"Bir kere de tembellik etmeyin be!" Kota, kardeşlerine sitem ediyordu.
"Saat antrenman yapmak için çok erken.." Ryuuji, bahane üretirken Ouzou ise gözlerini açmaya bile zahmet etmeden yattığı yerden belli belirsiz birkaç kelime mırıldandı.
"Disiplin yok sizde."
"Antrenmana başlamak için seçtiğin saat bizim için çok erken, kardeşim. Sen önden git, biz sonra geliriz."
Ryuuji'nin sözüne oflayan Kota, kendi başına parkın yolunu tuttu. Turnuvalar yakında tekrar başlayacaktı ve formda olmalıydı. Tıpkı geçen yılki gibi parkta yaptığı antrenmanlara yeniden başlamanın zamanı gelmiş de geçiyordu.
Kafasında yapacağı çalışmayı planlayarak parka ulaştı. Tam da istediği gibi sabahın körü olduğu için etrafta kimsecikler yoktu, yani nerdeyse....
Gözleri banka uyumakta olan bir çocuğa takıldı. Onu daha önce hiç görmemişti. İlginç, burada ne yapıyordu ki... Bundan banane diyerek kafasındaki düşüncelerden kurtuldu ve top ile ısınma hareketleri yapmaya başladı.
Topun ağaca çarpmasıyla çıkardığı ritmik ses Aoto'yu uyandırdı. Başta Tagi'yi yanında görmeyince endişelendi ama sabah olunca gidip etrafı dolanacağını söylediğini hatırlayınca rahatladı.
Karşısında, arkası ona dönük şekilde, ağaç ile duvar pası yapan kişiyi izliyordu. Kendisi futbol oynamayalı ne kadar uzun zaman olduğunu geçirdi aklından.
Ritmik paslaşma sesi, çekilen sert bir şut gürültüsüyle bozuldu. Çektiği şut o kadar sertti ki ağaca çarpıp seken top tüm hızıyla Aoto'ya ulaştı. Aoto, ne yaptığının bile farkına varmadan içinden gelen bir refleks ile ayağının dibindeki topu kavradı.
Sanki başka biri kontrol ediyormuşcasına elinde olmadan top ile sanatsal haraketler yapmaya başladı. Evet sanatsal, çünkü yaptığı tam olarak buydu.
Aoto'nun bu becerisi karşındaki Kota, ona şaşkın gözlerle baktı. Ancak bu şaşkınlığını altında büyük bir takdir yatıyordu.
"Hey!" Onu dünyaya geri getirmek isteyen bir hali vardı. "Topu atsana."
Aoto, bu bağırış üzerine kendine geldi ve bir yabancının topu ile oynamakta olduğu gerçeği kafasına dank edince utandı. Bir şey söylemeden ve olduğu yerden ayrılmadan uzun bir pas verdi.
"Bizden başka antrenman arkadaşı buldun demek." Alaycı bir ses tam bu sırada yükseldi.
"Sen önce yatağından vaktinden kalkmayı öğren!" Kota, Ouzou'nun söyledikleri yüzünden neredeyse kızarmıştı.
"Ağlama geldik işte."
Aoto, karşında duran üç yabancı kişiyi dikkatle inceliyordu. Bakmayın üç kişi olduklarına tek biriymiş de klonlanmışlar gibi görünüyorlardı. Tek fark saç şekilleri ve giydileri kıyafetlerin renkleriyde. Bir de tavırları.
"Sen de bize katılmaz mısın?" Ryuuji, diğerlerinden daha dostane bir tonla Aoto'ya seslendi.
Yabancının sesi ile düşüncelerinden ayrılan Aoto, kararsızlık içinde sessizliğini sürdürdü. Elbette, oynamak istiyordu ama çekingen yapısı ağır basmaktaydı.
"Konuşamıyor galiba." Ouzou, düşmanca olmaktan uzak bir tavırla şaka yaptı.
"Kota-kun'dan çekindiysen boşuna korkma, kimseyi ısırmaz." Kahküllünün bir diğerine isimi ile hitap etmesi Aoto'nun zaten karışmış kafasını iyice allak bullak etti. Onları henüz tanımıyordu ki.
"Nereden bilsin Kota kim?"
"Ah, benim hatam.." Ryuuji sırıttı. Diken saçlı ve sarı kıyafetli olanı işret etti. "Bu, Kota.." Ardından dağınık saçları yüzüne düşen kırmızılıyı ima ederek "Ouozu.." Sonunda elini Göğsüne götürerek "Ben de Ryuuji Furuya."
"Aoto Gonzalez.... Takuma.." Aoto, sessizliğini sürdürmeyi dilerdi ancak karşısındakilerin kendilerini tanıtmakları onun da bunu yapmasını zorunlu kılıyordu, görgü kuralları. Soyadını ilk defa arkasında yatan gerçeği bilerek söylemek kabinde bir sızıntıya neden oldu.
"Oynarsan 2 vs 2 maç yapabiliriz." Ryuuji, önerdi.
"Hadi, işte! Çekinmesene." Ouzou, gaz verdi.
Aoto, ısrarlarını kabullenip onlara doğru yürüdü. Ryuuji'nin düşünür bir hali vardı."Eh, zaten bizden önce de oynadığınıza göre siz Kota'yla takım olun."
"Bana uyar." Ouzou, omuz silkerek onayladı.
"İyi.." Kota, kısık ve gergine yakın bir sesle söyledi. Aoto'yu ilk gördüğünden beri kendisini ve ilgisini ona çeken bir şeyler vardı içinde.
Pozisyon alıp kale görevi gören ağaçlar arasında yaptıkları maça başardılar. İkiye - iki oynadıkları için ilerlemek amacıyla sürekli paslaşmaları gerekecekti. Ancak Aoto, topu ayağına alır almaz karşındaki iki rakibini de hızlı olduğu kadar çevik hareketlerle geçerek gol attı.
Üçüzler şaşkına dönmüştü. Aynı şeyi yapmayı Kota da denediyse de başaramadı. Bu Aoto'ya özgü bir yetenekti. Aralarındaki maç böyle devam ederken arada paslaşmayı da ihmal etmediler.
Oyuna öylesine dalmışlardı ki birinin onlara doğru gelmekte olduğunun farkına varmadılar. Kota'nın hey heyleri yine üzerindeydi. Karşıya doğru o sert şutlarından birini çekti. Kardeşleri sertçe uçan topu durdurmak için çaba bile göstermeden yolundan çekildiler, kendilerini sakatlamaya niyetleri yoktu.
Önünde engel kalmayan top doğrudan onlara gelmekte olan kişinin üzerine uçtu. Neyse ki uzun boylu çocuk usta bir kavrayışla sert topu tutarak hepsini etkiledi. Gelen Tagi'ydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑮𝒓𝒂𝒏 𝑬𝒔𝒄𝒂𝒑𝒆 | Aokota | Ginga E Kickoff!! ヅ (Victory Kickoff!!)
FanfictionTekinsiz bir yetimhanede zorluklarla dolu bir hayat süren Aoto ve can dostu Tagi, gizli bir örgütün yapmakta olduğu hain planları öğrendiklerinde kaçmaktan başka çareleri kalmaz. Bu büyük kaçış, kendileri de dahil birçok kişinin hayatını derinden et...