7

368 39 19
                                    

...

İki gün olmuştu. İki gündür evde kocaman bir telaş vardı. Herkesin gözünde bir heycan, bir mutluluk akıyordu. Hepsinin kafasında bu kişi için farklı farklı sesler çıkarken hepsinden ortak çıkan tek ses "Uzun zaman sonra neden?" 'di.

Bu haberden sonra Poyraz evden gitmiş bir daha da dönmemişti. Meryem Hanım ne kadar dönmesi için dil döksede Poyraz, Meryem Hanım'ın tüm ısrarlarını reddetmiş ve eve dönmemişti.

Yılmaz.. Yılmaz kafayı yemişti resmen. Karan Bey'in geleceğini öğrendiği an evi birbirine katmış, sinirden deliye dönmüştü. Herkeste bir mutluluk varken onda sadece derin bir öfke ve kin vardı. Bu açık ve net bir şekilde belliydi. Bana da öncekine göre daha sert çıkışıyordu.

Fırat, Kaan ve Fuad, Meryem Hanımla aynı çocuksu heyecanı paylaşıyorlardı. Asla yerlerinde durmuyor, gözleri hep telefondaydı. Her dakika, her saniye Meryem Hanım dahil dördünden, "Ne zaman gelir?" "Hala eskisi gibi mi?" "Oda bizi özledi mi?" gibi cümleler duyuyordum.

Ateş ve Çınar'da da büyük bir heycan bununla beraber bir hüzün, durgunluk vardı. İki gündür, özellikle Ateş kendisini odalarına kapatmış ve doğru düzgün odalarından çıkmıyorlardı.

Ali Bey, tuhaftı. Hem de çok tuhaf. O kahvaltı masasından sonra üstünde hep bir gerginlik vardı. Yeri geldiğinde bu haber yüzünden sinirleniyor, bazen üzülüyor, bazen mutlu olup heyecanlanıyordu. Bu iki günde durup dururken gözlerinin dolduğunu görüyordum. Her yemek masasında oturduğumuzda gözleri sol yanındaki boş sandalyeye takılıp kalıyor, dalıp gidiyordu.

Evde açık ve net bir şekilde bölünme vardı. Bazı kesim mutlu, bazı kesim derin bir hüzün ve sinir yaşıyordu.

Tuhaf bir aile.

Ailem cidden çok tuhaf insanlar.

Evin en büyük abisi sandığım Poyraz aslında evin en büyük abisi falan değil ikinci en büyük abisiymiş. İşin tuhaf tarafı bana Poyraz'ı en büyük abi diye tanıtan aile fertleriydi. Neden hiç biri evin en büyük abisinin Poyraz olmadığını bana söylemedi?

Saat 16:12 olmuş, aşağı katta gelen kargaşa sesleri ile önümdeki kitabı okumaya çalışıyorum. Bakın 'çalışıyorum'.

Sıkıntıyla elimdeki kitabı kapatıp yattığım yataktan doğruldum. İçim içimi yiyordu. Bir yandan ikizleri, abim ve ikizimin özlemini çekiyor, ve bu aile yüzünden kafayı yiyordum. Son bir haftadır hayatım altüst olmuş üstüne bir de bu ailenin tuhaf entrikaları, tipleri ile uğraşıyordum.

Şaka gibi.

Telefonumu alıp WhatsApp'dan Akın'a mesaj attım.

Siz;
Naber ikizlerin yüz karası?


Özlettin kendini.

İnsan bir yazar, sorar. Merak eder, dimi? Dur benim bu ikizimin durumu ne? Kızın düzeni mahvoldu, kendini bir anda Mardin'de bulu verdi. Ne yapıyor? Ne halde? Diye merak eder dimi. Tabi sen hiç merak etme. Deniz kim ki?

Mesaj attığım gibi Akın çevirim içi olmuştu.

İkizlerin yüz karası;

DENİZ'DEN OKYANUSA ꨄ︎ 𝐀𝐢𝐥𝐞 𝐊𝐮𝐫𝐠𝐮𝐬𝐮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin