"Genç Manken Karen Hunter, New York gecelerinde böyle görüntülendi!"
"Karen Hunter, Paris Moda haftasında defileye çıkacak mı?"
"Manken Karen Hunter, sosyal medyada böyle pozlar paylaştı!"
"Bikinili fotoğrafları çok konuşuldu!"
"Görenleri hayrete düşürdü!"
"Fiziğiyle hemcinslerini kendine düşman etti!"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Açık televizyonda neredeyse son seste duyduğum seslerle gözlerimi araladığımda yüzümü buruşturdum. Homurdanarak telefonumu aradım yatakta, yine maillere bakarken uyuyakalmış olmalıydım.
Yastığın arasında telefonumu bulduğumda kısık bakışlarla ekrana baktım. Sabahın dokuz buçuğuydu!
"Tom!" diye seslendim içeriye doğru. Cevap gelmeyince daha çok sinirlendim. "Tom!!"
"Ne oldu Karen?" dedi bana karşılık Tom. Biraz olsun televizyonun sesini kısmıştı.
"Kapat şu televizyonu!"
"Aaa!" dedi beni ayıplar gibi. Ayak sesini duydum hemen sonra. Odamın kapısında dikildi. "Bütün magazin programları boy boy senin fotoğraflarını, videolarını yayınlıyor. Her yerde sen varsın be kadın!"
İçimdeki hırs hep daha çok artsa da keyifle gülümsedim.
"Öyle mi?" dedim alayla. "Eh canım, güzeli kim konuşmaz?"
"Ha şöyle," diye keyiflendi Tom. "Gel de bir bak şu haberlere!"
Kahkahayla yorgandan sıyrılıp çıplak ayaklarımı yere bıraktım. Dağınık siyah saçlarımı elimle diğer tarafa ayırıp koşar adımlarla salona geçtik. Büyük bir evim vardı artık. İçinde merdiveni, terası ve havuzu olan. Hatta yakın zamanda jakuzi de gelecekti. Tom bunun için hayli heyecanlıydı, ben bile heyecanlıydım...
Büyük televizyonun karşısında durduğumuzda haberlerin sesini bir kez daha işittim. Geçen gün gittiğimiz Miami tatilindeki fotoğraflarım gerçekten çok konuşulmuş, birçok kişi beğenmişti. Şimdi bile hâlâ etkisi sürüyordu.
