Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Bugün beni mutlu etmek isterseniz, birazcık oyları arttırabilirseniz eğer çok mutlu olurum. Ufak bir bayram hediyesi olsun bana da hem:,)🖤 Keyifli okumalar.
YUNGBLUD - I Was Made For Lovin' You (from The Fall Guy)
İnsan hayatı, en tahmin edemeyeceği şeylerin art arda sıralanmasından ibaret bir ömürdü.
Asla yapmam denilenler, edilen büyük yeminler...
Tüm bunların bir bir gerçekleşmesini izlerdik onca sözün ardından. Ve insan, yapmam dediği ne varsa, o an geldiğinde tüm yeminlerini yutarak yapmak zorunda kalırdı. Çünkü insanı insan yapan şeylerde, payına düşen hatalarıydı.
Tıpkı şimdi olduğu gibi.
Efran'la yeniden bir araya geldiğimde onu kendi ellerimle öldürme yeminleri veren benken, şimdi onunla aramızda yalnızca uyumak üzere olan küçük Piraye vardı.
Sözlerimin hepsini nasıl da kendi büyük adımlarımla çiğnediğimi izliyordum paylaştığımız derin sessizlikte.
Parmaklarım aramızdaki Piraye'nin yumuşak, parlak sarı saçlarında gezinirken iyice kısılan gözleri ve dudaklarındaki o geniş tebessümle yüzümü izliyordu. Yaşadığı o bir buçuk hafta küçük bedenini ne denli yormuştu, bunu gördükçe ruhumun yakasına yapışmış olan eller sorumsuzluğumu devamlı sarsıyordu. Vicdanımı sorgulatıyordu bana içimdeki bu ses.
Nasıl onu ihmal ettiğimi, neden bu kadar gün boyunca bir defa dahi görmeye gitmediğimi...
Hatalı olan Efran değildi yalnızca. Şimdi tüm bu suçu, ona yıkarak kendi vicdanımın mahkemesini rahatlatmayacaktım. Hayır... Çünkü bende ortaktım bu yüke.
Yurda geri getirdiğimiz Piraye'yi, üzerini değiştirerek o sevmediği mavi elbiseden derhal kurtarmış, yerine en sevdiği pembe renkli pijamalarını giydirmiştik. Diğer oda arkadaşlarının okul saati olduğundan burada yalnızca o, ben ve Efran vardık.
Şimdiyse onun isteği üzerine bir tarafında ben, diğer tarafındaysa Efran uzanıyordu. Deminden beri dinmek bilmeyen yaşlarını yanaklarından yavaşça silerken, bu sessiz ağlayışı beni daha çok yaralıyordu.
Hangi çocuk sessiz ağlardı ki?
Kendi yansımamı, küçük fakat yarası çok olan Tardu'yu, onda, onun gözlerinde görmek istemiyordum.
Hiçbir çocuk, benim gibi büyümemeliydi.
Çünkü sevginin olmadığı yerde, nefretle büyürdü insan.
Küçük parmakları Efran'ın tişörtünün yakasına sıkı sıkı yapışmışken, yüzü benden tarafa dönüktü. Uyumaya yakın, diğer elinin baş parmağını ağzına götürerek emmeye başlaması üzerine Efran temkinli ve oldukça nazik bir hamleyle bileğini tutarak geri çekti.
"Parmağımızı ağzımıza götürmüyorduk güzelim, değil mi?" Kısık bir sesle mırıldanarak dudaklarından uzaklaştırdığı parmaklarını avcuna hapsetti ve sıkıca sardı.
Kaşları çatılan Piraye elini sertçe ondan çektiğinden, hırçın bir şekilde tamamen sırtını döndü arkasındaki Efran'a. Fakat yine de diğer eli yakasını bırakmış değildi.
"Sen beni istemedin." Yuvarlayarak konuştuğu kelimeler anlaşılır şekilde dudaklarından döküldüğünde, gözlerini ağırca kapatan Efran'ın yüzünden okunan pişmanlık ve suçluluk duygusu, görülmeyecek gibi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIĞINAK
Художественная проза"Buraya yolu düşen herkesin bir acısı, bir amacı, bir geçmişi vardır. Sığınak'a gelen yolu yürüdüysen ve eğer şimdi buradaysan mutlaka kalbine sığdıramadığın, yüzleşmekten kaçındığın bir yaran vardır." İşaret parmağıyla havada ufak, hayali bir daire...