10

164 13 7
                                    

Efeyi havluya sarılı Egenin yanına koyup dolaptan çıkardığım elbiseleri giydirmeye başladım. Oturma odası sıcak olduğu için acele etmeden ilk önce altlarını bağladım. Zıbınlarını giydirirken bize bakan Cemale kısaca tebessüm ettim.

Birazdan onuda yıkayacak ardından bende duşa girecektim. İkisini de giydirip ayaklarımla sallamaya başladım. Kısık gözlerle bana bakan suratları tatlılık krizine girmemi meylettiriyordu. Dayanamayarak ikisininde yanaklarına kocaman öpücük kondurdum.

Mayıştıkları için sadece baksalar bile normal zamanda gülücüklerle tepki veriyorlardı. Kısa sürede yorgun düşen bedenleri uykuya dalmıştı. Sobadan uzak bir yere yatırsam bile emekliyerek gidebileceklerini bildiğim için etrafını yastıklarla ördüm.

Üstüne battaniyeyi atıp sönmek üzere olan sobanın  ısısını elimi kullanarak ölçtüm. Onlar uyanana kadar tamamen soğuk olurdu ama bu sefer Cemal'in hastalanma ihtimali yüksekti. Zaten banyodan buraya kadar taşıyarak getirirsem kesin soğuk alırdı.

Bir yandan çocukların tehlikede olma ihtimali bir yandan Cemal'in soğuk alma ihtimali iki seçenek olarak önüme konulurken üçüncü seçeneği arıyordum. Bulabildiğim çözüm ise Cemali battaniyeye sarıp getirmekti. Önce kıyafetlerini salona indirdim ardından battaniyeyi banyoya havlunun yanına astım. Kalın olduğu için biraz zor olsa bile durmuştu.

Cemalin ağır bedenini kucaklayıp banyoya götürürken tepkisiz bir şekilde yüzüme bakıyordu. Buhardan göz gözü görmeyen odaya girince hafifçe gözlerini kapattı. Duvara yasladığım sandalyeye Cemali oturtup doğruldum. İki dakikada belim kopmuştu sanki.

Kıyafetlerini hızlıca çıkarıp kovadaki sıcak suyu yavaşça bedenine döktüm. Başı hafif öne eğikdi. Isısı idealdi. Kaynanam sorumsuzluk yaptığı için 1 haftadır yıkanmamıştık. Onların gelmesini bekliyordum ama onlarda kalmaya niyetlilerdi.

Çıplak bedenini köpüklerken asla mahrem yerlerine bakma teşebbüsü göstermedim. Benim için onu yıkamak bebeklerimi yıkamakla birdi. Tabi bu bebek biraz daha büyüktü. Uzamış saçlarına şampuan dökerken onları kesme fikri kafama yattı.

Uzun süredir tıraş olmadığı için bıyığı sakalı birbirine karışmıştı. Ayrıca kısa sakal ona çok yakışıyordu. Tüm bedenini yıkayınca önce havluya ardından battaniyeye sardım. Ağırlık biraz daha fazla olsa bile kucaklayıp yavaş ve temkinli oturma odasına girdim.

Efe ve Ege hala uykudaydılar. Üstüm epey ıslaktı ve halıya damlacıklar düşse bile umursamıyordum. Kıyafetlerini giydirip yere oturttum. Bedenini bebeklere siper ederken uyanan çocuklar ilk onu görecek ve bundan sonra çevreye kör olacaktı. Mehmetin veremediği şefkatli ve sıcak kolları Cemal verdiği için bağımlıydılar babalarına.

"Cemal ben şimdi duşa giriyorum. Gözünü sevim bebekler uyanınca göz kulak ol hiçbir şey yapamazsan ağlamalarını sağla sen ses çıkar. Tamam mı "

Güvenilir gözlerle bana bakarken dudağının ufacık kıpırdanması ile oraya baktım. Şimdi öpsem kim ne diyebilirdiki. İçimdeki dürtü onu öpmemi istiyordu. Ama bu dürtü o kadar cılızdı ki sadece sağ yanağına büyük bir öpücük kondurdum. Madem o da bebek gjbiydi. Aynı muameleyi görmeleri lazımdı.

Duşa girip kazanda sıcak suyu kaynamaya bıraktım. Elbiselerimi içeri götürüyorken Cemal'in beni görebileceği ihtimali geldi aklıma. Her ne kadar evli olsak bile onun önünde giyinmek hem utandırıyor hem heyecanlandırıyordu.

Elbiseleri de banyoya kendimle götürüp soyunmaya başladım. Sıcak su bedenime deydiği gibi kaslarım rahatlarken derin bir nefes alarak yıkanmanın keyfini sürdüm. Soba soğuktu ve bebeklerin yanında Cemal vardı.

yine de bu keyif işini başka bir zamana bırakıp kısaca yıkandım. Buharlı odada elbiselerimi giyerken bir yandan da kirlileri makineye atıyordum. Makineyi çalıştırıp banyodan çıktım. Arkamdan yoğun buhar soğuk havayla birleşip tavana yükselirken elimdeki havluyla saçımı kurutuyordum. Kapının yanında duran ve önceden doldurduğumuz yedek amaçlı soba kovasını alıp oturma odasına geçtim. Efe yine aynı pozisyonda yatarken egenin kafası Cemal'in uzanan bacaklarındaydı.

Kollarını babasına sarmış ağzı açık uyuyordu. Oturma odası soğuk olmuştu. Eski kovayı çıkarıp yenisini koydum. En üstteki gazeteyi çakmakla tutuştururken kısa surede çırpılarda tutuşmuş çıtırtılar gelmeye başlamıştı.

Bebeklerin uykularını fırsat bilip banyodan tıraş eşyalarını tepsiye koyup odaya getirdim. Egeyi kaldırıp eski yerine yatırdım. Oda yavaş yavaş ısınıyordu.

Odanın ortasına sobanın köşesine her zaman içerde bulunan sandalyeyi bez serdiğim yere  çekip Cemali de üstüne oturttum. Elimdeki tepsiyi gösterip gülerek"tıraş zamanı" dedim. Eşyaları Cemal'in ayaklarına koyarken ilk elime makası almıştım. Saçları uzun olunca daha karizmatik olduğu için sadece ucundan kesecek sekil verecektim. Kardeşlerimin de saçlarını hep ben keserdim.bu yüzden elim yatkındı.

İçime sinen bir model yapıp kıllarını ensesinden silkeledim. Duştan sonra yapmak ne kadar akıllıcaydı tartışılır tâbi. Elime aldığım köpüğü sakallarına ve bıyığına sürerken bilerek burnuna da koydum.
"Bıyık erkeğin makyajıdır derler. Ne mutlu sana ki ben çok iyi biliyorum. Star yapıcam seni . Mankenler kapına dizilecek."

Gerçekten çok güzel yüz hatları vardı
Gözleri kahverengi olsa bile büyüktü. Uzun kirpikleri ve biçimli kaşlarıyla uyum içinde dans ederken dolgun dudakları ve kaydırak gibi güzle burnu onu fevkalede yakışıklı yapıyordu. Sadece fiziği biraz orantısızdı ama onu da sporla düzeltebilirdik.

Belime hafif hafif sancılar girerken odada sandalye aradım. Isıdan mayışmıştım ve başka odalara gidemezdim. Sıcak soğuk yaşta olurdum.

Tepsiyi yere bırakıp kendimi Cemal'in kucağına attım.
Omzuna sarılırken bana şaşkınca bakan adama kınar gibi bakıyordum.

"Hiç bakma belim koptu. Bende canım ya hani "

Gözleri alayla parlarken hiçbir şey yapmadan duygularını bu kadar güzel ifade edibilemesine şaşırdım. Keşke konuşabilseydi. Sabaha kadar susmazdık. Daha doğrusu ben konuşur o dinlerdi ama yinede fikrini öğrenirdim.
Yüzlerimiz arasında santimler vardı ve tıraş köpüğünün kendine has kokusu onun kokusuyla çok güzel harmanlanmıştı.

Sakallarını iyice keserken zaten çabuk uzatacakları için sıkıntı olmazdı. Kıllarında temiz olduğuna emin olunca hem ellerimi yıkamak hemde akıp giden zamanla acıkan karnımız için mutfağa gittim. Üstüme giydiğim mont beni kısmen sıcak tutarken ağzından çıkan buhar yükselip bacası tüten evlerin dumanlarına karışıyordu.


.....

Sizce hikayenin gidişatı nasıl? Ben beğeniyorum ama Cemali hemen ayağı kaldırmak kitabın akışını bozar diye santim santim ilerliyorum.

İyi okumalar.

levirat bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin