GİDİYOR MUSUN?

8 4 0
                                    

  Edwin ile bir kaç gün içinde gerçekten baya yakınlaştık. Eskiden hiç arkadaşım yokken şimdi üç tane arkadaşım vardı. Bana en yakın olan ise Marco'ydu. Marco'ya arkadaşlıktan uzak başka bir duygu daha içimde yaşadığını hissediyordum. Edwin ve Harry ise abim gibi geliyordu. Edwin'e hâlâ fazla güvenmiyorum ve bence doğru olanda bu. İnsanlara güvendiğim an arkamdan bıçaklama ihtimalleri var. Yani bazı kişilere çok kolay güveniyordum bunlardan biri Harry'di.

  Ben neden Harry'nin evinde kalmayı kabul etmiştim ki?

  Edwin hâlâ Mia'nın öldüğünü kabullenemiyordu yada kabul etmek istemiyordu. Bu onu daha fazla yıkardı. Bunu biliyordum.

  Mia'nın ölümünden sonra herkes birbirini korumaya başlamıştı. Muhtemelen Ruby bu yüzden benim ile barışmak istiyordu, benim onu korumamı istiyordu.

  Elena ile Ruby'nin arası ise bu aralar baya kötü olmaya başlamıştı. Artık konuşmuyorladı. İkiside birbirine nefret kusuyordu. Bunu görebiliyordum, herkes görebiliyordu.

  Marco hâlâ içine kapanıktı, Edwin depresyondaydı, Harry ise her şeyi şakaya vuruyordu ama biliyordum. Onun psikolojiside en az benimki kadar bozulmuştu. Ben ise herkesten çok daha kötüydüm. Hem ailem öldürüldü, hem sınıf arkadaşlarım ölmeye, öldürülmeye başladı, birde bunlar olmuyormuş gibi herkesi mutlu etmeye çalışıyordum.

  Peşimde bir katil varken nasıl düzgün bir akıla sahip olabilirdim ki?

  Eve giderken Harry yanıma koşarak geldi ve kafamı Harry'e doğru çevirdim. "Neden beni beklemiyorsun?"
Onu neden beklemem gerekiyordu? Kaşlarımı kaldırdım. "Seni," işaret parmağımı ona doğrulttum. "Neden beklemem gerekiyor?" dedim. Afalladı ve "Yani birlikte gideriz diye düşünmüştüm." Normalde hep Harry ile birlikte eve gidiyordum ama bugün tek başıma eve gitmek istemiştim. "Yalnız kalmak istemiştim." Dudakları aralandı ama o konuşmadan ben konuşmaya devam ettim. "Bende zaten senin ile konuşacaktım. Birlikte eve gidelim bende sana söyliyeceğim şeyi söylemiş olurum." Harry'nin kaşları havalandı ve "Ne söyliyeceksin?" diye sordu. "Ben artık tek başıma eve çıkmak istiyorum. Size yük oluyorum. Bende çalışmaya başlayınca sizin evinizden ayrılıcam." Harry'nin kaşları çatıldı ve birden "Hayır!" dedi. Sesi düşündüğümden fazla yüksek çıkmıştı. Sokaktaki herkes birden bize baktı. Harry umursamadı. Sesini kıstı ve " Peşinde bir seri katil varken seni yalnız bırakıcağı mı düşünüyorsan yanılıyorsun." Başımı iki yana sallıyarak "gideceğim," dedim. Kaşları daha fazla çatıldı ve "Hayır!" dedi sesine vurgu yaparak. Benimde kaşlarım çatıldı "Harry, ben senin fikrini almak için bunu söylemedim. Bilgilendirmek için söyledim." Harry sinirlendiği için kolumdan tuttu ve beni eve doğru sürüklemeye başladı.

  Evin önüne geldiğimizde Harry işaret parmağını eve doğru çevirdi "Senin evin bu ev, benim evim seninde evin. Hiç bir yere gitmiyeceksin. Buna izin vermiyeceğim!" Gözlerine baktığımda gözlerinin sinirden dolduğunu gördüm. "Peşinde bir seri kativarken seni yalnız bırakamam Maria. Lütfen gitme." Harry bana yalvarıyordu, "Harry," sesim titredi. "Gitmem gerekiyor. Kendi ayaklarımın üzerinde durmam gerekiyor." Sesim titriyordu ama ağlamadım. Harry başını iki yana salladı. "Lütfen gitme Maria. Gitme" gözlerim doldu ağlamamak için kafamı yukarı doğru kaldırdım. "Düşünücem," dedim ve yarı ciddi yarı alayla güldüm. Harry sevinçten bana sarıldı. Sonra hızlıca beni kendinden uzaklaştırdı. "Yani gitmiyorsun değil mi?" Başımı olumlu anlamda salladığımda birden belimden tutup beni kendi etrafında döndürdü. Kendimi tutamayıp kahkaha attım. Sonra beni yere indirdi ve eve doğru yürümeye başladık.

  Aşırı kararsızım. Daha bir kaç dakika önce gitmek istediğimden emindim ama şimdi gitmek istemiyordum ve gitmiyecektim, yada zorla gidecektim.

Peşimdeki Katil Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin