Ertesi gün uyandığımda gene Enes'in yatağındaydım. Buraya nasıl geldiğim hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu ama uyurken canımın fazlasıyla yandığını ama sonra acımın dindiğini hatırlıyorum. Sonra yatakta doğruldum, sandalyem kenarda duruyordu. Yatakta uzanıp sandalyeyi iyice yatağa çektim ve sandalyeme oturdum. Sonra da tuvalete girmek için odadan çıktım. Tuvalete girip tuvaletimi yaptıktan ve elimi yüzümü yıkadıktan sonra tuvaletten çıktım ve Enes'in odasına geçtim. Enes hala uyuyordu. Ben tam Enes'i uyandırmak için yanına gelmiştim ki alarm çaldı. Enes yavaşça gözlerini açtığında karşısında beni gördü.
" Günaydın Enes, hadi kalk saat 08.05 geçiyor."
" Sana da günaydın Melisa" dedi Enes ve ağzını kapattıktan sonra esnedi ardından yer yatağında doğruldu. O sırada beni buraya kimin getirdiğini merak ettiğimi fark ettim. Aslında kimin beni buraya getirip yatırdığını tahmin edebiliyordum. Enes'e dik dik bakmaya başladım. Enes'in uykusu iyice açılınca benim ona dik dik baktığımı fark etti.
" Ne oldu, niye öyle bakıyorsun?" diye sordu Enes anlamayarak.
"Beni kim Alya'nın odasından buraya taşıdı acaba sorabilir miyim?" dedim tavırlı bir şekilde.
" şimdi, şöyle anlatayım." diye söze başladı Enes. " Ben yukarıya çıktığımda sen odamda yoktun. İlk başta tuvalette olduğunu düşündüm ve bilgisayarla ilgilenmeye başladım. Aradan bir veya bir buçuk saat geçti sen ortalıkta yoksun, tuvalete gittim ses gelmeyince içeriye girdim. Tuvalette değildin. Sonra Alya'nın odasında olduğunu düşündüm ve oraya baktım. Sen Alya'nın odasında yatakta yatıyordun ama yatak dar olduğu için sargılı bileğine baskı uyguluyordun. Yanına gittiğimde acı bir şekilde inlediğini fark ettim, ben de seni odama getirip yatağıma yatırdım. Hepsi bu." dedi Enes açıklayıcı bir şekilde.
" Teşekkürler, bu gün okula gidecek misin?"
"Evet, yeni konu işlersek sana anlatmak için gidiyorum."
Kıkırdadım " teşekkürler" dedim. Sonra Enes ayağa kalktı ve eşyalarını alıp tuvalete girdi. Çıktığında üstünü giyinmiş, saçlarını taramış ve pijamalarını katlamış bir şekilde odaya girip pijamalarını kenara koydu. Çantasını aldı ve tam kapıdan çıkacakken bana dönüp konuşmaya başladı. Ben de o sırada telefonum ile ilgileniyordum.
" Ben çıkıyorum, sakın o bileğin ile ev işi yapmaya çalışma. Bütün işleri görevliler yapacak." dedi Enes.
" Tamam, tamam yapmam. Merak etme. Bu arada telefonunu almayı unutma." dedim yüzümü telefondan kaldırarak.
" Az kalsın unutuyordum, haberleşiriz."
" Tamam." dedim ve tekrar telefonla ilgilenmeye başladım. Birkaç saat sonra sıkıldım ve telefonu kenara bıraktım. Etraf çoktan toplanmıştı ve yemek de masanın üzerinde tepside duruyordu. Yemeği bitirdikten sonra aklıma Enes geldi. Onun bana ilgi göstermesini seviyordum. Ama bu ilgi bana sanki arkadaşlıktan öte bir ilgi gibi geliyordu. Yada ben öyle düşünüyor ve hissediyordum. Enes yanımda olmadığı zaman kendimi güvende hissetmiyorum. O yanımda olduğunda her şey daha güzel oluyordu. Sanırım ben Enes'e karşı duygular besliyorum. Ama biz onunla sadece arkadaştık, ben ona duygular beslesem bile Enes'in bunu kabul edeceğini sanmıyorum.
( Enes'in anlatımı ile)
Teneffüste zili çaldığında matematik dersinden çıkmıştık. Ben zil çaldığı gibi bahçeye indim ve gölge bir bankta oturmaya başladım. Birkaç dakika sonra yanıma bizimkiler geldi.
"Hani koridorda bulunacaktık Enes. "
" Ben onu tamamen unutmuşum Bora, aklım Melisa' da kaldı."
" Ben de sana onu soracaktım, hepimizin ortak bir projesi olduğu için Melisa'yı arama fırsatımız olmadı. Ne oldu ki Melisa' ya?" Diye sordu Gizem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Bir kuğu Gibi
Novela JuvenilÜnlü bir balerin olmak isteyen Melisa Güneş, ailesi tarafından sevilmeyen ve önemsenmeyen bir kızdır. Melisa bir gün 7. sınıfta kazandığı bursluluk sınavı parası ile bale kursuna gitmeye karar verir, bu sırada kardeşi Alya'nın da bale yapmak iste...