07.02.2000

34 8 27
                                    

Selamlar ve keyifli okumalar. Oylarınızı ve yorumlarınızı unutmayın lütfen. Fikirlerinizi çok merak ediyorum.

Mike & The Mechanics - The Living Years

"07.02.2000"

İnsan seçimlerinin yarattığı bir enkaza dönüşebilirdi.
İnsan seçimlerini kendisi yaratırdı. Ya da buna mecbur bırakılırdı.

-

Kışın gerçek yüzünü en sert bir şekilde gösterdiği günlerden biriydi. Hava çoktan kararmış, sokaklarda yok sayılacak kadar az insan vardı. Sokaktaki tüm evlerin kapıları soğuğu içeri almamak üzere sıkıca kapanmıştı. Tek bir ev hariç.

Beril Karakum'un yaşadığı evin kapısı durmadan açılıp kapanıyor; komşuları sobayı yakmak için kendi evlerinden odun getiriyor, yatak odasında sancı içinde yatan kadına yardım etmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorlardı. Dakikalar sonra nihayet gürültüyle açılan kapının sesi kulaklarına dolduğunda kadının baş ucunda oturup elini sıkan arkadaşı rahatlayarak derin bir nefes aldı.

"Biraz daha dayan, kardeşim," dedi Beril hanımın terden alnına yapışmış koyu kahverengi saçlarını geriye atarken. Yatak odasının kapısından içeriye giren yaşlı kadına baktı. "Ebe geldi. Az kaldı, kızını sağ salim kucağına alacaksın bugün."

Ayağa kalkarak beyaz saçlı, kısa boylu oldukça zayıf kadına doğru ilerledi. "Dobro veče, teta Basia." (İyi akşamlar, Basia teyze.) Ebe kadın vakit kaybetmeden üzerindeki kabanı çıkarıp ellerini yıkamak için odadaki banyoya doğru ilerlerken onu Beril hanımın durumu hakkında bilgilendirmeye devam ediyordu. "Kontrakcije su joj počele prije sat vremena. Imala je tri kontrakcije u prvih dvadesetak minuta, ali onda je postalo jače." (Bir saat önce sancıları başladı. İlk yirmi dakikada üç kere sancısı oldu ama sonra daha çok şiddetlendi.)

Banyondan çıkan yaşlı kadının önünde durup, "Ne možemo ići u bolnicu, a jedina osoba kojoj smo mogli vjerovati si ti. Molim te učini sve što možeš," diye çaresizlikle kadının gözlerine baktığında aldığı cevap ters bir bakış oldu. (Hastaneye gidemiyoruz, güvenebileceğimiz tek kişi de sendin. Lütfen, elinden gelen her şeyi yap.)

Basia teyzenin pek konuşmayı sevdiği söylenemezdi ama yasal olmayan bir işin içinde olmayı hiç istemeyen biri için gösterdiği tavır göstermek istediğinin yüzde biriydi. Bu yüzden de Beril hanımın yanına geçmeden hemen önce, "Ako me ne prekidaš, ja ću raditi svoj posao, Adile," diye sert bir sesle söylendi arkadaşı için endişelenen kadına. (Beni lafa tutmazsan işimi yapacağım, Adile.)

Dakikalar geçti, doğum başladı. Beril Karakum'un acı içindeki çığlıkları evin içinde yankılanırken iki kişi dışında herkes için yabancı olan bir ses daha duyuldu. Beril hanımın korku dolu bakışlarını gören Adile, dudaklarını arkadaşının alnına bastırarak kulağına fısıldadı. "Ben halledeceğim."

Hızlı adımlarla odadan çıkıp dış kapının önünde durup içeri girmek için ısrar eden adamın karşısına geçtiğinde, "Niye buradasın?" diye konuştu ona karşı hissettiği nefreti saklamadan.

Kerim Sezer, kapının önünde durmuş ve içeri girmesine izin vermeyen adamlara hakaretler yağdırıyordu. Yalnız gelmiş olmasına, yanında adamlarının olmayışına şaşıran Adile, bunu belli etmemeye çalışarak bir adım daha öne çıktı. "Git," dedi yüzündeki tiksinme ifadesiyle adama bakarken. "Onun hayatını mahvettin, kızına da zarar vermene izin vermem. Defol git buradan!"

TaşlıcalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin