Son bir kez nefesini derince alıp zangır zangır titreyen elini havaya kaldırmaya çalıştı. Beynini fazla yoruyordu ama hareket etmek zorundaydı. Efe yatağın kenarına kadar gelmişti uykulu haliyle. Eğer biraz daha hareketlense yataktan düşecekti.
Tüm gücünü kullanıp elini itti yüz üstü yatmış bedene doğru. Sırtına dokunduğu gibi kıyafetinden tutup kendine çekti. Tutuşu zayıf olsa bile gözlerini yarım açan Efe refleksle Cemal'e kaymıştı. Babasının yanında uyumayı seviyordu. Derin bir nefes aldı Cemal. Ömründən ömür gitmişti bu beş dakikada. Yetişemezsem korkusuyla baya yıpratmıştı kaslarını. Ama hareket etmek iyi gelmişti kendine. Bu eller ile ilk sevdiğinin yanağını okşamak istese bile kısmet oğlunaydı. Bacaklarına sarılmış sakin uyuyan egeyi de kontrol edip başını yatak başladığına yasladı.
Akif yemek yapmak için gitmişti ve çocukları cemalin yanında uyutmuştu. Anası babası evin az ilerisinde ekilen bostanla ilgilenmek için sabah gitmişlerdi. Yeni fideler ekilecekti.
Eskiden olsa babasına gözleriyle nazlanır ne yapar eder tarlaya gitmemenin yolunu bulurdu. Boş vakitlerini uyuyarak geçirirdi. Şimdi ise sürüklenerek götürüldüğü tarlalara karşı derin bir özlem besliyordu. Üstelik artık uyumak eskisi kadar çekici gelmiyordu gözüne. Kontrol amaçlı gözlerini açarken karşında kendisine bakan Akif'in gözleriyle irkildi. Geldiğini duymamıştı. Bebekle hala eski yerinde uyurken Akif tam da dizlerinin dibində oturmuş kendisine bakıyordu.
"Canın sıkıldıysa bahçeye çıkarayım seni."
Gözlerini istemediğine dair yukarı kaldırdı. İnsan bebeğini uyurken izleyince sıkılmıyordu.
"Ben sıkıldım ama "
Büzülen dudaklara iki saniye gözleri kaymışsa da kendini toparlayıp yine gözlerine odaklandı. İçini okumasını bekledi ama Akif'in boş bakışları birşey anlamadığına işaretti. Umudu yavaş yavaş sönerken Akif aklına fikir gelmiş gibi gülümsedi.
"Bostana gidelim mi. Baban oraya çardak yapmış. Yemeği de götürürüz orda yeriz."
Bazen bu çocuğun beynini okuduğunu düşünüyordu. İçtenlikle tebessüm edip gözlerini yumdu. Yavaşça açıp tekrar eşine bakarken o çoktan ayaklanmıştı."Ben şimdi yemekleri kaplara koyim. İki kere gidiş geliş yaparım. Süper olur"
Heyecanla odadan çıkan beden ile gülümserken aykırı yatan efe egeyi itip kucağına çıkmaya çalışmıştı. Titreyen ellerini kaldırıp belini sararken göğsünde uyukluyan bedenle huzur kaplamıştı dört bir yanını. Digər elini de egenin beline koydu. Kendini yanlız hissetmemesi adına. Kendi gibi uykucu iki bebekle ne yapacağını bilmiyordu.
Akif önündeki sandalyeyi toprak yolda ilerletirken zorlansa bile belli etmeden tebessümle Cemal'in sırtına bakıyordu. Yüzüne güneş ışığı vuran Cemal ise aydınlık havanın tadını çıkarıyordu. Kucağında tuttuğu iki uyanık bebeği düşmemesi adına sıkı sıkı sarmıştı.
Arkasında Akif'in tebessüm eden suratı ile mutluluk çoktan yerleşmişti yuvalarına. Uzaktan görünen ana babası ile yüzündeki küçük kıvrılma daha da büyüdü. Bebekleri alana nene onları öperken severken sandalyeyi yöneten eller değişmiş babası yeni yapılan çardağa doğru ilerlemeye başlamıştı. Tahtadan yapılan çatısı camı gibi yuvarlak gölgeliğe geçince güneşin bedenini yaktığını hissetti. Uzun süredir çıkamadığı için alışkın değildi.
"Oğlum sen bekle bizi iki sıra kaldı onları da ekip geliyoruz"
Gözlerimle onayladım annemi bebekleri çardakya emeklemeye bırakırken. Gözlerim üstündə ağızlarına birşey atmamaları konusunda dikkatliydim. Yada ısırıldıkları zaman hemen aileme haber vermem gerekiyordu.
Eve doğru ilerleyen bedene izlerken güneş değil onun sevdası yaktı içimi. Bazen beni sevdiğini hissediyor sonra ümitlenmekten vazgeçiyordum. Birini sevdi mi bilmiyorum ama beni sevdiğini biliyordum.
Onun hisleri şevkat yada acımaydı. Çocukları bizimle diye burda Aramızdaki tek köprü iki bebekten ibaretti.
Tabi Cemalin bu düşüncelerinden habersiz mutluluktan ceylan gibi sekmek isteyen Akif mutfağa girip hazırladı iki poşeti alıp tek koluna koydu. Diğer eline ayran sülahisini alırken birgün sadece onların olacağı bir aile evi düşündü. Ege ile efe bahçede oynarken kapının önündeki gölgelikte oturan o ve eşi.
Yada çocuklar okula gitmişken bahçede ağaç altında içindeki hislerle çilveleşen iki beden . Gece gizli saklı sevişen tenler.
Bunların hepsi birer hayalden ibaretken aldığı tarla parası ile gerçeğe dönüşecekti. O arsa geleceğe dönüş biletiydi.
Eşyaları alıp mutfaktan çıkarken kapıları sıkıca örtüp bostana ilerledi. Akşama kadar kayınvalidesi ve babasına yardım edip gece masanın etrafında buluştular. Bir lokma kendisine bir lokma cemale uzatırken doyduğunu kafasını çekerek belli eden Cemal Akif zorlayınca elini bacağına sardı.
Cemal bu hareket ile şaşkınca eline bakarken sinir uçlarından alınan uyarılar çoktan alt tarafına toplanmıştı Akifin."Bu gece hızlıyız. Tutmayın küçük enişteyiiiiii
Çok huzurlular birazda kaos vakti.Öpüldünüzzzzzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
levirat bxb
General Fiction"Konuş benimle sevgilim. Bunca yılın acısı benden çıkarır gibi konuş benimle. Dilinle değil yüreğinle konuş. Bırak dudaklarımız değil gözlerimiz anlatsın herşeyi . Seni nasıl sevdiğimi haykıran bu bedene tebessümle karşılık ver . " eşcinsel bir kur...