GERÇEKLER ORTAYA ÇIKIYOR

27 11 2
                                    

  Harry hem beni korumaya çalışıyordu hemde bana evini açmıştı. Ben ise ona kötü davrandım. Aslında sinirliydim. Kendimi Harry'e karşı affettirebilirmiydim.  Elena bizim konuşamamızı duyar duymaz. Bana "Yetim sen ne diyosun lan daha kalıcak yerin yok fakir. Sen gelmiş benim kankama mı sataşıyorsun." Haklıydı kalıcak yerim yoktu. Benim dudaklarım titremişti ve gözlerim dolmuştu. Gözlerimin dolduğunu görünce "Ağlak." Dedi. Bu son dediği ile Ruby'i bile sarsılmıştı. Benim nasıl bir geçmişe sahip olduğumu biliyordu ve bilen tek kişiydi.
  Ben kendimi toparlıyarak "En azından insanların acılarını yüzlerine vurmuyorum. Evet doğru kalıcak yerim yok. Evet ailem öldü. İnsanlar benim üzülmediğimi düşünüyorlar ama içimde ki acıyı kimse bilmiyor. Bende bir insanım ve benimde duygularım var. Bana bencil demeyin çünkü asıl bencil olan sizsiniz.  Bana  yaptıklarınız artık umrumda değil." Diye bağırdım. Sesim titriyordu.
  Elena dediklerinden pişman olmadığını belli edercesine bir kahkaha attı ve ardından bana yine "Yetim" dedi.
  "Kendinizi bir şey sanmayın. Bu hayatta en çok acı çeken en güçlü kişidir. Bunu beyninize sokun. Bende Ruby'nin acılarını buradaki herkesten daha iyi biliyorum. Ama hiç bir zaman Ruby'nin acılarını kimseye söylemedim. Söylememde." Dedim ve sınıftan çıktım. Harry Elena'ya ve Ruby'e öldürücü bir bakış attı ve benimle geldi. Marco'nun sinirli bakışlarını sınıftan çıkmadan fark etmiştim. İlk defa bir duyguyu içinde tutmamıştı bu beni şok ediyordu.
     Eve giderken;
  Harry "Maria artık konuşucak mısın? Bir şey olduğunu biliyorum. Elena'ya hâlâ sinirlisin farkındayım ama bir şey söyle seni bu şekilde durgun görmeye alışık değilim."
  "Konuşmak istemiyorum. Hatta sen önden gitsene her zaman ki gibi."
  "Sen alındın mı?"
  "Hayır alınmadım. Hadi sen önden git."
  "Önden gitmek istemiyorum. Seninle yürümek istiyorum."
  "O zaman benimle konuşma!"
  "Maria sende bugün bir şeyler var ama anlamadım."
  "Nasıl şeyler?"
  "Garip davranıyorsun. Bir bakmışım ağlıyosun, bir bakıyom insanlara laf atıyosun."
  "Elena haklı değil mi? Gerçekten yetimim, kalıcak yerim bile yok. Sen olmasaydın ben yurtta kalıcaktım. Tabi sizde bana o kadar bakamazsınız. Yani gerçekten yetimim." Diyerek konuyu değiştirdim.
  "Hayır haksız. Evet annen ve baban ölmüş olabilir ama sen yetim değilsin." Dedi.
  "Sadece beni mutlu etmek için yetim değilsin diyorsun. Ama anlattığın her şey yetim olanların ortak özellikleri. Hiç birinin annesi ve babası yok." Dedim kısık bir sesle.
  "Tamam yetim olabilirsin ama Elena haksız. Kalıcak yerin var."
-
  Haberlerde Kozetta'nın cesedinin bulunduğunu söylüyorlardı. Gözümden bir yaş süzüldü. Artık herkes gerçekleri biliyordu. Kozetta ölmüştü.
  Harry bana "Kozetta'nın öldüğünü biliyormuydun?"
  "N-ne alaka?"
  "Boş ver." Dedi.
  Harry'nin bana hazırladığı odaya girip yattım. Bugün benim için zor bir gündü.
-
  Sabah uyandığımda her şeyi yeni kavramıştım. Kozetta'nın öldüğünü artık bütün herkes biliyordu. Ruby'nin ne kadar üzülüceğini merak ediyordum. Mutfağa gidip kendime bir şeyler hazırladım. Harry'de benim gibi uyanır uyanmaz mutfağa geldiği görünüşünden belliydi. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. En sonunda kendimi tutamayıp sesli bir şekilde gülmüştüm.
  "Neye gülüyorsun?" Dedi.
  "Sen daha labavoya bile gitmedin değil mi?"
  "Nereden anladın?"
  "Gözlerinde çapaklar var, dudağının yanında kurumuş bir salya ve kıvırcık saçların aşırı dağınık." Söylediklerimi duyduğu an kızardı ve koşarak labavoya gitti. Harry mutfaktan çıktığı an gülme krizine girdim. Bir kaç dakika boyunca aralıksız güldüm. Harry içeri girdiği zaman gülmemi bıraktım.
  "Neden gülmeni bırakmıyorsun ?"
  "Az önceki haline güluyorum." Dedim.
  "Sen bana gülmeden önce kendi haline bak. Benden kötü olduğunu söyliyemem ama yinede berbat durumdasın." Dedi.
  "Ne varmış benim halimde ?"
  "Bence yediğin şeyi bırak ve kendin bak." 
  "Senden kötü olamam. Saç hariç."
  Ne yediğimi bile bilmiyordum. Ona bile bakmamıştım. Yediğimi bırakarak labavoya gittim. Aynaya baktığımda gerçekten berbat durumdaydım. Özellikle saçlarım. Aynadan kendime bakarken gözlerimi irice açmıştım. Harry bana bakarak gülüyordu hatta kahkaha atıyordu. Harry'i kafama takmadan odama gidip tarağımı, diş fırçamı toniğimi aldım. Harry beni takip edip
  "Ne yapıyorsun." Diye sordu.
  "Kör müsün."
-
  Sınıfa girdiğim an herkes bana baktı. İlk defa okula Harry ile birlikte gelmiştim.
  Elena bize bakıp "Bakıyorumda Kozetta'nın ölümüne hiç üzülmemişsiniz. Hatta mutlu bile olmuşsunuz."
  "Güldüğüme bakma sen birde içimi gör."
  "Sen ne kadar üzgün olabilirsin ki ?"
  "Bunu bana mı soruyorsun ?"
  "Senin neyin varki hepimizin acı çekmesini istiyorsun."
  "Ailesimi kaybettim, okulda zorbalığa uğradım, yıllarca annemin bana yaptıklarına katlandım, en yakın arkadaşım tarafından satıldım, bir cinayet işlendi ve -" sözüm yarıda kesilmişti.
  "Ve ne oldu hadi ne söyliyeceksen söyle." Biraz duraksadı. " Ne oldu söyliyecek bir şey mi bulamadın değil mi ?" Dedi. Ruby Elena'nın kolunu tutup bir bakış attı."Yapma" diyordu. Elena Ruby'e uyarak gözden kayboldular.
-
  Bir kaç ders bittikten sonra Marco ve Harry yanıma gelip "Kantine gidelim mi ?" Dedi Marco. Harry'de kantine gitmek istiyormuş gibi bana baktı. Onları kırmak istemediğim için kabul ettim.
  Kantinden döndüğümüzde Alkın'ın çantamı karıştırdığını gördüm. Kaşlarımı çattım. Alkının çantamdan bir not ve fotoğraf çıkardığını gördüm. Bu Kozetta'nın cansız bedeninin fotoğrafıydı.  Alkın'nın gözleri irice açılmıştı. Bir nota bir fotoğrafa bakıyordu. En sonunda bir çığlık attı. İlk defa Alkın'ın çığlık attığını duymuştum.
 
 

 

Peşimdeki Katil Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin