60 6 33
                                    

Bölüm Şarkısı:
Need you Know
Doja Cat

______________________________________

Open your heart,
l'm coming home

______________________________________

Aria Kan

Odaya girdiğimde tuttuğum nefesi verdim. Şu son günlerde noluyordu bana.

Uyuşturucunun etkisi yavaş yavaş geçmeye başlamıştı. Odanın ışığını açtım. Hatırladığım kadarı ile kutu yerdeydi ama şimdi yoktu.

Telaşla dolabı açtım. Bölmelerine göz gezdirdim. Yoktu. Nerdeydi bunlar.

Yoksa Ryuuji mi almıştı. Ellerim titremeye başladı. Sesli ve derin nefesler almaya başladım.

Göğsüm şiddetle inip kalkıyordu. Başımdaki ağrı dahada artmıştı. Titreyen elimle kolumu kaşıdım. Kim almıştı onları.

Çıldırmış gibi odanın içinde aramaya başladım. Yoktu. Gözlerim kararmaya başlamıştı.

"Aria nerdesin."

Titreyen ellerimle başımı tuttum. Başını iki yana sallıyordum. Neredeydi bu zıkkım şeyler. Kim almıştı.

"Aria."

Nefes alamıyormuş gibi boynumu açtım. Uzun tırnaklarımla boynumu kazımaya başladım.

"Aria!"

Derin nefesler alıyordum. Dizlerim beni taşımayı bıraktı ve olduğum yere düştüm. Bütün vücudum titriyordu.

Ellerimi açık saçlarıma geçirdim. Onları yolmaya başladım.

"Aria dur napıyorsun!"

Saçlarımı çekerken herşeyin yok olmasını istedim. Bunun bir rüya olmasını istedim.

Saçlarımı yolmayı bıraktım. Bu sefer kafama baskı yapıyordum. Beynimde keskin bir ağrı vardı.

"Aria yalvarırım dur."

Biri ellerimi tuttu ve indirdi. Beni kendisine çekti. Ağzımdan hıçkırıklar gelmeye başladı.

Onun gövdesinin altında hem titriyor hem de ağlıyordum.

"Aria noldu sana..."

Benim bu halimden korkmadan bana sarıldı. Yakın arkadaşlarım bile bana bu kadar yakın olmuyorlardı.

Ama o benim bu halimden korkumdan sarılmıştı. Yavaşça sırtımı okşamaya başladı.

"Aria ağlama..."

Yüzümü onun göğsüne gömdüm. Burası çok rahattı. En rahat başımı koyduğum yerlerden biri idi.

"Aria neden ağlıyorsun."

Hıçkırıklarımla boğulmuştum. Konuşamıyordum. Bir eli sırtımı okşarken diğer eli ise saçlarımdaydı.

Yolduğum saçlarımda.

"R-Ryuuji." Dedim halsiz sesimle. Hıçkırıklarım azalmıştı bir nebze.

"Söyle güzelim. Söyle ben burdayım." Dedi nazik sesi ile.

"Kutuyu sen mi aldın?"

Yattığım göğüs hareketi kesmişti. Hareket etmiyordu. İnip, kalkmıyordu.

Sorduğum soru ile sanki donmuştu. Ama elleri hala okşamaya devam ediyordu.

"Uyuşturucuları ben almadım. Daha doğrusu kimse almadı onları çekmecene geri koyduk." Dedi kırgın sesi ile.

Beni kendi içine hapsetmek ister gibi sıkı sıkı beni sarmalamıştı.

Olduğum yer çok rahattı. Ama bu yer her defasında benim yanıma gelen ama benim inatla koyduğum, sevmediğimi hatta nefret ettiğimi söyleyip durduğum kişinin göğsü idi.

Sakinleştirici almış gibi rahatlamıştım bu hissi uyuşturucu alırken hissederdim.

Ama şimdi Ryuuji de hissetmiştim. Beni sakinleştirmişti.

Halsizce kendimi Ryuuji'nin kollarına bırakmıştım. Ryuuji hareket etti ve beni kucağına aldı.

Nereye gittiğimizi bile bilmiyordum. Ama Ryuuji'ye güveniyordum yani endişelenmeme gerek yoktu.

Yüzüme gelen soğuk su ile gözlerimi irkerek açtım. Su gelmeye devam ediyordu. Kafamı hızla Ryuuji'nin omzuna gömdüm.

"Sakin ol sadece su bir şey değil kendine gel diye."

Yüzüme su ile yıkadıktan sonra yine beni kucağında bir yere götürdü. Gözlerim ile etrafa baktım. Mutfağa gelmiştik.

Beni sandalyeye otutturdu. Masaya baktığımda yemekler vardı. Yemek hazırlamıştı. Ama şuan benim hiç iştahım yoktu.

Ryuuji de sandalyeye oturdu. Bana bakmaya başladı. Şuan berbat görünüyordum. Ama o benden hiç mi iğrenmiyordu. Nasıl böyle rahat bakıyordu.

"İyi misin."

İyimiyim bilmiyorum. Tek bildiğim o göğüste tekrar yatmak istediğimdi. Su biraz beni açmıştı ama midem bulanıyordu.

"Aria istersen yatırıyım seni ama önce bir şeyler ye en son sabah bir paket şuşi yemişsin ondan önce iki gün boyunca aç gezdin."

"Bari şunlardan ye çok az bile olsa midene doğru düzgün bir şeyler gitsin." Dedi Beni düşündüğünü belli eden sesle.

Bakışlarımı onun kırmızı gözlerine çıkardım. Gözlerinde yine ismini bilmediğim bir duygu vardı.

Bu sefer onu kırmak istemedi kalbim. Bu sefer terslemek istemedi. Ama yemek için hiç halim yoktu. Ryuuji bunu düşünmüş olucakki bıçakla eti kesti ve doğru uzattı.

İstemeyerek eti aldım. Midem ne kadar da sinyaller gönderse eti yuttum. Ama bir tane daha alırsam buraya kusabilirdim.

Oturduğum yerden kalktım ama birden kalktığım için başım döndü. Elimi masaya koyup destek aldım.

Gözlerimi açtığım gibi Ryuuji'yi dibimde gördüm. Şuan buram buram kokusu geliyordu. Galiba okyanus gibi kokuyordu.

Boyu uzundu. Başımı kaldırıp ona baktım. Bana duygulu gözlerle bakıyordu. Bu sefer bu duygunun ismini biliyordum.

Aşk.

Evet aşktı bunun ismi. Yüzüne baktım. Önceden hep bakmamak için çevirdiğim yüze bu sefer her noktasını ezberlemek için bakıyordum.

Gülümsedi. Gülümseyince göz bebekleri küçülüyordu. Gözlerinin kırmızısı bir başka oluyordu. Ama çok güzeldi.

Yutkundum. Nolmuştu bana böyle. Kendimde değildim ama bir o kadarda kendimdeydim. 

Yapış. Dudaklarına yapış.

İçimden gelen dürtü ile dudaklara baktım. Hayır. Hayır yapışmıyacam.

Yapış. Kızım baksana çocuk dibinde yapış gitsin.

Yutkundum ve gözlerimi kapattım. Zaman kaybetmeden ayaklarımı yükseltip dudaklarına yapıştım.

Aferin.

Ryuuji karşılık vermiyordu. Ayaklarımı onun ayaklarının üstüne koydum ve bastım.

Şoktan çıktı ve bana karşılık verdi. Ellerini belime koydu ve kendine çekti. Şuan bildiğin öpüşüyorduk.

Şuan öpen ben değildim. Evet şuan öpen ben değildim. Kafamın güzel olmasından dolayı öpüyordum onu. İstediğimden değil yani.

Emin misin? Aria artık kandırma kendini baksana çocuğu şuan yiyorsun. Sende onu seviyorsun.

Seviyor muydum? Hayır.

Sadece onun varlığına alışmıştım. Sadece varlığına.

BATAKLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin