*1.KISIM* [ 1.BÖLÜM ] [BAŞLANGIÇ]

14.4K 829 284
                                    


Sevgili günlük; Benim adım Donna, Bugün 1 Ağustos Çarşamba Yıl 2024, kıyamet dünyasının yirmi üçüncü yılına giriyoruz. Yaşanan olayların ilk gününden sonra çok şey değişti. Fakat en büyük değişikliği insanoğlu olarak bizler yaşadık. Etrafımız ne kadar koruma çitleriyle sarılıda olsa o pislik yaratıkların her an içeriye girebilicek olması, tehlikenin asla geçmeyeceğini bir kez daha bana ve burada yaşayan tüm herkese göstermektedir. Kıyamet'in başlangıcında henüz çok küçük olduğumdan o güne ait pek bir şey hatırlamıyorum. O günlerden bana kalan tek ahtıra babamızın beni, kız kardeşim Alice'i ve annemi korkmuş bir şekilde gelerek evimizden aldığı ve yaşanan o kıyamet ortamından uzaklaştırarak koruduğuydu. Babama o gün neler yaşandığını ve o günün nasıl olduğunu sorduğumdaysa bana hiçbir şey söylemiyor, hemen konuları değiştiriyordu.

Bugün ani bir karar alarak günlük yazmaya başladım. Bunca yıl neden bunu yapmadım bilmiyorum. Ama bunu artık yapmak istediğime karar verdim.  Gelecek nesillere bizlerden bir şeyler bırakmak istedim ve buna da hakkım olduğunu düşünüyorum. Çok uzatmadan konuya geçeyim artık sizi de fazla sıkmayayım. Sıradan bir güne uyanmıştım, her gün olduğu gibi taki dışarıya çıktığımda babamın yüzüne bakıp o korku dolu ifadesini görene kadar tıpkı ilk gün gibiydi suratı, tekrardan yaşıyor gibiydi herşeyi. Yanına gidip neler olduğunu sorduğumda bana bölgede bulunan ve en güvenli yerlerden olan a bloğunun giriş kısmında bir patlamanın gerçekleştiğini, o yıkılan bölgedeki açıklıktan içeriye uzun zamandır dışarıda olan yaratıkların içeriye akın akın girerek orada yaralanmış olan insanlara saldırdığından ve her birini canlı canlı yediklerinden bahsetti. Tabi olay kısa süre içerisinde uzman olan saldırı ekipleri sayesinde bastırılmış ve yaratıklar teker teker yok edilmişti. Ama bu olayda otuz kişiyi malesef kaybetmiştik. Yaratıkların istilasında ısırılmak suretiyle hayatlarını kaybettiler.

Babama bu olay ile alakalı daha fazla bilgi istediğimi belirttiğimde bunları duymak için henüz yeterli düzeyde olmadığımı yeri geldiğinde gerçekleri öğreneceğimi belirtti. Bu kıyamet dünyasında benim tüm gün boyunca yaptığım tek şey özenle seçilmiş kırk kişiyle beraber silah öğretmenimiz Bayan H. ile her zamanki gibi eğitim görmemdi. Tam ismini hiç kimse bilmiyor.  Aslında kendisini tanıdığımdan beridir herkes Bayan H. olarak kendisine sesleniyor. Gerçek ismini sadece kurucularımız biliyor. Kurucular burayı kuranlara verdiğimiz dört isimden sadece bir tanesi, babamda kuruculardan birisi kimin dışarıya çıkacağını, kimin içeride görev alacağını haftalık toplantılarla beraber onlar belirliyor. Konsey aslında bu topluluğun düzeninden ve güvenliğinden de sorumlu... Kolay bir şey değil dört bin kişilik bir topluluğun içerisinde yaşıyoruz. Ve her bir üye kendisiyle beraber diğer üyelerin sağlıklarından ve güvenliğinden sorumludur.. Bu kurallara uymayanlar ise en ağır cezalar ile cezalandırılır. 

Bugün aslında beni çok şaşırtan bir şey oldu. Babam akşam üzeri yanıma gelerek, bana yakında dış dünya için hazır olacağımı söylemesiyle sonunda hayallerim gerçekleşti. Ben yıllarca bu anı dört gözle beklemekteydim ve bu bekleyişim sonunda bitiyordu. Dış dünyayı kendi gözlerimle görebilecektim artık. Yirmi dört yaşında olmama rağmen bunca zamanlık yaşantımda böyle bir şey asla yaşayamamıştım. Bir çok kez dışarıya çıkmaya çalıştım ama her seferinde nöbetçiler tarafından yakalandım. Evet, Bayan H. bizi çok güzel bir şekilde eğitmişti ama hiç bir zaman o dışarıdaki yaratıklarla birebir karşılaşmamıştık. Olayların patlat vermesinden bir ay sonra babam bu yeri bir grup insan ile beraber kurmuş ve kısa sürede büyük bir topluluğa dönüştürmüştü.

Söyleyeceklerim bunlardan ibaret değil aslında, canım annemi kaybedeli on sene oldu. Babam için dik durmalıyım. Henüz on dört yaşındayken böyle bir travma yaşamak bir ömür boyunca izlerini taşımak anlamına geliyor. Artık küçük bir kız çocuğu değilim, yirmi dört yaşında yetişkin birisiyim. Ama aklımda bir çok soru var. Kıyamet öncesi dünyada benim yaşımda olan bir insan ne yapardı acaba, silah eğitimi, yakın dövüş eğitimi, matematik, fizik, kimya, biyoloji ve diğerlerini her gün sanki başka çaresi yokmuş gibi öğrenir miydi, yoksa babamın bize bahsettiği gibi denize mi girerdi, eve çok geç saatlerde gelip yaşıtları ile alkol mü alırlardı, yaz kamplarına gidip sevdikleri insanlarla beraber mi olurlardı? Ne yaparlardı? Bunu hiçbir zaman bilemeyeceğim, bilemeyeceğiz.

Dedim ya ben yeni nesilin ilk çocuklarındanım, kıyametin içinde büyümüş ve onun içinde olgunlaşmış bir nesil, eski nesilin değil bizim neslin ne yapacağı önemli, ya bu dünyaya göre kendimizi geliştirir, büyürüz ya da bu dünya bizi yok eder. Topluluğumuzun detaylarını da artık yazmak istiyorum aslında bu günlükler bir gün olurda ölürsem, tanımadığım birisinin eline geçerse bu topluluk hakkında bilgi sahibi olmasını isterim. Nasıl ölürsem öleyim o kişinin de bu durumu yaşamasını istemem. Topluluğumuz dört bin kişiden oluşmakta. Amerika Birleşik Devletleri'nin Kuzey Dakota'sında bulunan S.AT [Süper Asker Topluluğu'nun] bir üyesiyim. Topluluğumuz tüm Kuzey Dakota'yı kapsamaktadır. Merkezimiz üç yüz kilometrelik, taştan yapılma bir sur ile çevrili ve sadece nöbetçilerimizin sayısı beş yüz kişinin üzerindedir.

Hazırda çalışan on beş helikopterimiz, sekiz çalışan tankımız da mevcuttur. Topluluğumuz her anlamda silah ve donanım olarak herhangi büyük bir savaşa hazır, ama yiyecek sıkıntımız da bazen olmaktadır. Onun içinde başka bölgelere büyük arama ekipleri göndererek yiyecek arıyoruz. Bu gruplar yeri geldiğinde bir aydan fazla dışarıda bulunuyor. Tabi ki her önüne geleni dışarı yollamıyoruz, tamamen eğitim görmüş ve kendisini eğitimlerde kanıtlamış, askeri disipline ayak uydurabilecek kişileri gönderiyoruz.

Fazla detay hiçte iyi değil, gelecek sayfalara da bir şeyler bırakmak istiyorum. Ama beni en çok kıran ve babamın beni ağır bir şekilde korumasına sebebiyet veren bir olay daha var, onu da ilk günde sizlere anlatmak isterim. İkiz kız kardeşim Alice, bundan üç sene önce bir salgın sırasında hayatını kaybetti. Kardeşim tıp alanına ilgi duyduğu için buradaki doktorlarla beraber kendisini eğitiyordu. Tek istediği doktor olmaktı ama bunu başaramadı. Salgının başladığı ilk günlerde hastalara bakım yaparken, küçük bir çocuğun öksürerek yüzüne kan kusması sonucunda enfeksiyon kaparak hastalandı ve kısa bir süre sonra aramızdan ayrıldı.

O gün çok karanlık bir gündü. Zira elli kişiye yakın insanı kaybetmiştik. Babam o acılı olaydan sonra beni koruma içgüdüsü ile aşırı derecede üzerime titriyordu. Ta ki bugüne kadar, nasıl oldu bilmiyorum ama az önce anlatmıştım ya beni yarın ilk defa tecrübelenmem için kurucuların ortak kararı sonucu, büyük bir arama ekibi ile birlikte dışarıya yollayacaklar. Bu nasıl oldu bilmiyorum ama bu benim için çok büyük bir fırsat ve bu fırsatı iyi değerlendirmek istiyorum. Ayrıca hoşlandığım birisi var. Şimdilik ondan bahsetmek için erken, onunla beraber büyüdük aslında. Ailesini kaybettikten sonra babam beni, kız kardeşimi ve onu kardeş gibi büyüttü. Onunda bana karşı hisleri var mı? bilmiyorum. Önce bunu öğrenmem lazım. Eğer yoksa asla kendimi küçük düşüremem. Böyle bir dünyada buna asla izin yok. Onunda bana karşı hisleri varsa kesinlikle aşkımın peşinden gideceğim. Bedeli ne olursa olsun...

Bu dünya bize nasıl bir sürpriz hazırlar bilmiyorum ama daha iyi bir dünya olması için elimden geleni yapacağım. Hemde sonuna kadar. Ama şu bir gerçek, yaşanan her şey bizleri daha güçlü yapar. Her neyse şimdilik benden bugünlük bu kadar sevgili günlük, yarın görüşmek dileğiyle... 


Hikayemiz; [1.BÖLÜM 2.KISIM] [ KÜÇÜK BİR KIZIN DÜNYASI ] ile devam edecektir.

Z WORLD: KIYAMET'İN SESLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin