*3.KISIM* [4.BÖLÜM] [ PEKİ ŞİMDİ BİZ KİMİZ? ]

4.4K 446 202
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Başkan Donna, savaş kostümünü giyerek generallerin yanına geldi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Başkan Donna, savaş kostümünü giyerek generallerin yanına geldi. Tüm generaller şaşkınlık içinde ona bakarken, Donna kendinden emin bir şekilde konuşmaya başladı.

Başkan Donna: "Evet, neler oluyor? Helikopterde kim var, belli mi?"

Direktör Hank: "Efendim, termal kameralar içinde dört kişi tespit etti. Ancak kim olduklarını bilmiyoruz. Rushmore Dağı'nın etrafı termal kameralarla tarandığında, herhangi bir yaratık ya da insan topluluğunun buraya geldiği gözükmüyor. Helikopter sadece S.O.S. sinyali yollayarak buraya doğru gelmektedir. Askerlerimiz, elimizde bulunan son tanklar ve askerlerle girişte helikopteri karşılıyorlar. Herhangi bir sorun çıkarsa derhal karşı saldırıya geçilecek."

Başkan Donna: "Direktör Hank, generaller, benimle gelin. Bizzat kendi gözlerimle göreceğim."

Direktör Hank: "Efendim, ama bu çok tehlikeli. Sizin hayatınızı riske atamayız."

Başkan Donna: "Ne diyorsam o olacak, Hank. Başkanının sözünü ikiletme, yoksa seni vatana ihanetten aşağıdaki hapishaneye tıkarım, anlaşıldı mı?"

Tüm generaller ve Hank başlarını sallayarak söylenene itiraz edemediler. Donna, en yakın arkadaşları Savannah ve Mustafar'ı ve büyük bir koruma ordusunu yanına alarak dışarıya çıktı. Tüm askerler onu görünce selam verdi. Ardından helikopter yavaş yavaş alçalarak yere indi. Helikopterin kapısı açıldığında, Amerika Birleşik Devletleri'nin en çok tanınan ünlüleri çıktı. Donna, duruşunu bozmadan onlara bakıyordu. Yanına yaklaştıklarında onlara sinirli bir şekilde bakarak konuşmaya başladı.

Başkan Donna: "Burada ne işiniz var sizin? Sivil halkın Z Protokolü kapsamında kamplara gönderilmesi gerekiyordu. Direktör Hank, bu ne demek oluyor?"

Direktör Hank: "Hemen çözüyorum efendim. Sizler derhal cevap verin."

Jack: "Kızmayın efendim, kaostan kurtularak buraya geldik. Buranın boş olacağını düşündük ama yanılmışız."

Maisie: "Lütfen bizi geri göndermeyin efendim. Burası hariç güvenli bölge yok."

Başkan Donna: "Bu iki gerizekalıyı hapse atın. Sağlık ve güvenlik protokollerinden geçecekler. Eğer temiz çıkarlarsa duruma göre karar vereceğiz. Anlaşıldı mı?"

Direktör Hank: "Emredersiniz Sayın Başkan. Duydunuz, bu ikisini derhal aşağıya, hapishane bölgesine götürün. Sağlık taramalarından geçecekler."

Ardından bir asker bağırarak yaratıkların buraya geldiğini bildirdi. Jack ve Maisie hızlıca içeri götürüldü. Hank, Donna'ya bakarak konuşmaya başladı.

Direktör Hank: "Efendim, derhal içeri girmeniz lazım. Biz hallederiz."

Başkan Donna: "Hank, bunları demedin varsayıyorum. Hazırlattığım sopayı ver bana. Artık kaçmak yok, hepimiz savaşçıyız."

Ardından bir aracın üzerine çıkarak konuşmaya başladı: "Askerler, korkmak yok. Bugün başkanınız ile beraber omuz omuza çarpışacağınız gündür. Yaratıklar kalabalık olabilir ama akılsızlar. Onlar bizim ülkemizi, dünyamızı yok etmeye çalışıyor. Biz de saklanacak mıyız? Kaybettiğiniz tüm insanlar için ölümüne savaşın. Baş komutanınız olarak sizlere emrediyorum: Saldırın."

Tüm askerler hep bir ağızdan bağırarak Donna'nın arkasında saf tuttu. Donna'nın öncülüğünde yaratıklara saldırmaya başladılar. Binlerce yaratığa karşı onlarca Amerikan askeri ölümüne saldırıyordu. Kan gövdeyi götürmeye başlamıştı. Donna, en ön safta adeta bir canavara dönüşerek saldırıyordu; elindeki çivili sopayla mucizeler yaratıyordu. Sonra yaratıkların içerisinden Stella gözüktü. Tüm yaratıklar önünden çekiliyor ve önünde diz çöküyordu. Stella'nın el hareketiyle Donna'ya saldıran veya saldıracak olan tüm yaratıklar bir anda durdu ve geri kalan askerlere saldırmaya başladılar. Stella ve Donna yüz yüze gelmişlerdi.

Stella: "Tekrar karşı karşıya geldik Donna. Buna bir son vermemiz gerekiyor."

Başkan Donna: "Evet, merak etme, bugün bu işe bir son veriyoruz. İkimizden birisi bugün yok olacak. Sana yardım etmek istedim ama sen buna izin vermedin. Birlikte bu kıyameti durdurabilirdik ama sen eline geçen güç ile o yaratıkların lideri olmayı seçtin."

Stella: "Sen de beni o lanet olası kadının denek olarak kullanmasına yardım ettin. O yardımı yapmasaydın şu an hiçbirimiz burada olmayacaktık. Sen aciz yolu seçtin. Sana gerçekleri göstermeme rağmen kalktın, onların lideri oldun. Onlar kadar günahkarsın ve bedelini ödemek zorundasın. Sen de burada bulunan herkes de burayı başınıza yıktığımda geri kalan insanlarla barış yapılacak."

Başkan Donna: "Ben bana verilen görevi yaptım. Sen de bunu çok iyi biliyorsun, Stella. Suçu başkasında bulma, beni anladın mı?"

Stella: "Sus! Benim yıllarca ne acılar çektiğimi bilmiyorsun, bana neler yaptıklarını bilmiyorsun. Her biri birer cani ve sen bana yapılanları gördün. Bunu değiştirmek yerine onların lideri olmayı seçtin. Bunun bedelini ödeyeceksin."

Tam o esnada, Rushmore Dağı'nın kuzeyindeki yamaçta bulunan gizemli adam ve kız, gözlerini dehşetle sahneye dikmiş, donup kalmışlardı. Adamın elindeki dürbün, tıpkı onun zihni gibi odaklanmıştı. Kızın yüzünde şaşkınlık ve korku karışımı bir ifade belirmişti.

Gizemli Kız, titreyen bir sesle: "Lanet olsun! Ona acı çektirerek intikam alacaktın. Neden vurdun?"

Gizemli Adam, öfkeyle fısıldadı: "Lanet olsun! Hedefim Stella'ydı. Onun ölmesiyle yaratıklar kontrolden çıkacak ve dağılacaklardı. Donna neden önüne atladı, neyin peşinde anlamıyorum."

Gizemli Kız, panikle etrafına bakarak: "Hadi, hadi gitmemiz lazım. Bunu sonra konuşuruz. Başka bir zaman tekrar şansımız olur."

Gizemli Adam, gözlerini ayırmadan, derin bir nefes aldı ve kararlı bir tonla: "Lanet olsun, Donna! Tekrar karşılaşacağız. Bu iş burada bitmedi. Beni ilk ve son görüşün değil, bu sadece başlangıç. Aileme yaptıklarının bedelini ödeyeceksin. Ölmek için yalvaracaksın bana, her anın cehennem gibi olacak sana söz veriyorum."

Gizemli Kız, adamın kolunu çekiştirerek: "Hadi, burada daha fazla kalamayız. Onlar farkına varmadan gitmemiz lazım. Lütfen efendim başka zaman tekrar şansımız olacaktır. "

Adam, son bir kez daha sahneye baktı, gözleri öfke ve intikamla parlıyordu. Sonra sessizce kızın peşinden gölgelerin içine doğru hareket etti, ormanın derinliklerinde kaybolmaya başladılar. Karanlıkta yankılanan ayak sesleri yavaş yavaş yok oluyordu.

Gizemli adam, karanlığın içinde kaybolurken kendi kendine mırıldandı: "Bu sadece başlangıç, Donna seninle işim henüz bitmedi. Seni bulacağım ve o gün geldiğinde, bana ölmek için yalvaracaksın."

Kız sessizce ona eşlik ederken, içindeki korkunun yerini belirsizlik aldı. İki gizemli kişi geldikleri gibi gizemli şekilde ortadan kayboldular.

Hikayemiz [4. BÖLÜM 3. KISIM] [GERÇEKLER BÖLÜM 1] ile devam edecektir. 

Z WORLD: KIYAMET'İN SESLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin