13

12 2 59
                                    

Ben 15 yaşında ki iklim. Küçük bir kasabada yaşayan küçük kız çocuğuyum. Babam bu kasabanın tek şifacısı, annem is ev yemekleri yapan bir lokantaya sahip. Anlıyıcağınız bu kasabayı yürüten benim annem ve babam. Onlar olmasa yaralarını saracak bir doktor, karınlarını doyurcak bir aşçı ları olmazdı.

Bir gün kalbiki sızlatan bir şey oldu. Bugün bir şey olucakdı ve bu beni çok üzücekti emindim. Kalbim hiç bu kadar acı ve hızlı atmamıştı. Tatil için girdiğimiz yoldan bir daha çıkamadık. Trafik kazası oldu ve arabamız yokuş aşağıya indi.

Ben, annem, babam ve üvey kardeşim... Onlarla aynı arabadaydım, aynı yokuştan düştüm, aynı yerde oturdum, aynı şekilde yaralarım oldu... Tek fark ise benim yaşayabilmem oldu.

Yaşadım ama yaşamamayı dilerdim çünkü bu kaza bana hayatımı vermek yerine hayatımı en acı şekilde aldı...

🗽

Şafak ı öldürdüğü için bedelini en ağır şekilde alıcak.

Cenaze vaktiydi. Bir heykelden yapılmış mezar, etrafını sarmış çiçekler, masalar ve de içkiler. Neydi bu aşırı süslülük. Neydi bu kadar çaba. Sanki mezardan doğup koydukları çiçekleri mi beğenicekti?, içki mi içicekti kendi cenazesinde. Onu geri getirebilicekse olsun tüm süsler olun...

Sanki bir cenaze değildi. Herkes siyahlar içine bürünmüş, birbirine benzer birer insandı. Hepsinin yüzünde bir gülümseme... Cenaze dediğin acılı bir feryat değilmiydi?

Sanki bu cenaze bir partiydi. İnsanların elinde bir bardak içki, dudaklarında mühim bir gülümseme, gözlerinde bir mutluluk vardı. Sanki herkes bu günü bekliyordu.

Ama kimse demiyor muydu? Bu kimdir? Şafak kim olur? Neden kimse bunu sormuyordu ya da hüzün yoktu gözlerinde.

Benim içim cayır cayır yanarken onların ateşe suyla karşılık vermesi içimde ki bu öfkeyi dindirirmiydi yani. Öyle mi düşünüyorlardı? Peki ya annem. Biricik, öz kızının cenazesinde nasıl bu kadar mutlu olabiliyordu. O bunu hak etmiyordu. Burda tek hüzünlü olan kişinin ben olmam kendimi ahmak gibi hissettiriyor.

Oysaki bir tek ben üvey kardeşimi kaybetmedim, annem kızını, babam üvey kızını kaybetti. Nasıl bu kadar bencil, yüzlerine maske takacak kadar yüzsüz olabiliyorlardı. Hepsinin yüzünde aynı maske, siyah birer giydiydi. Ama onlarla aynıyken nasıl farklı olabilirdim. Çünkü onlar yuzsuzluklerini kapatmak için siyah birer maske taktı, bense her zaman ki acım için, şafak la acımızı paylaşmak için, hüznümü geçirdim bedenime.

Gulumsesinler, bu anılarını akıllarına öyle bir kazsınlar ki biraz sonra olucaklardan gelicek hüzün belkide bir daha mutluluk getiremiyicek.

Bir kadın çıktı ortadaki kürsüye. Konuşmaya başladı sanki çok hüzünlüymüşcesine.

"Bugün acı bir gün, son zamanlarda olan cinayetler kadar acı... Bir çok can, bir çok çocuk. Bugünde daha kaderinin başında olan bir kız daha gömdük. Ne acı ki sevdiklerine. Şafak gerçekten tatlı bir kızdı. Renkli dünyası insanı kendine çekerdi. Öyle derlerdi en azından. Bir kez daha şafakın ölümüne diyerek kadeh kaldırmak istiyorum. 'serefe'. Şimdi sevdiklerini birer konuşma için çağırmak istiyorum. İlk olarak bu cenazeyi düzenleyen, muhteşem sesi ile bizleri büyüleyen Asel Zümrüt ü çağırmak istiyorum. Kendisi şafakın okuduğu okuldaki müdür olmakta. Aynı zamanda teşekkür demek istiyorum. Gönüllü olarak bu cenazeyi düzenledi."

Ne zırvaladı be.

Annem ayağa kalktı ve kürsüye gitti. Gülümsedi ve yüzüne hüzün hissini koydu.

İNTİKAMIM ÖLÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin