Şarkılar ; Güliz Ayla, Olmazsan olmaz Yalın, benimki Yalın, olmasa da olur.
„Yalnızca içimdeki çocuğun değil, çocukluğumun en yakın arkadaşı. 🌑"
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Ne diyorsun Fiko sen? Neredeler..." dedi Asi bıkkın çıkan sesine tedirginlikte eklenmişti şimdi. "Abla,..." dedi çocuk koştuğu için nefes nefese bir şekilde sokak ağzıyla. "...aha bizim Hayri amcanın bakkalın arkasında, koş yetiş gözünü seveyim."
Elinde tuttuğu sarı mutfak bezini hızlıca Fiko dedikleri çocuğun elinde tutuşturdu. "Sen içeri gir, yemeğin altını kapat kendine bir tabak koy ye. Bende geliyorum şimdi."
Derken cevabı beklemedi bile. Üzerindeki yeşil sıfır kollu tişörtü göbeğini açıkta bırakırken beline bağladığı ekose desenli gömleğinin kollarını sıklaştırıp kargo pantolonunun cebindeki kelebeği kontrol etti.
Taban vaydı, sokakların kendisine katmış olduğu üstün bir hızla koştu Asi. Koştukça rüzgarda havalanan kısa buklelerini sarmalamış renkli saç tutamları vardı. Bir belaya daha kendi ayaklarıyla gitmiş olan arkadaşı, hayır hayır...ilk aşkı, ilk kalp çarpıntısı...ilk heyecanı olan çocuğu bir kez daha ipin ucundan almak için koşuyordu Asi.
Bu zamana kadar nasıl yaptıysa öyle yapıyordu, ciğerleri tükenene kadar koşuyordu. Ciğerlerinin tükendiğini hissi anda da istediği yere varmıştı. Uzaktan olayın ciddiliğini ve çıkarım yaparak hareket etmek istedi. Adımları durduğunda gerçekten de bakkalın arkasında kalan, kocaman asfaltın bile olmadığı, tozun toprağın içinde beş tane kafa seçebiliyordu Asi. Biri asla ama asla hiç sekmeyecek şekilde ve akıllanmayan biri olarak Alaz'dı.
İlk kalp çarpıntısı demiştik değil mi? Evet. Aynı zamanda çattık belaya bir çocuktu. Asi'nin başının belasıydı. Üstelik tatlı olandan falan da değildi, dümdüz başının belasıydı.
Alaz ; Asi'nin hayatına çat kapı izin almadan, damdan düşer gibi giren gevşek, burnu boktan çıkmayan, müptezel herifin tekiydi esasen. Asi'yle yolları kesişmişti evet kesişmişti ama nasıl?
Öyle romantik bir şekilde falan da değil. Alaz'ın kafasına kocaman taşı yemesiyle tanışmışlardı. O küçücük bedenine sığdırdığı öfke yalnız Asi'ye değil en çokta Alaz'a aitti ve o taşı da biraz onun için yemişti.
-dokuz yıl önce-
Asi, elinde sıkı sıkıya tuttuğu peçetelerle dolu poşetiyle ilerlediği karanlık sokakta etrafına sürekli bakıyor eli kelebeğine gitmek için an kolluyordu. Normalde korkmazdı böyle karanlıktan, alışmıştı artık fakat biraz önce ellerinde alkol şişeleriyle sendeleyerek şarkı söyleyen adamları görmemiş olsaydı. Daha on yaşında bir kızın kendisini sokakta yetişmiş bile olsa ne denli koruyabileceği merak konusuydu.