"Nosotros no estamos a salvo."
(Güvende değiliz.)Aoto'nun örgüt hakkında söylediği şeylerden sonra Kota'nın hissettiği en şiddetli duygu dehşetti. Aoto üstü kapalı anlatıp geçiştirmeye çalışmıştı ama Kota fazlasını öğrenmek istiyordu. Bu her ne kadar zor olsa da..
"Aoto, yetimhanede neler oluyordu? Yani bu örgüt tarafından yapılan.." Kota sonunda çekinerek de olsa sormayı başardı.
"Dedim ya tehlikeli şeyler." Aoto besbelli ki konuyu geçiştirerek kaçmaya çalışıyordu.
"Konuşmak istemiyorsan anlarım... ama içinde bulunduğumuz tehlikenin farkında olmak hakkım."
Kota bu konuyu açtığından beri Aoto'nun zaten soluk yüzü dehşetin rengine bürünmüştü. Hızlı bir hareket ile ayağa fırladı.
"Yola devam etmeliyiz!"
"Durmamız gerektiğini söyleyen sendin. Hem önümüzü zar zor görüyoruz."
Aoto mantıklı bir cevap vermek için bir süre düşündükten sonra yanıtladı. "Vakit kaybediyoruz. Bize yetişmelerini mi istersin??"
Kota, onun bu sözleri üzerine iç çekerek razı oldu. Kendisi de büyük bir korku içindeydi ve bir yanı yola devam etme fikrine yatmıyor değildi. Bir an önce bu korudan çıkıp güvenli bir yere gitmek istediği tek şeydi. Kardeşlerini haberdar etmeliydi. Ah, tanrım! Kim bilir ne kadar endişelenmişlerdir. Ah, bir bilseler... ama hayır, neler olduğunu bilseler endişeleri katlanarak büyüyen bir korkuya dönüşürdü. Kota gece havası kadar karanlık olan düşüncelerinin içinde kaybolmuşken duyduğu ani ses onu anın gerçekliğiyle tekrar yüzleştirdi.
"Aoto!!!" Kota, irkilerek bağırdı. Aoto, zifiri karanlığın görmelerini engellediği derenin içine düşmüştü. Kota ise suyun yalnızca bir adım uzağında kalakalmıştı. Aoto, birkaç saniye çırpındıktan sonra derenin dibine doğru çekilerek giderek görüş alanı dışına çıkıyordu. Tanrım, bu çocuk yetimhanede büyümüştü. Tabii ki yüzme bilmiyordu!
Saniyeler aleyhine işleyen Kota'nın düşünmeye vakti yoktu. Derin bir nefes alarak ciğerlerini havayla doldurdu ve dereye atladı. Hızla Aoto'nun, artık, hareketsizleşmiş bedenini kavradı. Bu oldukça kötüye işaretti çünkü suyun içinde debelenecek ya da çırpınacak bilinci yitirdiği anlamına geliyordu.
Kota kollarını Aoto'nun omuzlarının altından geçirip onu derenin dışına çekti. Çok su yutmadan onu çıkarabildiğini umuyordu. Aoto, çimlerin üzerinde, sırt üstü, öylece yatıyordu. Böyle bir durumda ne yapılırdı ki?.. Heimlich manevrası? Yok, hayır. Boğaza yabancı bir nesne kaçması durumunda kullanırdı o. Suni teneffüs? Daha neler! Hem su yuttuysa işe yaramazdı ki. Kota'nın aklında acil yardım hamleleri dönüp dolaşıp duruyordu ancak içinde bulunduğu durumun paniği düzgün düşünmesine engel oluyordu.
İki elini üstü üste birleştirdi ve Aoto'nun gövdesine yerleştirdi. Baskı uygulayarak kalp masajı yapmaya başladı. Böylece yuttuğu suyu çıkartmayı amaçlıyordu. Kota'nın elinin itişleri altında Aoto'nun narin bedeni seyirerek tepki vermeye başladı. Ardından birkaç öksürük takip etti. Kota rahatlarcasına nefes vererek acil yardıma devam etti.
Öksürüklerinin ardından bağırarak doğruldu Aoto. Ne kadar korktuğu besbelliydi ve bu şoku hem bedensel hem zihinsel olarak derinden yaşıyordu. Hıçkırıklar arasında ağlamaya başladığında tüm bedeni titremelerle sallanıyordu. Bir histeri atağıydı bu yaşadığı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑮𝒓𝒂𝒏 𝑬𝒔𝒄𝒂𝒑𝒆 | Aokota | Ginga E Kickoff!! ヅ (Victory Kickoff!!)
FanfictionTekinsiz bir yetimhanede zorluklarla dolu bir hayat süren Aoto ve can dostu Tagi, gizli bir örgütün yapmakta olduğu hain planları öğrendiklerinde kaçmaktan başka çareleri kalmaz. Bu büyük kaçış, kendileri de dahil birçok kişinin hayatını derinden et...