BÖLÜM 8

24 6 0
                                    

Güneşin batışı, gökyüzünün aldığı muazzam görüntü, havanın sıcaklığı ve yanımda bulunanlar sayesinde kendimi çok mutlu hissediyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Güneşin batışı, gökyüzünün aldığı muazzam görüntü, havanın sıcaklığı ve yanımda bulunanlar sayesinde kendimi çok mutlu hissediyordum. Bu hayatta beraber olmak diye bir şey vardı. Hep beraber olmak, hiç ayrılmamak ve hep birbirimizin yanında olmak vardı bu hayatta.

Bu bağı güçlendirmek için elimizden geleni yapmamız gerekiyordu, savaşmamız gerekiyordu.

Her zaman. Sırt sırta verip bu savaşta galip gelmemiz gerekiyordu. Yenilgi elbet olucaktı ama kazanmakta olucaktı. Kaybetmek diye bir şey yoktu. Ya kazanırsın, ya da öğrenirsin. Kaybetmek kelimesi bize ters düşerdi.

Hayatımız boyunca bunun devam etmesi gerekiyordu.

🖤

Öykü'nün anlatımıyla...

"Koş Beyza!"

Beyza ile uzun koridorda koşmaya başlamıştık. Cemre hocanın çığlığını duyunca bütün sınıf ayaklanmış, sınıftan çıkmıştı.

"Duru! Ela! Bekleyin!" Elimi kaldırdım ve 'durun' diye bir işaret yaptım. İkiside durup bize baktılar. "Neler oluyor?"

Yanımıza gelen kıza kaydı gözlerim. Meraklı ve korku dolu gözlerle bize bakıyordu.

Ela kızın elini tuttu ve yeniden koşmaya başladık. Diğer koridora sapınca ortamın ana baba gününe döndüğünü çok net bir şekilde anlamıştık. Kalabalığın arasından geçtik ve sonunda Cemre hocayı gördüm.

"Ambulansı arayın çocuklar!"

Kadir hocanın yüksek çıkan sesi sayesinde herkes bir an kendine gelir gibi oldu ve kalabalığın arasından biri ambulansı aradı. Yerde yatan Cemre hocaya kaydı gözlerim. Baygındı. Yine.

Yarım saat içerisinde ambulans geldi ve Cemre hocayı hastaneye götürdüler.

"Ona bir şey olmaz değil mi?" Daha demin yanımıza gelen kızın gözleri dolmuştu. Konuşurken sesi titriyordu ve her an hıçkıra hıçkıra ağlayabilirdi.

"İnşallah olmaz" dedim açık kapıya bakarak.

Etraf iyice karışmıştı. Zil çalınca herkes sınıflara dağıldı. Son ders olduğu için Allah'a şükür ediyordum. Bir an önce eve gitmek ve uyumak istiyordum. Sınıfıma doğru ilerliyordum ki, biri önümü kesti.

"Cemre hocaya ne oldu?"

Bakışlarım Mert'e döndü. Bilmiyorum dercesine omuz silktim.

"Bayıldı, istifra etmiş yine, belliydi."

Kaşları havalandı daha sonra başını salladı ve önümden çekilip sınıfımı gösterdi.

SUYUN DERİNİ💙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin