²

2.5K 301 560
                                    

"Çok güzel kokuyorsunuz, arabam sizin kokunuzla doldu."

Donmuş bir şekilde dibimdeki esmer patronumun dediklerini algılamaya çalışırken bir kızıma bir ona baktım. Yüzüm yanmaya başlamıştı. Sıcak nefesleri de beni yakıyor olabilirdi, bilmiyordum. Sadece dediğinin fazlasıyla hoşuma gittiğini biliyordum.

"Ben şey... Yani biz..." Bebeğim kollarıma vururken yutkunup gözlerimi kaçırdım. "Onu yıkadığım bebek şampuanını kullanıyorum. İkimizde aynı kokuyoruz yani. Güzel kokulu bir şampuan."

Dişleri arasından kısık bir nefes vererek güldüğünde göz ucuyla gülüşünü izledim ve yanağımın içini kemirmeye başladım. Çok utanmıştım!

Geri çekildiğinde rahat bir nefes alarak, bebeğimi oturduğu koltuktan çıkarıp kucağıma aldım ve ardından arabadan çıktım. Esmer patronum da çıkınca kapıyı kapatmak için bir kolumla Yuna'yı tutacağım sıra güneş gözlüklü adam bende önce davranıp kapıyı kapattı.

Adama garip bir şekilde baktıktan sonra esmer patronuma döndüm. Yanındaki adamın kulağına bir şeyler fısıldadıktan sonra adam, başını eğip yanından ayrıldı. Yüzü gerçekten fazlasıyla ürkütücü duruyordu. Bu ciddi ifadesini beni almaya geldiğinde gösterseydi bacaklarım tüm yol boyunca titrerdi.

"Gel Jeon, içeri geçelim," diyerek arabanın arkasına geçti ve bagajı açıp bavulumu çıkardı.

"Ben taşırım Bay Kim," Bavula uzandığımda bavulu geriye çekip buna engel oldu.

"Sen bebeğini tut, ben getiririm." Kızıma sarılıp başımla onu onayladım. Küçük meleğimi yol yormuştu bu nedenle başını omzuma koyup mırıldanmaya başladı. Onu uyutmam gerekiyordu.

Kocaman bahçede ilerlerken evin girişine geldik ve büyük kapıya hayran gözlerle baktım. Ben hayatımda böyle malikane görmemiştim, daha doğrusu ben malikane görmemiştim!

"Hoş geldiniz Bay Kim," Duyduğum sesle başımı çevirdiğimde elinde saksı ile bize bakan adamla göz göze geldim. Bana soğuk bakışlarını yolladıktan sonra gözü bebeğime kaydığında kaşları çatıldı ve bu benim hiç hoşuma gitmemişti.

"Jeon," Bay Kim'in seslenmesi ile ona başımı çevirdim. "Bu bahçıvan Min Yoongi, gördüğün bu bahçe ve arkaya devam eden tüm yeşillikler onun eseridir. Burayı o düzenliyor. Ayrıca arka bahçede sebze ve meyve yetiştiriyor. Yemekleri onlarla yaparsın."

Tek başına bu kocaman bahçeyle nasıl başa çıktığını düşündüm. Bitkileri seviyor olmalıydı. "Tamamdır Bay Kim,"

Biz kapıda birbirimize bakarken kocaman kapı açılınca bebeğimin sırtını okşayıp kapıya baktım. Aralanan kapıdan sarı saçlı benim yaşlarımda bir erkek çıkıp bize gülümsedi.

"Hoş geldiniz Bay Kim! Hoş geldin yeni aşçı ve bebeği!" Oldukça neşeli bu adam, diğer adamın içimde yarattığı kasveti bir anda yok etmişti.

"İçeri gelsenize!" Heyecanla konuşup eliyle gelmemizi işaret ettiğinde Bay Kim'e baktım. O da elini içeriye doğru uzatıp girmem için işaret verdiğinde heyecanla içeri adımladım. Dışarıdan göründüğü gibi içerisi de büyüktü. Beyaz zemin ve duvarlar, birbirinden değişik tablolar ve tam önümde duran bir kaplan heykeli, oldukça görkemliydi. Heykelin ardında iki yandan zemine uzanan merdivenlerin korkulukları buzlu cam veya elmastan gibiydi. Bence elmastı.

Ağzım açık bir şekilde etrafı incelerken arkamı dönüp onlara baktım ve Bay Kim'e, "Eviniz gerçekten çok güzelmiş!" dedim heyecanla. Gözlerini kısıp dudaklarını birbirine bastırdığında yanındaki adam ona bakarak gülmeye başladı. Yanlış bir şey dediğimi düşünüp telaşla ikisine baktım.

Dad and Daddy | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin