Hikayenin güzel gittiğini düşünenler yorumlarda belirtirse çok mutlu olurum.
Selin: Kesin geleceği zamanı çok uzundur! Senin uzun zaman sonra gelmen gibi...
Selim: O kadar sabredeceğimi sanmıyorum Güzelim!
Selin: Yakında diyorsun yani!
Selim: Yakında diyorum!
Selin: Unutma bak!
Selim: Unutmam, unutanın...
Selin: Aynen, ondan!
Selim: Bir şey sorabilir miyim?
Selin: Tabiki, merak ettiğin o soru da ne acaba?
Selim: Hâlâ denizkabuğuna konuşuyor musun?
Selin: Küçükken ki iletişimimizden mi bahsediyorsun?
Selim: Evet! Hani biz küçük olduğumuz için ailelerimiz bize telefon almamıştı.
Selin: Bizde sahil kenarında bulduğumuz bir çift deniz kabuğunu telefon yapmıştık!
Selim: Evet, her o denizkabuğuna fisıldadığında benimle konuşuyor olacaktın.
Selin: Hiçbir zaman oraya fısıldamaktan vazgeçmedim çünkü bütün dertlerimi oraya döküp kaldırabilecek bir tek orası vardı. Peki, sen? Sen fisıldamayı bıraktın mı?
Selim: Ben hiç fısıldamadım!
Selin: Anladım, çocuklukta kalan saçma bir şey olduğunu düşünüyor olmalısın!
Selim: Hayır, asla öyle düşünmedim, düşünmüyorum ve düşünmeyeceğim!
Selin: Peki o zaman neden bıraktın fisıldamayı?
Selim: Çünkü ne zaman denizkabuğunu elime alsam senin o tatlı sesin kulaklarıma doluyordu! Bende o ses hiç kesilmesin istedim. Eğer konuşursam sesini bir daha duyamayıp unutmaktan korktum!
![](https://img.wattpad.com/cover/370321227-288-k552906.jpg)