Akif divanda uyuya kalan bebeklerini odaya götürüp beşiklerine yerleştirdi. Cemal sabah egzersiz olması amacıyla birkaç kez ayağa kalkmayı denemiş başaramayınca kollarını oynatmaya çalışmıştı. Uzun süredir hareketsiz olan bedenine yaptığı şeyler ağır gelince yorgunluktan uyuya kalmıştı. Herkesten çok istiyordu onun ayağa kalkmasını. Şimdiki ruhsuz halinden sıyrılıp eskisi gibi canlanmasını. Mücadele ettiğini biliyordu. Gözlerindeki hirs ve ayağa kalkma arsuzu içini rahatlatmıştı.
Salona girmek üzereyken evin arka tarafından gelen seslere kulak kabarttı. Anne ve babası tarlaya gitmişlerdi. Evleri köyden biraz uzak olduğu için merakına yenik düşüp evden çıktı. Köy yerinde zarar göreceğini düşünmüyordu. Herkes tanıdıktı. Kim nerde ne yapıyor bilinirdi. Evin ön bahçesinden arkaya doğru ilerlerken tanıdık ses ile anında ayakları yere çivilendi.
"Çok özledim abimi keşke eve gelse"
Osman. En büyük kardeşi.
Yüreği özlemle kabarmıştı gözleri dolan adamın. Göz ucuyla biraz eğilip ayakta dikilen iki bedene baktı. Bu evi yuva belleyeli çok olmuştu ve zaman kardeşini alıp delikanlı birer yiğite çevirmişti.
Yüzündeki hoşnutsuz ifade ile adam etrafına bakarken kendisine gözlerini dikmiş gənci gördü.
"Oğlum bak abin geldi"
178 boyundaki cılız beden arkasını dönünce dolu gözlerle karşılaştı. Küçükken kendisini kahraman bildiği bu genç evden ayrılınca düşman kesilmişti kendisine. Onu o ailede tek bıraktığı için nefret ediyordu abisinden. Tek istediği sevgi kırıntısıyla beslenen abisinden tüm ihtiyacını sömürmekti. Ama kendisi 10 yaşındayken arkasına bile bakmadan gitmişti. Dönüp kardeşiyle vedalaşmak bile istememişti. Kabusların ortasına bırakmıştı Osmanı.
Kalbindeki cılız sızıyı hissetmemek için nefret duygusuyla göğsünü kabarttı. Herşeyi babası dediği için yapmıştı. Abisinin bıraktığı boşluğu babasının kuru sevgileriyle örtmeye başladı.
Ne kadar başarılı oldu emin değildi ama kendisine hızla atılan bedene kollarını açmaktan geri durmadı. Aynı boyda olan iki bedenden yaşça küçüğü kedi gibi diğerinin göğüsüne sindi. Herşeyi unutup biraz kendisi gibi hissetmeye ihtiyacı vardı. Huzurlu, dingin. Uzun zamandır hissetmediği şeyleri yaşamaya ihtiyacı vardı.
Birbirine atılan iki bedenin kalpleri coşkuyla atarken durumdan hoşnut olmayan adam sırtını döndü. Yıllardır Osmanı diliyle zehirliyordu. Osman Akif'in her zaman zayıf noktası olmuştu. İstemeden sonra apar topar giderken bile kardeşini görmek için yalvarıyordu. Bir kere sarılsa içine düştüğü durumdan kurtulacak gibiydi. Yapamadı. Babasının arkasından neler dediğini bilmeden hiç tanımadığı insanlara hiç tanımadığı bir yere gönderildi.
Özlemle kokladı kardeşinin alçı konan saçlarını. Rahatsız etmedi üstüne yapışmış beton kalıntıları. Kendisinden sonra inşaat işine girdiğini biliyordu.
"Hoş geldin Osman gel içeri yemek yiyelim çay içelim, yiğenlerini gör"
Genç adam başını salladı yavaşça.
"Yok abi sen bize gel kardeşlerin seni özledi. Hele sevim abla abla diye tutturuyor"
Sadece kendisine denilen şeyleri yapıyordu. Hepsi ezberdi.
"Sevim kim"
İsmini bilmediği bir kardeşi olduğunu anladı.
Olumsuzca başını salladı sağa sola."Yok abim gelemem"
Osman uzun uğraşlar sonucu ikna etti abisini.
"Ben gideyim Cemal'e haber vereyim. "
İçeri girip Efe ile egenin açılan üstünü yavaşça örttü. Boşlukta ki avuç içlerine öpücük kondururken içinde anlam veremediği bir sızı vardı. O adamı gördüğü için olduğunu düşünüp salona geçti.
Cemal huzurlu bir ifadeyle yan yatmış tatlı bir şekilde yatıyordu. Her ne kadar uykusunu bölmek istemesede haber vermesi gerekiyordu.
"Cemal kalk"
Kollarından dürttü uykusu hafif bedeni anında gözleri aralanmıştı.
Uyku maruru sorgular şekilde bakarken Akif kendini açıkladı ."Kardeşim geldi. Akşama kadar gidip gelsem annemler birazdan gelir zaten olur mu?"
Birkaç saniye duyduğu şeylere anlam veremeyen Cemal'in içinde şüphe tohumları ekildi. Babasının niyetini biliyordu. Akife zarar gelsin istemiyordu.
İstekle parıldayan gözlere bakıp kafasıyla onayladı. Akif tebessümle yanından ayrılıp dışarı çıktı. Uzaktan babasının arabasını görürken kendisini bekleyen osmana bir dakka işareti yapıp gelmesini bekledi. Anne babası evin önünde durunca durumdan kısaca bahsetti.
Yapılacak ihanetlerden habersiz güle oynaya arabaya ilerledi. Normalde birini beklese demiyeceğini bırakmayan Osman ne kadar yaşadığı çoğu şeyde abisini suçlu bulsada hep yanında olmasını isterdi.
"Keşke çocukları da alsaydık gece kalırdın"
Osman yiğenleriyle vakit geçirmek istiyordu. Bebeklerle uğraşmayı, bir yerlerinde ısıtmayı ve şapur şupur öpmeye bayılırdı.
"Yok ablam başka zaman geleyim. Hemen görür geri dönerim"
"Niye sevgili babacığın izin mi vermez!"
Yapılan ima ile Akif sinirlendi.
"Senden daha iyi babalık yaptığı kesin"
Sert sesine hakim olamamıştı. Sevmiyordu bu adamı.
Babası şoför koltuğunda sabır çekerken Osman ne diyeceğini bilememiş susmuştu.
Uzun sürən hasret ise en çok Akif'i bitecekti.
Otobüsten yazıyorum bölümü.
Osmanı sevin. Osmanlar sevilsin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
levirat bxb
General Fiction"Konuş benimle sevgilim. Bunca yılın acısı benden çıkarır gibi konuş benimle. Dilinle değil yüreğinle konuş. Bırak dudaklarımız değil gözlerimiz anlatsın herşeyi . Seni nasıl sevdiğimi haykıran bu bedene tebessümle karşılık ver . " eşcinsel bir kur...