Cemalin anne babası kızlarına yaptığı doğum ziyaretini uzatacaklarını arayarak söylemiş ve Akiften yarım ağız kusura bakmamasını rica etmişlerdi.
Sinirle odada dolanırken kendisinin de iki bebeği ve sorumluluk altında olduğu sakat, bebekten farksız adama aynı anda yetişemiyeceğini biliyordu. Üstelik görümcesi normal doğum yapmıştı ve gayet sağlıklıklıydı.
Derin bir nefes alıp yatak odasından çıktı. Efe ve Ege salonda sobadan uzak bir yerde uyurken Cemal sedirde oturmuştu. Köşeye geçip oturmuştu. Onlarada hak verip sinirlerini yatıştırsa bile şimdide canı sıkılıyordu. Bebekleri doğduğundan beri doğru dürüst dışarı yüzü görmemişti.
Uykusu yoktu. İşleri yoktu. Yemek yapma saatine daha çok vardı ve burda boş boş oturmak ruhunu daraltıyordu. Dışarda kar yağmayı kesmiş soğuklar azalmıştı. Rüzgardan ise eser yoktu. Sabah kalkıp kapının önünü temizlediği için kendini tebrik ederken aklına gelen fikir ile sinsice tebessüm etti. Can sıkıntısı onu kötü biri yapmıştı anlaşılan .
Bebeklerin uyanmasını beklerken kaynanasından öğrendiği kadarıyla patik yapmaya çalıştı. İlk başta bebeklerini ardından Cemale yapacaktı. Kendi patikleri zaten vardı bu yüzden yapmaya gerek duymadı.
Bebekler uyanmış sıcağın verdiği hararet ile boş boş etrafa bakarken Cemal uzun zamandır patik ören Akif'i izliyordu. Bazen düşüncelerini yüzüne yansıtıyor ya tebessüm ediyor yada kaş çatıyordu. Bu halleri oldukça sevimli gelirken emekleyerek kendisine gelen bebeklerine baktı. Öz olmasalar bile yeğenleri olan bu iki bacaklı sürüngenler kendisi için can parçasıydı. Canı ise Akifti. Bu bebeklerde Akif'in bir parçası olduğu için can parçası olmaya hak kazanmışlardı. Yerinden kalkamasa bile omurgasın da hissettiği acıyı göz ardı edip yerinde hareketlendi. Sedire kadar gelen bebekler tutunarak iki ayak üstünde durmuş babalarının kendilerini kucaklamasını bekliyordu.
Akif onların bu haline şakadan bozulurken ikisinide Cemal'in kucağına yerleştirdi. Ne olursa olsun en güvendiği yer Cemal'in kollarıydı.
Çocuklar ve eşi için yatak odasına girip kalın kıyafetleri çıkarmaya başladı. Bebeklere bere atkı iki çorap yeni alınan botu çıkarırken Cemal'e kazak ceket ve küçük bir battaniye çıkardı. Tekrar salona girip Cemal'in meraklı bakışlarını cevapsız bırakarak çocukları giydirdi. Cemal'in kucağında sus pus kesilen bebekler annelerine gelince canavara dönüşüyorlardı.
Bebekleri zoraki giydirip köşede oturttururken Cemal'e de giydirip battaniyeyi ayaklarına sardı. Bedenini kucaklayıp tekerlekli sandalyeye koyarken geçen günlerdeki gibi zorlanmıyordu. Alışmıştı. Bebekleri de kucağına koyup salondan çıkarak çıkış koridoruna girdi. Çıkamadan sobaya iki odun atmıştı dönünce odanın soğuk olmaması adına.
Askıda asılı montunu ve köşede duran botlarını giyip Bismillah diyerek dışarı çıktı. Her yeri beyaz bir örtü kaplamış kar sade bir rengin aslında nasıl muhteşem olduğunu göze çarpar gibi zarefetle süslemişti yer yüzünü. Çocukları diz boyunu aşmayan kara sırt üstü bırakırken kendisini de attı kardan bulutlara.
Çocukların neşeli yüzleri gülen kalpleri ile yumuşacık olsan Cemal unutmaktan korkar gibi her ayrıntıyı zihnine işliyordu.
Cemalin yüz kıvrımlarını,gülerken kısılan gözlerini, çocuklara merhamet ve saf sevgi ile bakışını, bebeklerin yeni keşfettiği şey ile merakla ilgilenmesini,Efenin karı elleriyle sıkıp ağzına götürmesi... Her detayı tek tek kazıdı aklına. Cemal'in tebessüm eden yüzüne dalıp giderken hissetmediği ama vücuduna çarptığını gördüğü kar ile şaşkınca Cemalin ellerine baktı. Bakar bakmaz ikinci kar topu boynu ile buluşmuştu.
Soğuk iliklerine kadar işlese bile hissedemediği bu soğukluk içini yakıp geçti. Zor değildi kendisiyle kar topu oynadığını anlamak. Asıl zor olan karşılık verememekti. Sevinçlerine gülen bir yüzle dahil olurken Akif heyecanla kardan adam yapmaya başladı.
Hevesle başladığı iş kardan adamın sürekli yıkılması ile sona ererken yıkılmayan parçayı da tekmeleyerek yıktı. Bu tavrı onu sinirli bir civciv yapmıştı. Eğer bir gün yürüyecek kadar gücü kendisinde bulursa onunla kardan adam yapmayı aklının bir köşesine yazdı genç adam
Gülerek bebeklerin yanına ilerleyip Cemale kar topu atmaya çalışan minik ellerini öptü. Ee anasına bak oğlunu al dedikleri buydu sanırım. Cemalin gülüşlerinin ilk defa yankılandığı, güzel geçirilen anın su gibi aktığı, havanın yavaşça kararmaya başladığı zaman yavaşca toparlanıp eve girdiler. Çocukları yine Cemal'e emanet edip hafif bir yemek yaparak erken geleceğini söyleyerek evden çıkmıştı.
İyi okumalar oy atmayan civcivlerim
Çok mu romantik . Siz 2,3 bölüm sonra olacak kaosu okuyun bir .
Beğendiniz mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
levirat bxb
General Fiction"Konuş benimle sevgilim. Bunca yılın acısı benden çıkarır gibi konuş benimle. Dilinle değil yüreğinle konuş. Bırak dudaklarımız değil gözlerimiz anlatsın herşeyi . Seni nasıl sevdiğimi haykıran bu bedene tebessümle karşılık ver . " eşcinsel bir kur...