Bölüm 3 ; Papatya ve Limon votka

1.9K 58 2
                                    


Şarkılar ; kolera, sen nasıl bir insansın.
Şanışer, günleri geride bırak
Gri, korkak

„Gözlerine baktı, onu görmedi bile..."
🖤

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

"Ah," diye bir nida döküldü Alaz'ın dudaklarından. "Yavaş kızım yavaş!" Dedi koltuğa atılınca birden bütün kemikleri tekrar sızlamıştı.

"Ölmedin Alaz, yine." Dedi Asi, kuru bir sitemle. Koltukta rahat bir konuma gelip yayılan adamı izlerken. "Neden bu kadar takıldın Asi kız..." dedi yaralı olmasına rağmen kıvırdığı dudaklarıyla Alaz. "...söz verdim ölümüm senin elinden olacak, yüzümde bir tebessümle."

Göz devirmek istedi Asi, boş boş konuşup canını sıkıyordu yine. Alaz'ın ölmesi demek Asi'nin de bir bakıma yaşamaması demekti ama bunu anlayamayacak kadar kör bir adamla yaşıyordu kız bu küflü, küçücük evde.

"Biraz daha konuşursan istediğini vereceğim sana..." dedi terden ıslanmış kısa saçlarını geriye doğru atarken. "...bekle burada kıpırdama."

Tepki vermedi Alaz ama biliyordu zaten devamını, acılı, sancılı bir pansuman ve gürültülü patırtılı bir kavga kendilerini bekliyordu. Aslında her şeyi dalgaya almaya bayılırdı Alaz fakat şu an Asi'nin esmesi de gürlemesi de başının gözünün üstüne olamayacak kadar yorgun hissediyordu, hem Asi'yle bozmak istemediği bir arası vardı.

Asi, sızım sızım sızlayan bedeniyle beklemeden çıktı salon olarak konumlandırdığı odadan. Kapının hemen girişinde kalan odanın içinde fazla bir eşya yoktu, esasen evde fazla bir eşya yoktu. İkinci elciden alındığı tamamen belli olan bir koltuk, salonun tabanının büyük bir kısmını açıkta bırakacak bir halı, kırmızı bir tekli koltuk üçlü koltuğun hemen yanında duruyordu ve ikisinin arasında kalan tahta bir eski sehpa,sehpanın üzerinde ise küçük bir fotoğraf karesini içine hapsetmiş çerçeve vardı.

Çerçevenin içinde Alaz'ın ne zaman çekindiklerini bilmedikleri belki de tek fotoğrafları duruyordu.

Ama Asi çok net hatırlıyordu o günü ; cehennemin dibindelerdi, Asi ve Alaz o gün cehennemin dibindeki çocuklarla yemek yemek istemişti, hayır Asi, Alaz yüzünden bıçaklanmıştı ve Alaz'ın içinde kocaman bir vicdan azabı varken asla şikayet etmeyen hiç düşünmeden adamın canı için canını verecek Asi sorun etmezken kızın gönlünü almak istemişti Alaz ve tam da ondan bekleneceği gibi ; orada bir yemek organize edebilmişti elbette, bir lokantaya götürebilirdi, kendilerince şık bir mekanda baş başa yemek yiyebilirlerdi fakat bunları sevmeyeceğini, Asi'nin bu tip ortamlarda daha çok gerildiğini bilen Alaz kızın rahat edebileceği bir ortam seçmek istemişti ve bazı durumlarda -daha çok götü sıkıştığında- ince düşünebilir ve harekete geçebilirdi. Aslında sahilde bir tabak nohut pilav ve ayran bile yiyebilirlerdi ama nokta atışı Alaz için cehennemin dibinde sıcacık bir yemek olacağını bildiğinden böyle bir şey düşünmüştü. Asi ise, aslında sürpriz olmayan, kendisinden çokta saklanmayan bir şekilde gittiği yemekte hayatının minimal olduğundan değerli gördüğü herkesin daha doğrusu çocukların da orada olduğunu görünce kalbi erimiş gitmişti bile. Masanın hemen ortasında duran, ellerinden kelebeği düşürmemiş Asi'ye koyulan üç dal papatya vardı. O an ilk sürprizini almıştı Asi, üç dal papatya ve bir tabak dolusu tam da sevdiği gibi domatesli ve peynirli tostu vardı.

Sokak KapanıWhere stories live. Discover now