Selamlar. Umarım bayramınız iyi geçiyordur.
Bol bol yorum yapmayi unutmayın, sizi seviyorum.
Beomgyu'nun ağzından:
"Ne oldu da bu kadar yara aldın?"
Karşımda elindeki ilk yardım malzemeleri ile yaralarımı temizleyen taehyun'a karşılık sessizliğimi korumaya devam ettim.
şu an parktaki banklardan birisinde oturmuş bana ilk yardım yapıyordu.
motorla beni bir eczaneye getirmiş, ilaç aldıktan sonra da ne kadar 'ben yaparım, gerek yok. 'desem de kendisi temizlemek istediğini söylemişti.
eğer ısrar edersem o'nun da bana zorbalık yapmasından korktuğum için kabul etmiştim mecburen.
"yere düştüm. "
mırıldanarak söylediğim şeye karşılık inanmadığını belli edercesine güldü hafifçe. "ne zamandan. beri yere düşmek bu kadar yaraya sebep oluyor? aptal yerine koyulmayı sevmem." sesini sonlara doğru baskınlaştırarak konuşması ile gözlerimi kaçırdım.
"baskı yapmayacağım ama bana bir daha yalan söyleme. yoksa bunu sana ödetirim. "
kafamı olumlu anlamda aşağı yukarı sallayıp sessizliğimi korumaya devam ettim.
yüzümü tamamen temizledikten sonra açılan yaralara minik yara bantları yapıştırdı. bana karşı olan bu ilgisini anlamıyordum çünkü herkes taehyun'un ne kadar soğuk birisi olduğunu bilirdi.
"her şey için teşekkür ederim. ben artık eve gideyim."
oturduğum banktan ayaklanarak o'na baktım.
"seni ben bırakayım?"
"hayır, teşekkür ederim. kendim gidebilirim, zaten evim yakin."
daha sonrasında çantamı alarak hiçbir şey söylemeden koşarak uzaklaştım oradan.
***
Tanrısal Bakış:
"heuning neredesin oğlum iki gündür?"
"sorma kanka ya, annem rahatsızlandı. onunla uğraşıyordum. "
sunoo, arkasına yaslanarak önündeki arkadaşına baktı. ardından gözünü jungwon'a dikti. garip bir şeyler vardı sanki.
"sen niye bir kaç gündür böyle durgunsun jungwon?"
jungwon, aniden kendisine yönelen soru ile irkilip hafifçe gülümsedi. "yo, gayet normalim. size öyle gelmiştir." geçiştirmek istercesine konuşarak önüne dönmüştü tekrardan. telefonda birisi ile mesajlaşıyordu.
"beomgyu'nun hoparlörünü gördünüz mü? ayıcıklı."
jungwon, sonunda telefondan kafasını kaldırıp dalga geçer tonda söylediği şey ile soobin o'na ters bir bakış attı.
"yani? bize ne?"
"çok sıkıcısınız lan."
"insanları zorbalamaktansa sıkıcı olmayı yeğlerim. "
soobin, ayaklanarak arkadaşlarına yönelik konuştu. "neyse, ben kantine gidiyorum. gelen var mı?" sunoo kafasını onaylar onaylarcasina sallayıp onunla beraber gitti ve jungwon'u masada tek bıraktılar.
***
"dün niye gelmedin kanka? içmeye gidecektik."taehyun, arkadaşı yeonjun'un söylediği şeye karşılık saçlarını karıştırdı. "kanka bayağı işim vardı ya. onları hallettim." yeonjun anladığını belli edercesine kafasını sallayıp önündeki sodadan bir yudum aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESPRESSO / TAEGYU
FanfictionTaehyun kızlardan hoşlanıyordu. Yani öyle olduğunu düşünüyordu.