarf ediyordu ama sadece birkaç santim havalanan el anında düşüyordu.
İçinden kendine motivasyon cümleleri kurup gaza getiriyordu ve yarım saatlik bir ölüm kalım mücadelesinde zafer hiç nazlanmadan kendisini buldu.İri eller Akifin belini bulurken sıkı sıkı kavrayıp gözlerini kapattı.
İyi okumalar beybi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
levirat bxb
General Fiction"Konuş benimle sevgilim. Bunca yılın acısı benden çıkarır gibi konuş benimle. Dilinle değil yüreğinle konuş. Bırak dudaklarımız değil gözlerimiz anlatsın herşeyi . Seni nasıl sevdiğimi haykıran bu bedene tebessümle karşılık ver . " eşcinsel bir kur...