İyi geceler okuyucularım ✨💖
Yeni bölüm çok heyecanlı sizlere iyi okumalar.
Mağazamızda küçük bir mutfak bölümümüz vardı molalarda felan çay, kahve içmek için. İki tane sade kahve yaptım ve tepsiye koydum. Giderken Aylin ve Zülal'ın bana güldüğünü farkettim. Onlarla da alınacak bir hesabım vardı.
Fuat abinin kapısının önüne geldim kapıyı tıklattım ve içeriye girdim. Ama içeriye girer girmez beni öksürük tuttu çünkü ikisi de karşılıklı sigara yakmış içiyorlardı.
Öksürmemin sebebi sigaraydı. Sigaranın ağır kokusundan dolayı nefesim daralmıştı ve öksürük tutmuştu. Öksürdüğümü farkeden Ayaz Bey ayağa kalktı ve adımlarını bana yönlendirdi.
Ayaz Bey: İyi misin? Ne oldu?
Ben(zor nefes alarak): Sigardan dolayı.
İki adım gerisinde olan masaya doğru yöneldi ve sigarasını söndürmek adına küllüğe bastırdı. Elimdeki tepsiyi tutamadığımı farketmiş olacakki elimdeki tepsiyi alarak masanın üzerine bıraktı. Ayaz Bey, sigarasını söndürmemiş ve hâlâ içen Fuat abiye sinirle döndü.
Ayaz Bey(sinirli çıkan sesiyle): Söndür şu sigarayı.
Fuat abi sıkılarak sigarasını söndürmek zorunda kaldı.
Sonra beni bir sandalyeye oturtu ve birinden su getirmesi için 'arkadaşlar biriniz su getirebilir misiniz' diye seslendi. Çok geçmeden odaya elinde suyla Zülal girdi. Zülal şaşırmış bir tavırla kafasını 'noldu' der gibi salladı. Ben de 'bir şey yok' gibisinden kafamı yavaşça yukarıya kaldırdım. Zülal suyu Ayaz Bey'e verdi ve odadan çıktı. Ayaz Bey suyu bana uzatarak içmemi istedi ama ben uzattığı suyu geriye ittirerek ayağa kalktım.
Ben(biraz sakinleşmiş nefesimle): Teşekkür ederim ama gerek yok bu kadarına.
Bir iki adım attım ki başımın dönmesiyle birlikte sendeledim tam düşecekken birinin kolundan tutmuştum. Sonradan farkettim ki Ayaz Bey'in kolundan tutmuşum. Elimi hemen geri çektim.
Ayaz Bey: İnadını bir kenara bırakta otur kötü gözüküyorsun.
Ben omuz silktim ve Fuat abinin kahvesini önüne koydum. Ayaz beyin kahvesini eline verdim ve odadan çıktım.
Odadan çıkar çıkmaz lavaboya gittim.
Kendi kendime ' Ya rezil oldum işte. Bu işide elime yüzüme bulaştırdım kesin bu sefer kovulacaktım. Kovulursam nasıl iş bulurum ben' düşünürken Aylin geldi.Aylin(korkmuş bir şekilde): Kızım iyi misin? Zülal anlattı bir şey mi oldu?
Ben: İyiyim yok bir şeyim. Sigara içiyorlardı o yüzden öksürmeye başladım işte.
Aylin(imalı sesiyle): Zülal, Ayaz Beyin senin yanında durduğunu ve sana yardım ettiğini söyledi.
Ben: Siz varya dedikodu için geldin dimi. Neyse ben şimdi işimin başına dönmem gerekiyor ama sonra anlatacağım.
Aylin 'tamam' dedi ve çıktı. Hemen arkasından ben de çıktım. Boşları almak için tekrar Fuat abinin odasına gittim. Kapıyı tıklattıktan sonra içeriye girdim.
Ben: Eğer kahveleriniz bittiyse almamı ister misiniz?
Ayaz Bey benim geldiğimi farketti ve kahverengi gözlerini benim gözlerime dikti.
Ayaz Bey(endişeli sesiyle): Daha iyisin dimi.
Bu adam benden ne istiyordu. Sanane benden dimi yani.
Ben: Bu sizi ilgilendirmez. Yine de teşekkür ederim.
Ayaz Bey(pek hoşnut olmamış gibi): Rica ederim. Çıkmadan önce sizinle konuşmak istiyorum.
Beni delirtmeye mi çalışıyordu. Benimle ne konuşucak acaba(!)
Hızlıca boşları aldım ve çıktım. Ben odadan çıkana kadar Ayaz Bey'in gözleri benim üzerimde oyalanıyordu. Bu adam benden ne istiyordu hâlâ anlamış değilim.Düşüncelerimi bir kenara atarak Aylinin yanına mutfağa gittim.
Ben: Bu adam benle konuşmak istiyormuş. Bir gitmedi ha.
Aylin: Belki etkilenmiştir.
Bu kız benimle uğraşmayı çok seviyordu ama yeri değildi. Sert bir şekilde Aylinin koluna vurdum.
Ben(kısık sesle): Kes o sesini. Bu adam bir gitsin ben biliyorum. Zaten sabah sattınız sizinle alınacak bir hesabım var.
Sinirlenmem hoşuna gitmiş olacakki Aylin kısık sesle gülmeye başladı.
Ben: Aylin!
Aylin 'tamam' dedi ama hâlâ gülüyordu. Bende mi bir sıkıntı vardı yoksa beni bulanda mu bir sıkıntı vardı. Aylin gülerek yanağımdan makas alınca bende onu elime aldığım kepçe ile kovalamaya başladım. Aylin yorulmuş olacakki nefes nefes çıkan sesiyle zar zor 'dur' diyebildi.
Aylin: Ya tamam valla şakaydı. Dur artık.
Ben: Tamam ama bir daha saçma sapan şakalar yapma bana.
Aylin, beni kafasıyla onayladı ve içeriden çağrıldığı için gitti. Ben ise burda tek kalmış kendi kendime düşünüyor ve söyleniyordum.
Kendi kendime 'ne konuşucak acaba benle, yoksa işten mi kovar ' diye kısık sesle konuşurken birden arkamı dönememle onunla burun buruna gelmem bir oldu. Tabii burun buruna dediğime bakmamak gerek. Heralde kapılardan geçerken eğiliyordur. Off tamam abartıyorum ama uzun yani benden 10 cm felan uzun ben 165'sem o 1.75-1.80 bir şey.
Herneyse düşündüğüm şeye bak adam dibimdeydi şuan. Acaba beni duyduğu diye korkarken o konuşmaya başladı.
Ayaz Bey(sırıtarak): Merak etme seni işten felan kovmayacağım.
Ne duymuş muydu? Aylin ile konuştuklarımızı duyduysa. İnşallah yeni gelmiştir yoksa ben mahvolurum.
Ben: Iıı aslında sizden bahsetmiyordum yani...
Ayaz Bey(gülerek): Tamam tamam sakin ol sen nasıl diyorsan öyledir.
Birazdan yüzüne çakacağım gerçekten. Benimle dalga mı geçiyordu? Bu adam beni çıldırtıyordu resmen. Sürekli dalga geçer gibi konuşuyor ve sırıtıyordu. Sakin kalmaya çalışarak bir adım geriye çekildim.
Ben: Bir şey mi istemiştiniz Ayaz Bey.
Ayaz Bey(sıkılarak): Ayaz Bey mi? Çok resmî oldu bu sanki biraz daha samimi konuşabiliriz bence.
Ben: Benim patronum olduğunuz için 'Ayaz Bey' diyorum bir sakıncası mı var.
Ayaz Bey(sırıtarak): Var.
Ben daha fazla uzatmak istemediğim için. Elimi yakınımda duran tezgaha dayadım ve sıkılmış bir tavırla konuşmaya devam ettim.
Ben: Neden gelmiştiniz bir sıkıntı mı var.
Ayaz Bey: Sadece iyi olduğundan emin olmak istedim eğer sigaraya karşı bir şeyin olduğunu bilseydim asla içmezdim.
Bu adam haddini aşmaya başlamıştı. Sinirli bir şekilde üstüne yürüdüm. O ise pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Yaptığım her haraket hoşuna gidiyordu.
Ben(sinirle): Benim iyi olduğum veya olmadığım sizi hiç ilgilendirmez. Sigarayı da içebilirsiniz bu da beni ilgilendirmez. Bir daha asla benimle ilgili böyle konuşmayın. Saygısızlık yaptığım için özür dilerim.
Belki anlayışla karşılar ve peşimi bırakır umuduyla son sözümü söyledikten sonra çantamı aldım ve tam yanından geçip gidecekken kolumdan tuttu ve beni duvarla kendi arasına aldı.
Ayaz Bey(az bir şey sinirli tavrıyla): Sadece özür dilemekle affedilebilecek bir şey değil bana karşı yapılan saygısızlık.
Bana her saniye daha da fazla yaklaşıyordu. Kalbim küt küt atarken onu ittirmeye çalışsam da ayı gibiydi yerinden bile oynamıyordu. Bir adım daha yaklaşarak aramızdaki bütün mesafeyi kapatmıştı. Az bir şey ittirdikten sonra yüzüne sert bir tokat attım.
Sizce nasıl bir bölümdü?
Yorum yapmayı unutmayın sizleri seviyorum sonraki bölümde görüşmek üzere. 👋🏻👋🏻👋🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluğum
FantasiaDaha çoçuktum hatırlamıyordum bile ama hayat bizi ayırmıştı ondan yıllar sonra birbirimizi bulmuştuk ama ben onu tanımıyorum bile o bana bir yabancıydı.