——&——Katherine, vampirleri avlayan vampir avcısını uyandırmak için yola devam etmişti ancak uzun süredir haber alınmıyordu. Klaus, Elena'nın kanınından kendisine bir kutu tüp aldıktan sonra kaybolmuştu. Stefan ise hala karındeşendi ve Lane onu düzeltmenin bir yolunu arıyordu ancak Klaus onu telkin etmişti, geri dönüşü yok gibi görünüyordu. Diğer yandan Tyler ise melez olmanın verdiği güçle mutluydu.
Lane, Salvatore malikanesinin kapısını tıklattıktan saniyeler sonra kapı açıldı. İçeriden müzik sesi ve kadın kahkahaları yükseliyordu, Damon kapıya yaslanarak gülümsedi. "Hoşgeldin eski yakın arkadaşım."
Lane ona gözlerini devirdi ve umursamadan içeriye girdi, çıkardığı ceketi Damon'ın suratına fırlattı.
Damon alayla, "Sana da günaydın." dedi.
Kız umursamadan salona doğru ilerledi; yerlerde kan lekesi, yaklaşık beş tane kahkaha atan kolları kana bulanmış kadın ve eğlenen Stefan vardı.
Lane hemen kadınlara döndü, "Buradan gidin, şimdi." dedi, sesi sert ve tehditkardı, hemen itaat ettiler.
Stefan elindeki viski dolu bardağı kenara koydu, "Hadi ama Lane, bütün eğlenceyi bozuyorsun. Sen böyle bir kız değildin." dedi ve abisini işaret etti. "Damon ile her gece sabahlara kadar eğlenirdiniz, arkanızı toplayan hep ben olmuştum."
Damon yorgun bir şekilde iç çekti, "Maalesef kardeşim, eski Lane tamamen gitmiş. En azından eskiden gülerdi, şu an sadece somurtuyor." dedi.
Lane parmaklarını göz pınarlarının altına yerleştirerek sakinleşmeye çalıştı, "Damon kardeşin bir karındeşen oldu ve sen hala onunla espri yapmaya devam mı edeceksin?" dedi.
Damon her zamanki gibi etkileyici bir şekilde gülümsedi, "Şaka yapıyorum, sadece eski seni özledim." dedi.
"Asla eskisi gibi olamayacağımızı da biliyorsun Damon." dedi Lane.
Damon kendinden emin adımlarla kıza yaklaştığında Lane hemen Stefan'ın yanına gitti ve elindeki bardağı aldı. Karındeşenin duygularını geri getirebilmek düşünüldüğünden çok daha zordu, Stefan her seferinde işi yokuşa sürüyordu ama Lane'in vazgeçmeye niyeti yoktu.
Uzun geçen ikna etme çalışmalarının ardından yukarıdan bir bağırış yükseldi, Stefan ve Lane aynı anda birbirlerine döndüler. Melez koşarak yukarı çıktı, karındeşen ise istemeye istemeye kızı takip etti.
Sesler Damon'ın odasından geliyordu, Lane kapıyı hafifçe araladı. Vampir, sandalyeye zincirlenmiş ve karnında bir demir sopa ile bağırıyordu.
Damon kapıyı aralanmış bir şekilde görünce hemen bağırdı, "Lane, kurtar beni!" dedi.
Kızın elleri titremeye başladı, aklına babasının ölümü geldi. Babası da aynı şekilde sandalyeye zincirlenmişti, kim bilir ölmeden önce ne kadar acı çekmişti, huzurlu bir ölüm onun da hakkıydı.
Stefan kızı ittirdi ve Lane düşüncelerinden sıyrıldı, kardeşinin karnındaki demir sopayı çekti. Lane sadece izliyordu, en ufak bir tepki dahi vermiyordu.
Stefan gülümsedi, "İşte bu sefer ben yapmadım." dedi.
Lane sonunda kendisine gelerek zincirleri çıkarmaya yardım etti, Damon kızın gözlerinin içine bakmaya çalıştıkça kız kaçıyordu.
Zincirler tamamen çözüldüğünde Lane geri çekildi, "Bunu Stefan yapmadıysa kim yapmış olabilir?" dedi.
Damon ayağa kalktı ve hemen esnedi, "Bir cevabım var ama seni mutlu etmeyecek." dedi, Lane meraklı bir şekilde onu dinledi. "Babanın hayaleti beni rahatsız ediyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saorsa & klaus mikaelson
FanfictionLane, babasının ölümünden uzun süre sonra arkadaşlarının çağrısı üzerine Mystic Falls'a döner ancak köken vampirlerin hayatını bu kadar değiştireceğinden habersizdir. the originals fanfic by frenyth