𝑺𝒆𝒄𝒖𝒆𝒔𝒕𝒓𝒐

99 15 32
                                    

Güneşin kesinlikle parıldayan ışıkları, sık yapraklı koru ağaçlarının arasından birer huzme gibi geçerek çimenlere ulaşıyordu. Etrafta yuvalarında öten kuşların sesleri yankılanıyordu. Son derece güzel bir sabah olabilirdi, tabii başka şartlar altında olsaydı.

Kota ve Aoto uyanır uyanmaz korunun çıkışına ulaşmak için koyuldukları yola devam ettiler. İkisi de pek fazla konuşmadı. Düşük çeneli insanlar değillerdi ama belki de biraz fazla sessizlerdi. İçten içe ikisi de konuşmak istiyordu ancak bulundukları karmaşık durum konuşacak bir konu bulmalarına engel oluyordu.

"Yaklaştık?" Aoto, Kota'nın onayını bekler şekilde içinde bir coşku kıpırtısıyla sordu. Korunun sınırına varmak üzere olduklarını azalan ağaçlar ve otoyoldan gelen araba motoru seslerinden anlamıştı.

"Evet." Kota onayladı.

Son ağaç dallarını da geçerek korudan dışarı son adımlarını attılar. Rahatlayacak zamanları yoktu. Artık tamamen açıkta kalmışlardı ve örgütün onları bulması an meselesiydi. Mahallelerine geri dönmeye çalışsalar bile yolda yakalanırlardı. Bir an önce birilerine haber ulaştırmaları gerekiyordu.

Otoyoldan geçen arabalardan birini durdurup sürücünün telefonunu kullanmayı rica etmek konusunda anlaştılar. Hemen polisi arayacaklardı ve böylece güvenliklerini sağlamış olacaklardı.

Yolun koruya yakın olan kısmında duran bir arabanın yanına giderek canımı tıklattılar. Olabildiğince sakin konuştular ve sürücü adam telefonunu vermeye razı oldu. Tam bu sırada arkalarında beliren diğerleri Kota ve Aoto'nun ellerini ters kelepçe pozisyonunda kavradı. Sürücü arabadan inip kapıları açtı.

"Binin!" Örgüt adamının sesi emir veren bir tondaydı ve hiç mi hiç şakası yoktu. İkili arabaya binmek zorunda kaldı. Kapı taraflarına birer adam otururken Kota ve Aoto ortadaydı. Sürücü ön koltuğa yeniden oturdu ve motoru çalıştırdığında araba yol aldı. Kimse konuşmuyordu. Bu sessizlik yaklaşmakta olan fırtınanın habercisiydi.

Bu kaçırma planı dün gece özenle hazırlanmıştı. Örgüt üyeleri koruda ikilinin izini kaybetmişlerdi. Ancak bu onları durdurmak için yeterli değildi. Korudan ayrılıp çıkışı olan otoyola ulaştılar ve arabalarını bilerek yakına park ettiler. Gereken tek şey Kota ve Aoto'nun korudan çıkış anını beklemekti. Tuzaklarına kolayca düştüler.

"Bizi nereye götürüyorsunuz?!" Kota, büyük bir cesaret gösterisiyle sordu ya da sadece yürek yemişti.

"Nereye gitmek isterdin paşam?" Arabanın sol kapısının orada oturan adam gevşek bir tavırla yanıtladı. Adam tam da Kota'nın yanındaydı. Kota'nın sağında ise Aoto vardı ve onun yanında yani sağ kapının orada diğer adam vardı.

"Ne istiyorsunuz bizden??" Kota yanıt bulmayan sorularına devam etti.

"Ah, inan bana çocuk mesele bizim sizden ne istediğimiz değil. Sizi yanımızda geçici bir süreliğine misafir edeceğiz. İstediklerinin ne olduğunu onların yanına gittiğinde sorarsın."

"Kimlerin?"

"Sizi sattığımız kişilerin." Adamın yüzünü pis bir sırıtış kaplarken Kota'nınkinde ise dehşet vardı.

"Kaçabileceğinizi düşünmedin, değil mi Takuma?" Adamın sorusu doğrudan Aoto'yaydı. Ancak o sessiz kaldı. Araca bindiğinden beri kaskatı kesilmiş öylece yere bakıyordu.

"Bir kere kaçtı bir daha kaçar!" Kota, Aoto'ya destek çıktı.

"Yeter be konuştuğunuz!" Sağda oturan adam gürledi. Yol boyunca söylediği ilk kelimelerdi bunlar. Sol kapıda oturan adamın aksine çok daha sert ve sinirliydi. Şoförün ağzını ise bıçak açmıyordu. Bu üç örgüt üyesi de birbirinden oldukça farklıydı.

Yolculuğun devamı baştaki ölüm sessizliği ile devam etti. Sağdaki adamın sert çıkışı Kota'nın titremesine sebep olmuştu. Böyle bir durumdan aksi de beklenmezdi zaten. Kota'nın gözü yollardaydı. Giderek ıssızlaşan sokaklardan geçişlerini seyretti. Araç nihayet durduğunda kendilerini kenar mahalle kutularında buldular.

İki adam tarafından araçtan indirildiler ve yıkık dökük eski bir gece konduna doğru götürüldüler. Kota başta yürümeyi reddetti ama adam onu öyle sert itti ki az kalsın yere düşüyordu. Çaresizce zorlandığı adımları attı.

Gecekonduna girdiklerinde yere oturtulup tekrar bağlandılar. Kota direniş gösteriyordu ama onun tam aksine Aoto yaşanan her şeyi kabullenmiş gibi bir denileni iki etmiyordu. İplerle işi biten adamlar dış kapıya doğru yürüdü. Sert olan üye gitmeden önce son bir defa, omzunun üstünden, ikiliye baktı. Korku ve umutsuzluğun bir karışımı içerisinde yere çökmüşlerdi.

Adamlar gecekondundan çıktı ve ikiliyi olacaklar konusunda büyük bir belirsizlik içerisinde bıraktı. Uzaklaşan ayak sesleriyle birlikte şu sözler duyuldu.

"Dosya çocukta, çocuk elimizde.."

𝑮𝒓𝒂𝒏 𝑬𝒔𝒄𝒂𝒑𝒆 | Aokota | Ginga E Kickoff!! ヅ (Victory Kickoff!!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin