"Kim Namjoon mu?" Yüz ifadesi değişip duruyordu. Belli ki bu ismi beklemiyordu. Aslına bakarsanız umurumda değildi. Nasıl bakıyor, ne tepki verecek veya bundan sonra nasıl bir yol izleyecek, bilmek istemiyor gibiydim. Hayal kırıklığına uğramıştım çünkü. Hayatımda ilk kez birine sebepsiz bir güven sunmuştum. Aşık olacak kadar çabuk güvenmiş, bakışlarına ve dokunuşlarına aldanmıştım.
Tamam, belki bir aldanmacadan ibaret değildi bizimki. Belki gerçekten hiçbir şey bilmiyordu. Ve emindim ki gerçekten bir şey bilmiyorsa, ona yeniden sonsuz güven kilidimi vuracaktım. Ama bu mümkün müydü? O bir mafyaydı, onun her şeyden haberi olurdu. Ama maalesef hamile bıraktığı kişilerden gerçekten bihaberdi...
"Jungkook," dedi aceleyle, yere çökmüş gözyaşlarımı silerken bacaklarıma ellerini koydu sonra vazgeçip kollarımı tuttu. Kaşlarımı çatıp burnumu çektim. "Ne yapıyorsun?" Hâlâ sinirli çıkıyordu sesim, düzelmesi zor ama olasıydı.
"Jungkook bak, galiba neler olduğunu anladım ama... Ama önce... Önce bebeğime sarılayım."
Göz bebekleri titriyordu. Yemin ederim öyle bir bakıyordu gözümün ta derinlerine, bir ürperme kapladı vücudumu. Ah, güzel adam, bebeğimin diğer yarısı... Bebeğimin diğer yarısı...
Tanrım tam karşımda duruyordu!
Aylarca ihtiyaç duyduğum adam, bizi bulduğu andan itibaren aradığım sevgiyi bize veren adam gerçekten ilk birleştiğim kişiydi, karnıma bebeğimin tohumlarını koyan kişiydi. Oydu! Gerçekten oydu ve ben ona aşık olmuştum! Benim için bir sürü güzel cümleler sarf etmişti. Şu an bile o kadar güzel bakıyordu ki ona sinirle patladığım için bin pişman olmuştum.
Sahi ya, bilseydi bırakmazdı ki bizi. Ne diye yalnız bıraksın, eziyetler çektirsin bize? O dünyaya gelmiş en iyi adamdı. Tamam kötü adamdı belki ama bize kötü olamazdı, yapmazdı. O yapmazdı.
Bir savaş çıkmıştı içimde, olayları düşünüp tartmak için zorlanıyordum. Bir anda zihnime, geçmişte yaşadıklarımız düşünce elbette ona patlamam normaldi çünkü çok zor şartlardan geçmiştim. Cehennem gibi diyemezdim, karnımda Yuna varken o aylara cehennem demeye ne hacet? Sadece zorlu bir sınavdı ve sonucu da çok güzeldi.
Yalnız bırakıldığımı düşündüm. Onun tarafından yalnız bırakılmak, sanki kabul edilmemek gibi hissettirmişti anlık olarak ve bu gururumu incitmişti. Fakat düşündükçe o beni isterdi, bilse eğer, kesinlikle beni, yani bizi isterdi.
Barda kim bilir kaç kişi yanına gelmişti de istememişti fakat benimle olmuştu. O benim kokuma dayanamıyordu. Bebeği gibi kokuyordum.
Bebeğini çok seviyordu. Diğer bebeğini de çok severdi. Ayırabilir miydi ki?
"Gel," dedim kollarımı tutan ellerinden kurtuldum ve ayağa kalkıp ona ellerimi uzattım. "Gel ve sarıl bebeğimize. Zaten babası olmuştun, bu sefer gerçekten babası olduğunu bilerek sarıl ona, içine çek kokusunu Taehyung. O bizim bebeğimiz."
Bizim bebeğimiz dediğim vakit gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Bu haline bakınca rahatladığını fark ettim. Tepkim içine su serpmiş olmalıydı. Ardından yavaşça araladığı ıslak gözleriyle bana bakıp elimden tuttu ve ayağa kalktı. Kalktığı gibi beni kendine çekip belime kollarını sardı.
"Özür dilerim güzelim. Her şey için özür dilerim ama bilmiyordum. Bana hiçbir şey söylemeden arkamdan iş çevirmişler, hepsini birlikte öğreneceğiz." Yüzünü boynuma gömüp öpmeye başladı. Dayanamazdım ki böyle yaparsa, "Söz o yalnız geçirdiğin hamilelik aylarındaki boşluğu kapatacağım. Hepsini unutturmak için ne gerekiyorsa yapacağım." Yapardı. Sesinden belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dad and Daddy | Taekook
Fiksi Penggemar"Bebeğime baba, bana babacık olacak yakışıklıları bekliyorum," diye post paylaşan Jungkook, mafya Kim Taehyung'un oldukça ilgisini çekmişti. Bunun üzerine Kim Taehyung, Jungkook'u malikanesine aşçı olarak almıştı. Ona ve bebeğine her bakışında yüzün...