Bölüm:5/Kızıl Gök Part 2

2 1 0
                                    

Karanlık bir evren yarattım onlara. Zihinlerinde en parlak şekilde canlansın diye. Ay ışığının etki etmediği, ağaçların dokunulmasa gölgeden ibaret olduğu, gözün gördüğünün sınırlı olduğu bir evren. Gök bu sefer kararmış, bulut yok, yıldızlar? Hayır, yok. Toprağın altından doğa ananın gücü sarmalamaya başlıyor etrafı. Minik toz bulutu gibi... Sonrasında o toz büyüyor ve parlamaya başlıyor. Etraf aydınlandıkça görüyoruz üçümüz de. Kıyamet ve kıyamet getirenler. Arkalarına almışlar sanki eceli, ebedi düşmanlığın kaçınılmaz sonunu.  Canavarının üzerinde, çok şey gizleyen ama öfkesini gizleyemeyen Elautt, ordusu ve yerdeki yanmış insan kalıntıları; bunların arasında yalnız kemikleri kalan peri kanatları ve üzerinde ölüm dansını yapan Mayura...

"Bu korkunç" derin nefeslerim arasında gösterdiğim ilüzyondan çıkıp Vanessa'ya döndüm. "Yani rüyaların, uykunda bile huzur bulamayışın, gelecekte olacakları hepimizden iyi bilişindendi." Başını salladı iki yana ve şakaklarını ovdu bir süre. "Tanrılar... Halen inanamıyorum yani tüm bunlar..."

"Gelecek hiçbir zaman kesin değildir" Emma'ya tebessüm ettim. "Luna, sende güçten düşüyorsun. Sezgilerin yüzünden. Bu geleceğin pek parlak olmayacağını göstersede, bir nebze çokta karanlık olmayacağını düşünemez miyiz? Kehanetlerdeki çoğu şey gerçekleşmedi henüz. Kaderin akışını değiştirecek bir şeyde olmadı..." Çaresizce ellerini izledi ve bir süre sonra gözlerimin içine baktı. "Sanırım gerçektende büyüklerin yardımına ihtiyacın var. Biliyorum, belki gelemeyiz demiştim ama seni bu halde oraya tek başına gönderemeyiz."

Ben konuşamadan Vanessa söze atladı. "Evet, seninle, peri diyarına geliyoruz. " Tam ağzımı açtığımda devam etti. "Katiyen olmaz, zorunlu hissetmeyin ama of öf, yapmana izin vermiyorum. Diğerlerinin işi gücü yok zaten, gelirler."

Emma bir şeyi unutma dercesine parmağını kaldırdı ve "Kevin yorgun, haftasonuna iyi olacaktır, o zaman gitmemiz daha uygun zaten hepimize herhalde." dedi. 

"Buna gerçekten gerek yoktu" dediğimde yeniden susturuldum ve tablo olayını anlatmamı istediler. Omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Şey, kütüphanede Edna'nın, yani Morana'nın kızı olan Homerai'nin, tablosunu görünce oldu işte. Bazen, size nasıl anlatacağımı tam olarak bilemesemde, nesnelerin ve kişilerin arkasındaki daha doğrusu içindeki gerçekleri görebiliyor ve hissedebiliyorum. Bazen duyuyorum... Kehanetlerin neden halka sunulmadığını artık biliyorsunuz. Çünkü biz koruyucu perilerin algıları açıldı, sezgileri köreldi. "

Bir süre sessizleştik. Konuşmaya dilimiz varmıyordu. Oturduğum yerde binlerce kez art arda gelen titreme hisleriyle boğuşuyordum. Korkulu rüyamızın, senelerce bu distopyayla yetiştirilmemizin sonunda gerçekten bunun var olabileceğini bilmek... Ölümsüz değildik ve ölmek bizi korkutuyordu. 

"Çok gerginim" Bu sessizliği Vanessa böldü. "Ve bu hiç hoşuma gitmiyor."

"Sanırım zor olsada başka konulara geçmemiz gerek, gezegen parlak ve canlıyken belkide yıllar sonrasına kafa yormayalım." Emma elini omzuma koyup sıvazladı. Sevimli bir şekilde gülümsedi. "Mesela şu Warlock olaylarını daha detaylı anlatabilirsin. Yer adı vermek yerine"

Vanessa o ruh halinden çıkıp kahkahalara boğuldu. "Kütüphane Warlock, göl kenarı Warlock, ikinci defa yeniden kent meydanında Warlock" Hadi ama! Kodluyordum işte ne güzel işin içine girmeden. Bunun için laf yememeliydim. Vanessa'yı kolundan hafifçe ittirdim. "Hey! Hepsini hemen anlatmamı bekleyemezsin değil mi?" dedim. Emma da güldü. "Bir tanesini bile anlatmadın ki."

"Off tamam be! Anlatacağım. Kütüphane dışında çok bir olay yok diğerlerinde. Göl kenarında ben orman tarafta ahududu toplarken bir ses duydum sincap sandım, sonra bir baktım o da topluyor. İkinci karşılaşmamızdı bu bu arada. Biraz dik başlı davrandım etrafında bir sürü olduğunu ve peri alanımıza girdiklerini görünce. Koruma iç güdüsü işte. Sonra Kraliçe Ida'nın çağırmış olduğunu öğrendim bir şey demedim. Beklerken de meyvelerimiz lezzetli diye yemeye gelmişler. Göl kenarında oturmaya gittim onları bırakıp. Getirdiğim keklerimin üzerine meyve koyup yerken yanımda belirdi. Tuhaf bir şekilde sohbet ettik. Sonra bende kalan keklerin hepsine meyve koyup onlara ikram ettim. Bu kadar."

Nerita'nın Kalbi (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin